Oktay EROL

Tarih: 08.04.2018 21:20

AMAN DUYMASINLAR!

Facebook Twitter Linked-in

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi,

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Güney Bölge Şubesi,

Tarım Orkam-Sen,

Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu,

Türkiye Ziraatçılar Derneği…

Tüm illerde yeni torba tasarısı, ormanlar, araziler, sulama, özelleştirme konularında eş zamanlı yapılan Adana toplantısı…

‘Asıl amaç yalnız şeker gereksinmesini karşılamak değil; tarımı, çiftçiyi de kalkındırmak olan şeker fabrikalarının özelleştirilmesi istemi, her kesimin tepkisine neden olmuştur’ diyerek sözüne başladı, Şube Başkan Semih Karademir…

***

Son günlerin en çok konuşulan, yurdun birçok bölgesinden yükselen sesler şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin oluşturacağı kaygılarla dopdolu.

Bu fabrikaları kimler alacaktı, alacak olanlara yaptırımlar nelerdi, çalışanlar ne olacaktı, burada işlenen pancarın-üreticisinin son durumu neydi, fabrikalarda bundan sonra işe alınacakların oranı neydi, pancar üreticisinin üretimini sürdürmesinin önüne engel konulacak mıydı, pancar üretimin düşmesi salt şeker üretimini mi etkileyecekti…

Şeker fabrikaları konusunda soruları uzatmak sorular olası…

Eş zamanlı yapılan toplantıda şu yanıt veriliyor:

‘Fabrikaların satılması salt ekonomik bir yaklaşımla değerlendirilmemelidir. Aynı zamanda sanayileşme ile kalkınma düşüncesinin terk edilmesi de söz konusudur… Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi aynı zamanda, pancar şekeri ile nişasta bazlı şeker arasındaki tercihi gösteren bir politikanın yansımasıdır. Nişasta bazlı şekerin sağlığımıza olan zararları yapılan her yeni bilimsel çalışmayla artarak ortaya çıkmaktadır…’

***

Özelleştirme konusu, kamunun ‘zarar’ ettiği kurumları elden çıkarmak istemesi olarak duyduk, bilgilendirildik…

İktidarın özelleştirmek istediği kurum, ‘zarar’ ettiği öne sürülerek güç toplanıyor!

Zamanında enerji zarar ediyor, dediler,

İletişim zarar ediyor, dediler,

Yollar-köprüler zarar ediyor, dediler…

Şimdi de şeker fabrikalarıyla başlayan zarar, sulama birliklerine, ormanlara dek uzandı!

Enerjiyi, iletişimi, yoları-köprüleri alanlar ‘zarar’ mı ediyor; bu denli aptallar mı?

Şu ana satılmak istenenlere ‘alıcı’ olanlar, ‘zarar’ edecek sektöre neden ‘el atmak’ istesinler?

Öyleyse amaç…

Açıklamada şu sözlere yer veriliyor.

‘Hazırlanan tasarıyla sulama birlikleri ile sulama kooperatiflerinin önce DSİ’ye sonra yerel yönetimlere, özel sektöre devrinin önünün açılmak istenmektedir. Bu hizmetlerin özel sektöre devredilmesinin, tarlalara su saati takılmasıyla birlikte zaten üretim yapmakta zorlanan çiftçilerin tümden tasfiyesine, kırsaldan koparılmasına, toprakta mülkiyet değişimine yol açacaktır. Dünyada örneğini başka ülkelerde de gördüğümüz bu uygulama sonrası topraklarımızın küresel tarım sermayesinin eline geçecektir. Şili örneğinde olduğu gibi…’

***

Torba tasarıda yer alan bir karar şöyle:

‘DSİ tarafından bağlı olduğu bakanlığın talebi, Bakanlar Kurulu Kararı ile isteğe bağlı ya da maliklerin muvafakati aranmaksızın zorunlu arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri yapılabilir.’

Açıklamada karara şu yanıt veriliyor:

‘Tasarıya göre Bakanlar Kurulu’nun arazi toplulaştırmaya ilişkin kararı “kamu yararı” statüsünde kabul edileceği için, zorunlu kamulaştırmanın yolu açılacak, Anayasa ile güvence altına alınmış olan mülkiyetin korunması ilkesi yok edilecektir…’

Şu an ‘toplulaştırma’ için, arazi sahiplerinin yarısından bir fazlasının onayı gerekiyor.

Kararda ‘maliklerin muvafakati aranmaksızın’ sözüne yer verildiği belirtilirken, bunun ‘mülkiyetin korunması ilkesi’ ile çeliştiği üzerinde duruldu…

***

Adana toplantısından çıkışta ‘bizim’ diyebileceğimiz ‘neler’ kaldığını düşündüm!

Şeker fabrikalarını özelleştir, ormanları özelleştir, suları özelleştir, arazileri özelleştir…

Toplantı salonunda arka sıralarda oturan bir gazeteci ‘içme sularımız da satılacak mı’ diye sorunca ‘içimden’ bir ses geldi:

Aman duymasınlar!
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —