11 Mayıs’tan beri, Anneler Günüyle ilgili yazılar yazıyorum. Bir günle geçiştirmek yerine Anneler Haftası gibi kutlamak istemiştim. Gerekmedikçe bugünkü yazı son.
11 yaşımdan beri düzenli şekilde gazete okuyorum. Sanırım ortaokul birinci, ya da ikinci sınıftaydım. Hürriyet Gazetesi Anneler Günü’yle ilgili bir yarışma açmıştı. Annesini en güzel tanımlayan ödül alacaktı.
Yarışmaya katılıp, elemelerden geçen bütün yazılar bir hafta boyunca gazetede yayınlandı. Hepsini okudum. Birinci gelen belki de yarışmaya katılan en kısa yazıydı ama bu yaşıma geldim, o yazıyı hiç unutamadım. Kesip sakladığımı hatırlıyorum ama kayboldu gitti tabi.
60 yıl sonra o yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Aynısının olması mümkün değil. Aklımda kaldığı kadarı ve kaldığı şekilde.
“ANNEM
Gerçeği öğrenince, önce şoke olmuş, sonra çok üzülmüş, sonra da çıldırmıştım adeta. Geçtim karşısına ve haykırdım;
-“Bana bunu nasıl yaparsın? Neden gerçeği benden sakladın? Neden gerçek annem olmadığını hiç söylemedin? Hem de bu yaşıma kadar.”
Başını önüne eğdi. Gözlerinden inci tanesi gibi iki yaş döküldü. Sonra baktı gözlerimin içine. Ellerimi elinin içine aldı. Korkuyla ve titreyen bir sesle sordu;
“-Hiç annesizliğini hissettin mi?”
Ne yapmıştım ben? Nasıl çıkmıştı ağzımdan o sözler. Nasıl bu kadar zalim olabilmiştim?
Sonra sarıldık birbirimize; ağladık bir süre ve hiç ayrılmadık o günden sonra.”
EVET, BENİÇOK ETKİLEYEN HİKAYE BU.
- DOKUZ AY KARNINDA TAŞIMAK ELBETTE ÇOK ÖNEMLİ. ÖDENMESİMÜMKÜN OLMAYAN BİR BORÇ.
AMA SORMADAN EDEMİYORUM:
- DOĞURMAK MI ÖNEMLİ; ANNE OLMAK MI?