İsmail GÜNEŞ

Tarih: 03.11.2012 00:53

Bazıları daha eşittir

Facebook Twitter Linked-in

Hafta boyunca özellikle gergin siyasi hava yanında AB ülkelerinde işsizlik sorunun boyutunu ortaya koyan rakamlar, Fransa’nın tartıştığı ve insan kaçakçılığında Türk Mafyasını ele alan rapor  ve  Gazetecileri  Koruma Komitesinin Türkiye hakkında olumsuzluk içeren raporu haftaya damgasını vurdu.  Tüm bu konular etrafında kafamda fikirler dolaşıyor ve yazıyı toparlamaya çalışıyordum.  Bayram öncesi kitaplıkta son bir temizlik yaparken George Orwell’in  fabl tarzı hiciv romanı olan “Hayvan Çiftliği” kitabını görünce yıllar öncesinde okullarda bu romanı okuduğumuz yıllara gittim. 1945’lerde Stalinci anlayışa eleştiri olarak yazılan, kara mizah örneği kitabın kısa hikâyesini çok bilinse dahi bir kez daha okuyucuyla paylaşmadan geçemedim.

 

İngiltere’de bir çiftlikte Bay Jones’un zalim yönetimi altındaki hayvanlar köle yaşamı sürmektedir. Yaşlı domuz koca reis, domuz, hayvanlara mutluluk ve barış dolu bir dünya vaat eder, insanların çiftlikten kovulmasını ister. Çiftlikteki diğer hayvanları örgütleyip, bir takım vaatlerle, onları mevcut yönetime karşı harekete geçirir ve domuzlar çıkan isyan sonucu yönetimi ele geçirir. Yeni yönetimin ilk işi, önceki yönetimin izlerini yok eder. Çiftliğin adı “Hayvan Çiftliği” olarak değiştirilir.

 

Nopolyon otorite sahibi Snowball ise zeki bir domuzdur. “animalizm” adında öğretiyi beraberce ortaya koyarlar. Öğretiye göre iki ayak üzerinde yürüyen herkes düşmandır, dört ayaküstünde yürüyen ya da kanatları olan herkes dosttur. Hiç bir hayvan giysi giymeyecek, yatakta yatmayacak, içki içmeyecek, hiç bir hayvan bir diğerini öldürmeyecek ve bütün hayvanlar eşittir.

 

Önce Napolyon ve Snowball’un tek adam olma mücadelesi başlar ve Napolyon Snowball’u çiftlikten uzaklaştırır. Yeni yönetimle, diğer hayvanlar arasındaki ilk ihtilaf, inek sütlerinin nerede kullanılacağı konusunda çıkar.  Hayvanlar akşam döndüklerinde gün içinde topladıkları sütün ortadan kaybolduğunu görürler. Daha sonra, bu sütlerin, domuzların arpa ezmesiyle yapılan yemeklerine karıştırıldığı anlaşılır. Domuzlar, birdenbire çiftlik evine taşınıp yerleşirler ve bundan sonra yataklarda yatmaya başlarlar. Bu durum, diğer hayvanlar tarafından duyulunca, hayvanlar duvara yazılan ilkelerden: “Hiç bir hayvan yatakta yatmayacaktır” ilkesini hatırlatır. Hep beraber duvarın yanına giderler, ancak duvarda:“Hiç bir hayvan çarşaflı yatakta yatmayacaktır” yazısını görürler.

 

Kış aylarında çiftlikte kıtlık baş gösterir. Buğday azalır, patatesler soğuktan donar açlıktan dolayı ölümler baş gösterir. Napolyon çiftliğe gelen ziyaretçilere, kum yığınlarını erzak diye gösterir. Aldığı bir kararla, tavukların yumurtalarının çiftlik dışında satılacağını, tavukların kuluçkaya yatmalarını yasakladığını ilan eder, buna karşı çıkan tavukları, yetiştirdiği köpeklere öldürtür. Bunun üzerine hayvanlar; “hiçbir hayvan diğer bir hayvanı öldürmeyecektir” ilkesini hatırlar. Hemen bu ilkelerin yazılı bulunduğu duvarın yanına gidilir. Ancak duvarda: “Hiç bir hayvan diğer bir hayvanı bir sebep olmadan öldürmeyecektir” yazıldığını görürler.

 

Napolyon, çiftlik içerisindeki hayvanlar arasında“liderimiz” ,”Hayvanlar babası” , “Koyunlar hâmisi” , “Yavru hayvanların dostu” gibi üstün sıfatlarla anılmaya başlar. Tavuklar, “liderimiz sayesinde altı günde beş yumurta yumurtladım” , havuzdan su içen inekler: “liderimiz sayesinde bu suyun tadı ne kadar güzelmiş” derler.

Bir gün çiftliğe dışarıdan saldırılar olur. Yabancı hayvanlar çiftliğe girer ve bütün hayvanların büyük gayretlerle yaptıkları yel değirmenini yıkarlar. Çiftlikteki bütün hayvanlar yaralanır, bazıları ölür. Ağır hasara rağmen Napolyon kendisine taktığı bir kaç madalya ve nişanla çıkıp bütün hayvanları, elde ettikleri zaferden dolayı kutlar, tebrik eder. Hayvanların hepsi büyük zafer kazandıklarına böylece inanmış olurlar.

 

Bir gece Napolyon, aldığı son kararla; arpaları sadece domuzlara tahsis eder. Tasarruf için ahırlardaki fenerlerin kaldırılacağını, hiç bir domuzun çiftlikteki işlerle uğraşmayıp, sadece yönetimle ilgileneceğini ve domuzlardan başka, hiç bir hayvanın yönetim işlerine karışamayacağını ilan eder. Domuzların dışındaki bütün hayvanların pazar günleri dahi çalışacağını, çalışmayanın yiyeceğinin yarıya ineceğini ilan eder. Hayvanlar, “Bütün hayvanlar eşittir” ilkesini hatırlayıp, “bu nasıl eşitlik” diye kendi kendilerine söylenmeye başlarlar. Hemen, ilkelerin yazılı olduğu duvarın yanına gidip, duvardaki yazıların değiştirilmiş olduğunu, ilk defa, fark edip, duvardaki bütün yazılar silinmiştir ve sadece şöyle yazmaktadır.  “Bütün hayvanlar eşittir fakat bazı hayvanlar ötekilerden daha fazla eşittir.

Daha eşitlikçi ve adil bir dünya dileğiyle tüm okuyucularımızın kurban bayramını kutluyorum.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —