AĞ ELİME MOR KINALAR YAKTILAR

AĞ ELİME MOR KINALAR YAKTILAR






Birinci Dünya Savaşı
sonları, köylerde erkek az, kadınlar savunmasız, yoksulluk diz boyu.Daha on iki
yaşında bir çocukken, yetmişlik bir adama verirler Halime’yi.. Uzak bir dağ
köyüne ağlaya ağlaya gitti Halime..





Dağlar, halkı haraca kesen
eşkıya ve asker kaçağı dolu. Bir gün eşkıya basar Halime’nin evini; gücü yetmez
yetmişlik kocanın gencecik gelini korumaya. Dağa kaldırılır Halime.





Bilinmez ne kadar zaman
dağlarda kaldığı Halime’nin. Bir gün bir adam çıkagelir. Efendiden. Belli ki
İstanbullu. Dağdaki eşkıyayı milli mücadeleye katılmaya ikna etmek için
çabalayan kuvvacılardan biri.





Efelerle konuşur, epeyce.
Sonra ayrılırken Halime’nin yanına gelir.





-“Hadi gel kızım, seni
köyüne götürüp evine bırakayım,” der.





Dediğini yapar, annesine,
kardeşlerine teslim eder, çocuk kadını. Köyde de savaş
yaraları sarılmaya çalışılmaktadır ama gönüllerdeki yaraları sarmak ne mümkün. Ah,
o lanet olası cehalet…





Ailesi, kendi rızasıyla
dağa kaçtığına inanır. Onca zaman dağlarda gezip efelere, kızanlara çengilik
etmiş bir kadını, kendi kızları olsa bile evlerine almak, sığmaz
dindarlıklarına. Yüzleri yere eğilmiştir. Kovarlar evden Halime’yi. Dininiz
batsın, töreniz batsın.  Kapı dışarı
edilen, köyün ortasında kalmış bir çocuk/kadın ne yapar nasıl yaşar demezler.





O çaresizliğin ortasında bir
adam çıkagelir. Alıp evine götürür Halime’yi, evlenir. Çocukları da olur. Aynı
köyün içinde ailesi hiç yüzüne bakmadan, köylüyle konuşmadan geçer yılları.





Yıllar geçer. Kızı
büyümüştür Halime’nin.Gelin edecektir. 
Ama sessiz, kapkaradır ev; cenaze evi gibi. Akrabalarından, köylüden hiç
gelen yoktur. 





Olsun. Sanki dertleri sona
ermiştir Halime’nin. Ama yaşanmışlıkları, çekilen acıları unutmak kolay mıdır?
Hatta mümkün müdür?





Aklına geldikçe, sessiz
sessiz bir türkü mırıldanır Halime:





Ağ elime mor kınalar
yaktılar.

Kaderim yok, gurbet ele sattılar.

On iki yaşımda gelin ettiler.

Ağlar ağlar gözyaşımı silerim.



Merdivenden indim indim yıkıldım.

Mevlam izin verdi, gene dikildim.

Her çiçekten aldım aldım takındım.

Kırmızı gül sende kaldı tamahım.







Yüce dağ başında asmalı pınar.

Asması yıkılmış suları hurlar

Kalındı galgal süpürdü çaldığım evler.

Başımı alıp gurbet ele giderim.





EVET, KÖR OLASI
CEHALET, KÖR OLASI TÖRE.





  • NE
    CANLARI YAKIP NE FİDANLARI YOK ETTİĞİNİ BİLMEDEN,




  • HALA
    KENDİNİ KORUYOR.




HEM DE





  • YOK
    EDİLMESİ GEREKTİĞİ HALDE.


İfral TURGUT

17.03.2019 14:24:18

YAZARLAR


DÜZGÜN COŞKUN-GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ/ PES EDEN HESAP ÖDER, AST, ÜST YOK GAZETECİYİZ

VOLKAN BÖKE BARO BAŞKANLIĞINA ADAY OLDU

GENİTAL ESTETİK SANILANIN AKSİNE BİR İHTİYAÇ OLABİLİR!

YEDİGÖZE İÇME SUYU ARITMA TESİSİNİN YAPIMI

EMRAH KOZAY’DAN İLK NİKAH

MEVSİMSEL DEPRESYONUN GÜNEŞ IŞIĞIYLA İLGİSİ VAR!

GÜRER: “İTHAL HAYVAN VE ET İLE KİMLER KAZANIYOR?”

TMMOB ADANA İKK: GEZİ DAVASI TUTUKLULARI SERBEST BIRAKILSIN

DAİMFED’TEN YÜREĞİR’E YATIRIM ATAĞI

YUMURTALIK’TA CHP İLÇE BAŞKANINA SALDIRIYA KINAMA

ZEYDAN KARALAR YÖRÜK OTAĞINDA

HİSARCIKLIOĞLU: BİZE İŞ YAPMAYI ADANA ÖĞRETTİ

YUMURTALIK SERBEST BÖLGESİ, YATIRIMCILARLA BULUŞACAK

AKŞENET GİTTİ, DERVİŞOĞLU SEÇİLDİ

SEYHAN İMAR A.Ş’DE YENİ YÖNETİM

“2024 YILI 1 KİLOGRAM BUĞDAY ÜRETİM MALİYETİ 10 LİRA 87 KURUŞ”

“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”