İstanbul'da doğdu. Bir sipahinin oğludur. Hızlı ve güzel yazı yazması sayesinde önce Maliye kalemlerine girdi. İnanılmaz entrikalardan sonra, Deli İbrâhim'e 300.000 kuruş rüşvet vererek sadrazamlığa ulaştı. Bu arada padişahın henüz iki yaşındaki kızı Beyhan Sultan'a aday yapılıp padişah damadı oldu.
Sadrazam olduğunda içeride karışıklık, dışarıda ise Venedik'le savaş vardı. Venedikliler 60 parça gemiyle Çanakkale Boğazı'nı kapatmış, Klis (Adriyatik kıyı şeritinde bir yer) Kalesini de ele geçirmişti. Ama Ahmet Paşa bunları hep padişahtan sakladı.
Ne var ki, Rumeli Beylerbeyi ve padişahın damadı Fazlı Paşa, gerçeği Sultan İbrahim'e söyledi. Aynı zamanda, Ahmet Paşanın rüşvet aldığını, devlet malını sattığını da ifşa etti. Sultan İbrahim bunlara inanmadı ve Fazlı Paşa'yı azarladı; sonra da hapsettirdi.
Ahmed Paşa, gerçekleri padişahın öğrenebileceği endişesiyle sarayda savaşın konuşulmasını yasakladı. Venedik donanmasının Çanakkale Boğazı'nı kapattığını da sakladı.
Ahmed Paşa, artık işi gücü bırakmış, Padişahın saçma sapan isteklerini yerine getirmeye çalışıyordu. Padişahın samur kürk ve ambere aşırı düşkünlüğü hazineye pahalıya mal oluyordu. Devletin ileri gelenleri buna karşı çıkıyordu ama önemli olan padişahın isteklerini yeri getirmekti. Makamda kalmanın başka yolu yoktu. Yetmiyormuş gibi, Padişah için yaklaşık 40.000 riyale çıkacak bir saltanat kayığı yaptırmaya da başladı.
Yeniçeri ocağı Ahmet Paşa’dan rahatsızdı. Ahmet Paşa bunlardan kurtulmalıydı. Oğlunun düğününe yeniçerilerin ileri gelenlerini davet etti. Hepsini birden öldürterek bu beladan kurtulacaktı. Ama ocak ağaları bu tuzağı öğrenerek düğünü terk ettiler. Sonra da Fatih Camiinde toplanarak, Ahmet Paşanın azlini istediler. Onlara sipahiler de katıldı. Ahmet Paşa’yı camiye davet ettiler ama Paşa planı sezmiş ve saklanmıştı.
Gelişmeleri duyan Sultan İbrahim cematin dağılmasını istediyse de Şeyhülislâm Abdürrahim Efendi, vezîriâzam kendilerine teslim edilmeden bunun mümkün olmayacağını söyledi.
Asiler bu sefer Ahmet Paşa’nın katlini isteyerek, yerine de Sofu Mehmet Paşa'yı getirdiler. Sultan İbrahim damadının öldürülmesini istemiyordu Bunun üzerine, Sultan İbrahim'in de hal'i kararlaştırıldı. Şehir kapıları kapatıldı Sultan İbrahim'e, Ahmet Paşa gibi bir zalimi âleme musallat ettiği, onun para topladığı ve rüşvet aldığı, dinî kaideleri terk etmesiyle bu hale gelindiği, devlet hazinesinin israfa yetişmediği, Venediklilerin Bosna'da pek çok kaleyi işgal edip Akdeniz Boğazı'nı kapattıkları halde açılması için hiçbir gayret göstermediğini ve İstanbul'un mahsur kaldığını söylediler.
Ahmet Paşa ise, bir hizmetkârı ile kılık değiştirip bir heybe altın, mücevherler alarak, bazı tanıdıklarının evlerine sığınmak istediyse de, hiç kimse kabul etmedi. Üstelik bir tanıdığını ihbar etmesiyle yakalandı ve o gece yarısı şeyhülislâm fetvasıyla boğularak öldürüldü
Cesedi çıplak olarak Atmeydanı'nda bir çınarın altına konuldu. Halka 'İnsan yağı mafsal ağrılarına iyi gelir,' diye duyuruldu. Halk cesede üşüştü ve cesedi kuşbaşı doğradı. Bundan sonra Ahmet Paşa 'bin parça' anlamına gelen “Hezarpare” lakabıyla anılmaya başladı..
Ölümünden sonra, 3.000 kese akçesine ve 7.000 filorisine devletçe el konuldu. Bebek-Rumelihisarı arasında bir yalısı, Beykoz Çubuklu arasında bir sarayı vardı. Paşabahçe semti de adını Ahmet Paşa'nın buradaki bahçesinden almıştı.
ÖZETLEMEYE ÇALIŞTIM. VE DEMEK İSTEDİM Kİ,
• NE GEREK VARDI BU KADAR YALANA, DOLANA, RÜŞVETE, DEVLET MALINI SATMAYA, MEMLEKETİNİ BİR ŞEHİR DEVLETİ KARŞISINDA KÜÇÜK DÜŞÜRMEYE?
• TAMAM, SARAYLARDA YAŞADIN, KUŞBAŞI DOĞRANACAĞIN AKLINA GELMEMİŞ OLABİLİR AMA BU KADAR HARAMIN YANINA KAR KALMAYACAĞINI DA MI DÜŞÜNEMEDİN?