ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ OLMANIN ZORLUKLARI VE DESTEK BÜTÇELERİ ARTIŞI ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ OLMAYA YETECEK Mİ?

ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ OLMANIN ZORLUKLARI VE DESTEK BÜTÇELERİ ARTIŞI ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ OLMAYA YETECEK Mİ?

Günümüz Bilgi Çağında Dünya Üniversiteleri Kıyasıya Bir Yarışın İçindedir

İnsanlığın birkaç bin yıllık kısa tarihinin son 60 yılı artık tam bir bilgi üretimi çağının zirvesini yaşamaktadır. İnsanın doğadan sezgi, sorgulama ve deneyleyerek edindiği bilgileri soyut düşünce, analitik düşünme becerisi ile analiz ve sentezleme yaparak somut bilgi üretmeyi başardı. Ürettiği bilgiyi sürekli geliştirerek doğanın gizemlerini çözümleyecek teknoloji geliştirdi ve doğanın öznesi durumuna gelmiş oldu. İnsanın ürettiği temel bilgi ve soyut düşünmeye dayalı matematiksel analizler ile doğanın dilinin şifreleri çözülerek anlaşılır oldu. Üretilen bilgi geçen yüzyılın sonlarında dijitalleşerek adeta bilgi patlaması yaratı. Doğanın şifreleri anlaşıldıkça ve ölçülere dijitalleştirildikten sonra daha çok bilgi üretiminin sınırları zorlanmaya başlandı. Bilgi üretimi hızla teknolojiye ve seri üretime geçti, görülemeyen varlıklar, nesneler ve yerler görülür oldu, bilgi anlık olarak paylaşılır ve kolay ulaşılır oldu. Temel bilimler ve matematik bilgisi sayesinde dijitalleştirilen veriler çok kolay analiz edilerek tek tek olgulardan çok daha büyük veri analizleri yapılarak bütünün anlaşılması ile sorunların daha kolay çözümler arandı. Bilim ve bilginin önemi büyük veri analizleri ile yaşamın her alanında görünür ve benimsenir oldu.

Ancak yer yüzeyindeki her toplum ve topluluklar aynı hızla bilgi üretimi ve kullanımına sahip olmadıkları somut veriler üzerinden hepimizin bilgisi dahilindedir. Bilginin üniversiteler gibi özerk ve özgür ortamlarda her yönü ile iyi eğitim almış, analitik düşünme beceresi yüksek nitelikli insan gücü ile sağlandığı artık herkesçe kabul gören gerçeklerdir. Dünya’nın farklı ülkeleri nitelikli insan yetiştirmek için üniversitelerine daha çok önem vermeye başladılar. Gelişmekte olan ülkeler nitelikli insan gücü sağlamak üzere bilgi üreten ülkelerinin üniversitelerine daha kapasiteli ve geleceği parlak öğrencilerini göndermeye başladılar. Türkiye Cumhuriyeti bu konuda 1920’li yıllardan itibaren amaçlı olarak yurtdışına öğrenci göndermeye başlamıştı. Seçkin öğrenciler yurtdışına nitelikli eğitim almak için gönderildiler.

Farklı ülkelerden nitelikli üniversite seçimi ve üniversitelerin ürettiği bilgi ve teknoloji ve sahip olduğu nitelikli bilim insanı kadroları, alt yapı olanakları ve diğer ürettikleri ile farklılaştırdı. Farklılaşan üniversiteler 2000’li yılların başından itibaren belirli kategorilerde sıralanarak avantaj sağlamaya çalışmaktadırlar. Ülkemizde bu konuda geride kalmamak için üniversitelerden gelen etki ile gelişmeleri okuyor ve dünyaya uyum sağlama yanında kendi içinde bir farklılaşmaya gitmektedir. Ne yazık ki bu konuda ülkenin ağırlığına uygun bir sıralamayı yakalayamadığı gibi sürekli de irtifa kaybetmektedir. Ancak üniversite tabanından gelen talepler dünyadan kopmamak için çabalar devam ediyor.

 

Türkiye Bilgi Çağının Gerisinde Kalmaz!

Yerleşik akademik gelenekleri olan üniversiteler, TÜBİTAK ve YÖK Dünyadaki üniversiteler arasında belirli bir yere gelebilmek için zorunlu olarak potansiyel Araştırma Üniversitelerini belirlemeye gitmektedir. Ancak Araştırma Üniversitelerini diğer üniversitelerden ayrıcalıklı kılacak ciddi bir maddi katkı ve teşvik sağlayamadığı için üniversite tabanlarında ayrıca bir çaba harcama konusunda isteklendirici olmadılar. Pandemi ve deprem sonrası yaşanan aksaklıklara bir de uzun süredir yaşanan ekonomik sorunlar, üniversite bütçelerinin kısıtlı olması, yardımcı teknik eleman, işçi, hizmetli yetersizliği akademik personelin motivasyonunu ve araştırma yapma isteği iyice düşürmüştür. Neredeyse çoğunlukla üniversitelerin üzerinde bir ölü örtü serili durumdadır. İlk defa üniversitelerimizde bu denli bir heyecansız durum yaşanıyor denirse abartı olmayacaktır.

 

Türkiye Üniversitelerinin ve Araştırma Kuruluşlarının Yeniden Akademik Kültüre ve Ortama Dönmesi İklimi Yaratılmalı.

Bilgi çağında üniversitelerin bilgi üretmede geride kalması sonucunda toplum yaşamına yeni bilgi ve teknoloji sağlaması düşünülemez. Ancak üniversitelerin kendi içinde bağımsız kendi değerleri üzerinde gelişmesi gerekirken tam tersine çok daha fazla merkezileşmesi, Liyakatin ve bilgi üretiminin taktir edilmediği durumda doğal olarak beyin göçü yaşanmakta ve üniversiteler örnek model ve taşıyıcıları günden güne kaybeder durumda olmaktadır.

Bütün bu bilgilere rağmen YÖK, Türkiye Üniversitelerinin dünyanın ilk 500 üniversite sıralamasında bir tek üniversitesinin olmamasından rahatsız olduğunu/olması gerektiğini düşünürüm. Diğer taraftan YÖK ve TÜBİTAK da ayrıca özerk yapılar olmadıkları için merkezi yapının iradesi dışında faaliyet yürütememenin zorlukları yaşadıkları düşünülebilir. Normalinde bütün iktidarlar üniversiteler başarılı olsun istiyorlar, ancak üniversitelerin doğaları gereği olması gereken ortamı kontrol etmeleri nedeniyle paradokslar yaşanmaktadır.

 

Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) Bütçeleri Artışı Araştırma Üniversitesi Olmaya Yetecek mi?

YÖK bu bağlamda 2022 yılında başlattığı ADEP çerçevesinde 2022 yılında ilk defa 20 Araştırma üniversitesine 100 milyon, 2023 yılında 250 milyon ve 2024 yılı içinde 400 milyon destek ayırmıştır. Ancak ne yazık ki ADEP bütçeleri dünya çapında araştırma üniversitesi olmak için çok yetersizdir. İlk 500 üniversite sıralamasına girmek için daha çok alt yapı teknoloji ve nitelikli öğrenci ve araştırıcı bulundurmak için üniversite bütçeleri yeterli olmayacağı aşikârdır. Gelişmiş ülkelerin üniversitelerin bütçeleri ile kıyaslandığında çok düşük ve ancak ABD’deki bir laboratuvarın bütçesi kadar denilebilir.

YÖK üniversitelere vereceği bütçeyi üniversitelerin toplam puanlarına göre belirlemiş görüşüyor. Çukurova üniversitesi toplam puanda 20 sırada ancak vakıf üniversitelerine destek sağlanmadığı için 17 sırada 13.9 milyon bütçe ile taltif edilmiştir.

 



Şekil Üniversite sıralaması ve alacakları ek bütçe miktarları

 

Birinci Sınıf Üniversite İçin Birinci Sınıf Olanaklara Sahip Olmak Gerekir

Araştırma üniversitesi gibi ayrıcalıklı birinci sınıf üniversite olarak yer alacaksak, birinci sınıf olanaklara sahip olmamız gerekiyor. Bunun için nitelikli araştırma ve yayın için gerekli bütün ihtiyaçlar ve enstrümanlar olanaklar ölçüsünde sağlanmalı. Çağımızda nitelikli bilim üretmek, nitelikli insan gücüne sahip olmak çok külfetli bir durum olduğu aşikârdır. İleri teknoloji, daha çok nitelikli insan istihdamı ve ek kaynak yaratılması sağlanmadan nitelikli birinci sınıf üniversite olma olanağı yoktur. Yoksa yarışta önde olmak kendiliğinden olmayacaktır. Bu konuda karınca kolonisi anlayışı ile yönetimler ve akademik, yardımcı eleman ve idari personel hep birlikte çalışarak başarıya odaklanmalı.

 

Bilgi Çağının Önümüze Koyduğu Fırsatlar İyi Değerlendirilmeli

Bilgi çağının önümüze koyduğu son 20 yıllık tecrübe, mevcut araştırma verilerinin veri bankalarında tutulması ve değişik amaçlara uygun veri üretmek, analizler yapmak, yazılım kodlama ile verileri derleme ve dönüştürmeyi sağlamaktadır. İletişim teknolojiler çağının dinamosu durumundaki Endüstri 4.0 ve 5.0, Yapay Zeka ve kodlama teknik ve mekanizmaları erken dönemde öğrenip gelişmiş ülkeler ile aradaki farkı kapatmak gerekir. Mevcutta dünyanın bir ucundaki en küçük bir bilgiye anlık ulaşmak ve bilgi paylaşımlarını anlık takip edilebilmek ve sürece dahi olmak mümkün.

 

Ne Yapılabilir?

Bilgi ve iletişim çağında geçmişe göre bilgiye eriş daha kolay sağlanabiliyor. Bilgi paylaşımı, iş birliktelikleri, beyin dolaşımı geçmişe göre daha çabuk sağlanabiliyor.

  1. Mevcut verilerin analizi, yayına dönüştürülmesi geçmişe göre çok daha kolay.

  2. Teknolojiye erişim kolay (paranız varsa).

  3. Yapay Zekâ kullanımı doğrudan kullanımı için geliştirilebilir


Ancak bütün kolaylıkların nitelikli insan gücü ve yönetim erki ile koordineli olarak sağlanması gerekir. Öncelikle nitelikli insan gücü artırılmalı ve de değer verilerek korunmalı.

 

Türkiye’nin üniversite ortamı özerkleşir ve akademik yaşamı özgürleşirse ve de yetişmiş insan gücü iyi organize edilirse eminim kısa sürede dünyadaki gelişmeler yakalayabilir.

Bu bağlamda kâğıt üzerinde değil, nitelikli bilgi üretmek ve bilgiyi toplum yaşamına uygulatmak için mevcut nitelikli üniversitelerin deneyim ve birikimlerinin kendi içinde desteklenerek üretici duruma getirilmesi gerekir. Bu konuyu “Dünya ve Türkiye’de Üniversite Olgusuna Yaklaşımlar: Çukurova Üniversitesi Örneği” (Ortaş, 2022) kitabında genişçe anlatıldı.

 

Kısa Vadede Öneri Olarak;

Her üniversite kısa ve uzun erimli hedefler koymalı ve sonuçlar izlenmeli

Üniversitelerin öncelikle nitelikli yeni bilgi üretmesi için lisansüstü eğitimi ve araştırma stratejileri gözden geçirerek çağa uygun hale getirmeli

Üniversitelerin araştırma birimi gelişmeleri izlemek üzere yeniden organize edilmeli. Salt projelere destek vermek yeterli değil, güdümlü, stratejik ve temel araştırma için bilim politikası geliştirmesi ve planlama yapılması gerekir. Gelişmeler yıllık olarak izlenmeli ve üniversite stratejileri yenilenmeli.

Uluslararası ilişkiler için kaynak yaratılmalı ve ortak araştırma ve makale üretimi ortamları sağlanmalı.

Veri Bankası ve Analizi Merkezleri kurulmalı. Akademik Merkez üniversite verilerini en iyi şekilde bilgiye dönüştürecek nitelikli insan gücüne sahip olmalı. Bu merkez üzerinden başta veri analiz ve yönetimi, ileri istatistik ve yazım programları araştırıcıların işini kolaylaştıracak şekilde sağlanmalı. Sürekli eğitim programları çerçevesinde her araştırıcı artık ileri istatistik, veri kullanımı ve programla kursları alabilmeli.

Akademik proje ve makale yazım merkezi oluşturulmalı. Nitelikli dergilerde daha çok yayın yapacak bilgi üretmek için bilginin akademik ilkelere uygun yazılması ayrıca önemli. Akademik yazım ve dil desteği düzenli sağlanmalı. Nitelikli dergilerin aradığı koşulları sağlamak, üniversiteyi kara listeye almamak için son yıllarda yazılan çok ileri programlar mevcut. Üniversitenin akademik personelin kullandığı programları kolayca sağlayabilmeli ve programların kullanılması konusunda yeterli materyal ve videolar üretilmelidir.

 

YÖK’ün Üniversitelere Ayırdığı Ek Bütçe Özellikle Bilgi Teknolojileri ve Yazılım Programlarına Ayrılmalı.

1-Hemen her akademisyenin zamanın büyük çoğunluğu bilgisayar başında birçoğu birbirine bağlantılı programlar üzerinden bilgi derlemesi ve bilgiden bilgi üretmek üzere çalışmaktadırlar. Bu bağlamda yapay zekâ mevcut verileri ve analizlerini araştırıcılara anında sunarak inanılmaz kolaylıklar sağlamaktadır.

2-Bu nedenle bilgiye ulaşım kolaylığı sağlayan programlara öncelik verilebilir.

3-Kütüphaneler üzerinden bütün süreli yayın ve akademik kitap ve dokümantasyona elektronik ortamda erişim sağlamak için ek bütçe desteği sağlanmalı.

4- Lisansüstü öğrencilerine daha çok burs ve üniversite yerleşkelerinde barınma ortamı sağlanabilir.

5-Üniversitenin eşleşmede önde olan alanları daha çok desteklenerek belirli alanlarda öncü konumu kazandırılarak üniversitenin tanınırlığı artırılabilir. YÖK ve üniversitelerde yapılan açıklamalarda eşleşmede önde olan bölümlere ve katkı koyan araştırmalara verilir denmektedir.

6- Araştırıcıların ihtiyaç duyduğu kolaylaştırıcı ekipman ve ortamlar için daha fazla destek ve kolaylık sağlanmalı.

Bilim yapan ve toplumun öncüsü olacak bilim insanlar olarak sorumluluklarımızın bilincinde olarak bilimsel bilgi üretiminde üzerimize düşenler yanında diğer aydınlatıcı ve eğitsel çabaları göstermemiz gerekir. Türkiye’nin evrensel üniversite ilkelerine uygun ortamın ve olanakların sağlanması ile dünyada hak ettiği yere gelmesi mümkündür.

Çukurova Üniversitesi,

İbrahim Ortaş,

iortas@cu.edu.tr

 

Ortaş, İ. (2022). Dünya ve Türkiye’de Üniversite Olgusuna Yaklaşımlar:  Çukurova Üniversitesi Örneği. Ankara: Anı Yayıncılık.

İbrahim ORTAŞ

26.11.2023 23:06:24

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI