BANKALAR SESSİZ...

BANKALAR SESSİZ...


B





Gün içerisinde ‘ödeme’ nedeniyle iki banka şubesine uğramam gerekiyordu, her ayın bu günlerinde olduğu gibi…





Yüksek dağlara yağan karın soğuğu ile üşüyordum bir yandan da.





Bankanın girişinde, çöp varilinin ‘bir yanına’ sırtını vermiş, başı eğik-saçları birbirine girmiş, önüne açtığı kemik, yemek karışığı, meyve kabukları poşetlerinden aldığını kemiren bir adam vardı.





Esen rüzgar, kaldırabildiğini havalandırıyordu.





Çöp varilini rüzgara karşı ‘dulda’ yapan adam soğuktan, gelen-gidenden, yanında çığlık atandan, kornasına aralıksız basan dolmuştan, kızıştan, sevinçten, koşuşturuştan habersiz!





Gün ‘kurşun gibi ağır’dı…





***





Yanından geçenlerin kimi geri dönüp bakıyor…





Kimi üç-beş metre ileride durup geri dönüyor, adamın başı eğik olduğundan ilgilenemiyor.





Kimi bakmaya, geri dönmeye, ilgilenmeye yönelemiyor…





Yanına yaklaşıp ‘açsan, yiyecek bir şey alayım’ dedim.





Yapağılanmış saçlarının arasından başını kaldırdı.





‘Kimsesiz’ durmuyordu yüzü…





Sokakta gezen binlerce yüzden biri gibiydi,





Gülmeye ‘yasak’ koyan sıkıntıların içerisinden gelen biri gibiydi,





Elinde tuttuğu portakal kabuğunu ağzından çekti…





‘Çocuklarım da aç!’





Yeniden başını eğdi…





***





Bankaya giren, ya da bankadan çıkan…





Kim varsa görebileceği bir yer çöp varilinin konumu…





Çöp varilinin konumundan daha çok adamın ‘ilgi odağı’ olacağı açık!





Hemen öncesinde bankadaydım.





İlk bankada gördüklerimin aynısı burada yaşanıyordu.





Yeni yılın ilk ayının ortasının aşıldığı günler…





Hep bu günler geliyorum ya…





Geçen ay bile uzun süre beklemiştim!





Bir fatura, ya da bir işlem için üç saat, üstelik sabah gelip öğle sonrasına kaldığım bile olmuştu!





Şimdi koca banka beni bekliyor sanki…





Yine de kurullarına uyum ‘numaratörden’ sıra alıp kadın banka görevlinin yanına vardım. Başımı geriye çevirdiğimde ‘düşündüklerimi’ anlamış olmalı ki;





‘Sakin olması şaşırttı sanırım’ dedi.





‘Bir, iki ay önce bile böyle olacağı düşünülüyordu, ama bu denli çabuk değil! Ancak bunlar kaçınılmazlar’ dedim.





‘Neden, kaçınılmaz? Çaresi olmalıydı’ dedi, kadın banka görevlisi.





‘Evet, çaresi üretim! Üretiminiz yoksa, bankalar da para satamaz duruma gelir! Nedeni, verse alamayacağını bilir, vermez! Alacak olan da ödene zorluğu yaşayacağını bilir, almaz! Şu an ki sessizlik bunun, üretimsizliğin bedeli…’





İşlemimi yaptırıp çıktığımda gördüm çöp variline sırtını dayamış adamı…





***





Yaşanan, her gün biraz daha ‘daralan’ ekonomide bankalar da kendilerine düşen payı er-geç alacaklar!





Alacaklar da…





Birinin, banka çıkışında ‘kendini’ görmesini isteyen adamın durumu n’olacak?





Adama ikinci kez ‘bir şeyler yiyelim mi’ dediğimde aldığım yanıt yine aynıydı:





‘Çocuklarım aç!’





Öyle ki, adam sözcük dağarcığında ‘salt’ bu iki sözcüğe yer vermiş, diğer tüm sözcükleri ‘gereksizlikten’ silmiş-atmıştı sanki…





Bir, ‘çocuklarım’,





İki, ‘aç’…





Biraz uzaklaştım. Bankaya giren iki kişiyi görünce sevindim, çıkışta adamı göreceklerini umarak.





Başı eğik, kaldırımdan geçenlerle ilgilenmeyen, bir eliyle ağzına götürdüğü ‘bir şeyi’ yemeye çalışıyordu adam…





‘EN’ ÇOK CHP SEÇMENİ ÜZÜLECEK!





CHP’nin, Belediye Meclis Üyeliği için önümüzdeki hafta ‘eğilim yoklaması’ yapmaya karar vermesi ‘büyük başarı’ olarak gösterilmeye çalışıldı.





Öyle ki, daha önceden ‘ ilçe örgütünü önceden aldığı bir karardı.





İlçe örgütünün kararı genel merkezce durdurulmuştu!





Ya da ‘meclis üyelerinizi de biz belirleyeceğiz’ denmişti!





Olağan olarak aday adaylarının tepkisi yükseldi. Onlarca adayın sesi, ‘ne denli etkili’ olmuş ki, genel merkez ‘tamam, eğilim yoklaması yapın, yalnız…’ dendi…





İşin ‘yalnızı’, birçok yerde haklı olarak ‘ama’ olarak da yer buldu!





Genel merkezin koşulu vardı:





Birinci koşul, ilk dördü kontenjan olacaktı.





İkincisi, kontenjandan sonraki ‘çift rakamlar’ için yarışılacaktı.





Üçüncüsü, kontenjandan sonraki ‘tek rakamlar’ kontenjan niteliğinde sayılacak…





İl örgütünün ‘büyük başarı’ olarak gösterdiği ‘tepki sonucu’ bu!





Örneğin otuzbeş belediye meclis üyesi bulunan bir yerel yönetimde yirmisini alıyorsun. Yirminin dördü kontenjan, kalan onialtının yarısı ‘tek’ yarısı ‘çift’ rakamlı olduğu düşünülürse, ‘eğilim yoklaması’ sekiz aday için yapılacak demektir!





Bu denli ‘istedik oldu’, ‘tepki gösterdik düzeltildi’, ‘uğraştık başardık’ denebilecek ne var burada anlamıyorum!





Ayrıca…





Genel merkeze dek ‘ilgi bulan’ belediye meclis üyeliğinin içerisinde ne var?





Yeni bir Yeni İP yaklaşımı mı?





Yeni bir Yeni İP’in ipiyle yerel seçime gitme yarışı mı?





Parti içerisinde ‘kimlik’ olmalarına karşın Yeni İP kadar dinlenmiyorsa eğer partililer;





Bu gidiş ‘en’ çok CHP seçmenini üzecek!





YanıtlaTümünü yanıtlaYönlendir


Oktay EROL

19.01.2019 09:45:09

YAZARLAR


TÜRKİYE’DE HALA TEŞHİS ALAMAYAN 1 MİLYON ÇÖLYAK HASTASI VAR

EMNİYET MÜDÜRÜ ARİKAN'A ZİYARET

ANAVARZA BAL’A PARİS’TEN BÜYÜK ÖDÜL

112 ACİL ÇAĞRI ÇALIŞANLARININ SORUNLARI ÇÖZÜLMELİ

DEMİRÇALI’DAN BASIN TOPLANTISI

“ADANA, TÜRKİYE’NİN LİDER ŞEHİRLERİNDEN BİRİ OLMAK ZORUNDA”

ÇUKUROVA GİAD’DAN EMNİYET MÜDÜRÜ ZİYARETİ

Ç.Ü ENDÜSTRİ MEZUNLARI BURSA’DA BULUŞTU

MMO’DAN KARALAR VE KOZAY’A ZİYARET

NASIL BİR DEMOKRASİ, NASIL BİR CUMHURİYET?

EROĞLU VE SOYLU’DAN ORTAK RESİM SERGİSİ

DEMİRÇALI: MASA TENİSİ İHTİSAS KULÜBÜ DESTEĞİ HAK EDİYOR”

TZOB NİSAN AYI ÜRETİCİ MARKET FİYAT DEĞİŞİMİNİ AÇIKLADI

"HİBE EDİLEN KAMYONLARI GERİ ÇEKİYORLAR"

YUSUF KANLI: SİNEKLE VE HAŞERATLA MÜCADELEDE ZAFİYET VAR

İŞ VE NETWORK GELİŞTİRME ÇALIŞTAYI

ADANA'DAN BELARUS’A İHRACAT ARTIYOR