(Telefonum çaldı. Tanımadığım bir numara. Adresimi verirsem ücretsiz Kur’an göndereceğini söylüyordu. İstemedim. “Kargo ücreti de istemiyoruz,” dedi. Adam kene gibi. Telefonu yüzüne kapatmak da işime gelmiyordu. Yakamı kurtarmak için,”Ben Budistim, kardeşim,” dedim. Yine de ısrar etti ama… Budistlik nereden aklıma gelmişti?)
Siddhartha Gautama 2500 yıl kadar önce Hindistan sınırına yakın Nepal’in bir bölgesinde bir prens olarak doğdu. Otuz yaşına kadar sarayda göz kamaştırıcı büyük bir ihtişam içinde yaşadı.Sonra merak etti, “Benim halkım nasıl yaşıyor,” diye, ve halkın arasına karıştı. Dehşete düştü tabi. Halk yoksulluk, sefalet, hastalık, açlık içindeydi. Meğer hiç bir şey saraydan görüldüğü gibi değilmiş!
Halk sefalet içindeyken,kendisinin ihtişam içinde yaşaması büyük bir aymazlıktı. Terk etti Sarayı. Hindistan’ı dolaşmaya başladı. İnsanı ve insan gerçeğini arıyordu.
Ve sonunda Buddha “GERÇEĞİ GÖRMÜŞ, FARKINDA OLAN KİŞİ” oldu.Dedi ki, “İnsan üç yol izleyebilir. Ya dünya zevkleri peşinde koşar, ya kendine eziyet eder, ya da orta yolu bulur. Mutluluk orta yoldadır.”
İnsan Orta Yolda;
• Maddi zenginliği önemsememelidir.
• Kendisini denetlemesini öğrenmelidir.
• Açık fikirli olmalıdır.
• Dikkatle ve özenle konuşmalıdır.
• İyilik peşinde elinden geleni yapmalıdır.
• İbadet mahallini kendi ruhunda aramalıdır.
“Bir insan, ancak taşıyabildiği kadar dünya malına sahip olmalıdır,” diyor, geleneksel ibadet şekillerinin gereksiz olduğunu söylüyordu.Hayatını, çevresindekileri DÜŞÜNMEYE YÖNLENDİREREK geçirdi. “Her düşünceyi kendi aklınızla tartın. Benim söylediklerimi de olduğu gibi kabul etmek yerine, irdeleyin,” diyordu.Bu söz tanıdık geldi mi,size?
Ölümünden sonra Buddha’ın öğretilerini som altından mabetlere çeviren rahip kılığında üçkağıtçılar, adını kullanarak halkı sömüren sahtekarlar türedi. Kazandığı tek kuruşla ekmek alacak yerde,götürüp Budist rahiplere veren milyonlar yarattılar.Mabetlerin gereksiz olduğunu anlatmaya çalışan Buddha’nın adına görkemli mabetler, inanılmaz büyüklükte Buddha heykelleri yaptılar. Fırsatçılar, sahte Budist söylemleriyle servetler kazandı.Bir tencerede yemek pişirip, kapağında yiyen Buddha’ın felsefesini saptırdılar
Günümüzde bir avuç insan Buddha’yı gerçek anlamda yaşatmaya çalışıyor.Onlar diyorlar ki; “Mabetlerden ne kadar uzak durursanız, Buddha’ya o kadar yakın olursunuz.”Yaşamı boyunca hiç mülk edinmemiş İsa’nın adına inşa edilmiş kiliselere bakıp, “Kiliselerden ne kadar uzak durursanız, İsa’ya o kadar yakın olursunuz,” diyen samimi Hristiyanlar gibi.
DİN DENİLEN İNANÇ SİSTEMLERİ, ADI NE OLURSA OLSUN ÇOK KARLI BİR ORGANİZASYON.
• ÖZÜNDE SÖYLEMLERİ DOĞRU DA OLSA, EYLEMLERİ HEPÇIKARCILAR VE DİN TACİRLERİ YAPIYOR.
• İBADET MAHALLİNİ KENDİ RUHUNDA ARAYAN, VAR MI GERÇEKTEN?
YOKSA….
• DİN BEZİRGANLARININ DEĞİRMENİNE SU MU TAŞIYORLAR?
