İfral TURGUT

Tarih: 03.03.2022 18:28

BAZILARI AKILLANMIYOR… SOLJENİTSİN, MESELA

Facebook Twitter Linked-in






Bir yandan, Rusya-Ukrayna görüşmeleri devam ediyor; diğer yanda iki ülke bütün güçleriyle birbirlerini öldürmeye çalışıyor. Öte yandan da Batı Rusya’ya karşı inanılmaz (!) yaptırımlar uyguluyor. Rus uçaklarına hava sahalarını kapatmalar, spor müsabakalarından çıkarılmalar, müzik yarışmalarından men edilmeler, Rus besteleri yuhalatmalar, vs. vs. Akıl dışılık almış başını gidiyor. Ben de Rus eserleri yasaklanmadan Rus edebiyatına bir göz atayım dedim. Aklıma Aleksandr İsayeviç Soljenitsin geldi.





1942’de üniversiteyi bitirdi.  Dört yıl orduda görev yaptı. Yüzbaşı rütbesiyle II. Dünya Savaşı’na katıldı. Ancak cephedeyken yazdığı mektuplarda, Stalin’i eleştirince tutuklandı, sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı ve kampa gönderildi.





Sovyetler Birliği’nin Hitler’le uzlaşma yolu bulmasının savaşı önleyebileceğini, bu yüzden Sovyet halkının uğradığı yıkımdan,  Hitler’den daha fazla Stalin’in sorumlu olduğunu söylüyordu.





Savaş bittikten sonra Moskova yakınlarında bir hapishaneye konuldu. Oradan da Kazakistan’da siyasal tutuklular için düzenlenmiş özel bir kampa gönderildi. Üç yıl da orada kaldı. Daha sonra istenmeyen kişi ilan edilerek, sürgüne gönderildi.





Kazakistan’ın bir köyünde öğretmenlik yaparken, kansere yakalandı ve bir süre Taşkent’te tedavi gördü.





Yeni parti şefi Nikita Kruşçev’in başlattığı, Stalin’in etkilerini silmeye yönelik operasyonlar çerçevesinde, hakları geri verilerek, çalışmasına izin verildi.





1962’de “İvan Denisoviç’in Hayatında Bir Gün, ” adlı bir kitap yazdı. Zorunlu çalışmayı anlattığı Stalin karşıtı bu hikayesiyle, Kruscev’in takdirini kazandı ve Sovyet Yazarlar Birliği’ne kabul edildi. Ancak yeni yazdığı iki hikayesiyle yeniden partinin hedefi oldu. bu sefer de kendisine ülke dışına çıkma yasağı konuldu ve Yazarlar Birliği’nden çıkarıldı.





Akıllanmıyordu ki. Bu sefer de  “Gulag Takımadaları”nı yazdı. Kitap önce kapitalist ülkelerde yayınlandı. Anti-Sovyet propagandası yapıyordu. Nobel ödülüne layık görüldü ama ödülünü dört yıl sonra alabildi.





Ödülün kendisine politik nedenlerle verildiği iddia edilerek vatandaşlığı iptal, kendisi de  sınır dışı edildi.





İki sene İsviçre´de kaldıktan sonra, Amerika’ya yerleşti. Burada, ABD ve Sovyetler Birliği barışı hakkında yazan Amerikalı yazarları eleştirdi. 1989’da yeniden Yazarlar Birliği’ne alındı. O dönem iktidarda bulunan Mikhail Gorbaçov, yazarın yurttaşlık haklarının geri verilmesi için çalışmalar başlattı ve sürgünlüğüyle ilgili kararı resmen kaldırttı.





1994’te Rusya’ya dönen Soljenitsin, parlamentoda Rusya’nın demokrasiye geçiş şeklinin hatalarla dolu olduğunu söyledi. Dedim ye, akıllanmıyordu.





Mücadelelerle dolu hayatı, 3 Ağustos 2008 tarihinde, baba evinde geçirdiği kalp yetmezliğiyle son buldu. 





ŞİMDİ…BUNLARI YAZDIM DİYE PUTİNCİ Mİ, YOKSA PUTİN KARŞITI MI OLDUM BİLMİYORUM. AMA SORACAĞIM:











Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —