“Bu dünya,
Suskunlar yüzünden bu hâlde,
Ve belki de kurtuluş,
Bir dizeyle başlar yeniden...” B.İ.
Edebiyatımızda bazı kalemler vardır, yalnızca yazmaz an'ı yaşar ve sorumluluk duyarlar.
Kelimeleri bir silah gibi değil de bir sığınak gibi kullanırlar.
İşte size;
Emperyalizme, savaşa ve bunlara seyirci kalan insanlığa karşı:
Öfke dolu şiiri 'Güç Delisi' nde, sadece 'gücü' değil, 'seyirci' kalan “BİZ”i sorgulayan ve sorumluluğun manifestosunu yazan bir insanı bir 'HEKİM'i,
Umudun, insanın asla vazgeçemediği yönünü, 'İnsan ve Umudu' şiirinde, ' İnsan:Umudun Solmayan Portresi' yani bir öznesi gibi gören bir yazarı, bir 'ŞAİR'i,
Toplumsal ve bireysel kaybolmuşlukta, direncin nasıl görünmez olduğuna dair 'Sis' adlı şiirinde,"Karanlıkla umut arasında, teslimiyetle direnç arasında gidip gelen o gri tonlardaki duygu, herkesin kendi içindeki 'sis'inden gelen bir ışık gibi dokunur kalbimize diyen bir 'ÇEVİRMEN'i,
Sadece bedene değil, insanlığın yaralı vicdanına da seslenen hekimin, yarım asrı aşan edebî yolculuğunda, yaşama tanıklık eden, acıların ve umutların hafızası olmuş yani zamana tanıklık etmiş 'vicdanlı bir kalem'in, hamasete ve yapay duygulara kapılmadan, hakikatleri sessizce konuşturan şiirleriyle 'kıtaları birleştirirken, aşağıdaki üç şiiriyle de, 'Susturulmuş Bir Toplum'un adaletsizlik, umut ve kaybolmuşluk halini aynada yansıtan 'Vicdanın Sesi ve Taşıyıcısı' bir 'ADAM'ı tanıştıracağım.
O'nun aynı zamanda edebi kimliğinin üç sütunu olan isyanına,inancına ve iç yolculuğuna katılalım istiyorum.
O'nun evrensel sesinin sadece Anadolu’da değil, Balkanlar’da, Güney Asya’da ve Avrupa’da kısaca her yerde yankı bulduğunu hatırlatmak isterim.
O'nun şiirleri ne dile ne de coğrafyaya bağlı...Dili insan, konusu ise insanlık olmuş.
Mesela, 'Güç Delisi' adlı şiirinde:
"Ölen askerler,/Bebek, çocuk ve gençler,/ölen anne, baba ve yaşlılar...
Hepsi vatansever, hepsi fedakâr/Ama suçlular./Petrolün olduğu yerde,/Orta Doğu’da doğdular.
Gördünüz mü?/İşte bu yüzden/yok ettik anayurdunuzu./Evleriniz, iş yerleriniz,/okullarınız, hastaneleriniz/hepsi havaya uçtu.
Artık size ne su gerek/ne ekmek,/ne eğitim,/ne de ilaç.
Siz seyredenler,/siz dönün arkanızı,/duymayın ve görmeyin,/Saklanın inlerinizde.
Güç delisiyiz biz/ Caymayanları/ Cezalandırmaya/yarın başlayacağız
Petrol babamızın malıdır/Ne rejim, ne demokrasi/İnsanmış, insanlıkmış/tanımayız hiçbirini." (2), diyor.
Bu şiiri, sıkıntılara kayıtsız kalan toplumlara bir haykırışı, direnişin kelimeye dökülmüş hâli değil midir?
Peki, umutsuzluk noktasında yazdığı 'İnsan ve Umudu' adlı şiirinin ruhuna bakar mısınız?
"İnsanın umudunu yitirdiği/Görülmedi hiç/ Hiçbir yerde şimdiye kadar/Bulamamış olsa da/Bir yerde olmalıdır mutlaka.
Garip talihini arar usanmadan/Mağaradan saraya/Nerede uyursa uyusun/Her sabah uyandığında/Aynı kayalık ve bataklıkta/ Bulsa da kendini vazgeçmez.
Umulmadık belalar/Başından eksik olmazken/ Uykuda dönerek yattığı yerde/Işıltılı cennetlerin kapılarını düşler.
Gönlü neler neler ister/Sohbet ve kavgadan sıkılsa da/Uydurduğu hayallerine takıl/Çamura batıp çıksa da her gün/ İnsanoğlu umudundan vazgeçemez…" (3).
Zaten,Önder Mustafa Kemal Atatürk ne diyordu:
"Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim."
O halde, o umudumuzdan asla vazgeçememeliyiz.
Yaşadığımız toplumsal sorunların karanlığından kurtulmanın yolunun içimizdeki ışık olduğunu anlatan 'Sis' adlı şiirinde;
"Geleceği beklerken/ İçten kahkahalarla/ Neşeli geçen günlerle/Ne güzeldir yaşamak.
Yarına eksiksiz planlarınla/Umutların için gerekli/Sabır ve zamana razı/Dualarında yaratan.
Mutlu ve mesut yaşarken/Beklenmedik bir anda/Sis basar yaşamına/Yavaşlarsın ve durur zaman.
Görünmez olur bir adım öten/Endişe ve korkuyla asılır yüzler/Unutulur gülmek gülümsemek/Birbirini suçlayarak/Batıp çıkar keskin duygular.
Kalkacak mı sis?/Kalkmayacak eyvah!
Solar parlak vaatlerin ışıltıları/Özlediğin tatlı umutlarına/Sen daha dokunamadan/Sisin içinde kaybolurlar… "(4) diyor.
Bunlar,O'nun okunası yüzlerce şiirinden sadece birkaçı...
Değerli Okurlar,
O,
Arnavutluk-Kosova'nın saygın edebiyat dergisi Orfeu, Irma Kurti imzalı röportajıyla onu tanıttığında:
"Gri zamanlardan geçerken aldığım bu değerli yayın, bir duygu yüküydü."diyen mütevazı bir insan...(5).
Oceano News Journal ise Türk şiirine kattığı duygusal katmanları sayfalarına taşımış ve O'nu tanıtırken sesini de dünyaya duyurmuş...(6).
Slovenya'dan Pakistan’a kadar İngilizce röportajlarıyla Enheduana Magazine ve Sindh Courier platformlarında yer almış,hakkında 'Kıtaları birleştiren şair” nitelemesi yapılmış, ki bu hem onur ve gurur verici hem de şiirin evrensel bir köprü olduğunu göstermez mi?(7).
Our Poetry Archive'ın Haziran 2025 sayısında şairimizin "Gün Biterken" ve "İnsan" adlı iki şiiri "Sınır Tanımayan Şiirler" başlığıyla dünya şiirleriyle aynı sayfada yer almış,(8)...
Point Editions – Ithaca Vakfı (İspanya) için yaptığı bir çeviri var: Bosna-Hersekli şair Izet Sarajliç’in “Stay in Istanbul” şiiri, yani “İstanbul’da Konaklama” 32 dilde yayınlanmış, dijital edebiyat platformlarında da büyük yankı uyandırmış.
Sanki bu başarı, bir ruhun sesini başka topraklara ulaştıran duygu nehiri, vicdanlardaki yankıdır...(9).
O'nun ,edebî yayınlarda yayın kurulu üyeliği, köşe yazarlığı da var, yani bir kültür elçisidir, ki Edebiyat Magazin, Kybele Kültür ve Sanat Dergisi, Kirpi Edebiyat, Papirüs gibi yayınlarda yer alan,basılı ya da dijital olmak birçok kitabıyla hem Türkiye’de hem de yurt dışında edebiyatın kalp atışlarını duyurmaya devam ediyor...
Ama asıl kimliği, tüm bu unvanların ötesinde diye düşünüyorum:O, bir vicdan taşıyıcısı, zira O'nun kaleminin vicdanı, şiirin insan hâli...
Zaten, Dünyanın hâli de, suskunların çoğunluğu yüzünden bu kadar ağır değil mi?
Düşünüyorum da, belki de bir dizeyle başlayacaktır kurtuluş, ne dersiniz?
O,
"İnsanoğlu umudundan vazgeçemez…”demiyor mu?
O'nu tanımak, sadece bir şairi tanımak değil, bir yaşamı, bir duruşu, bir insanlık bilincini tanımak demektir. Zira, kalemi tarihin de vicdanını tutuyor.
Ve,
“Gün gelir bir şairin dizeleri, bir milletin de sesi, hafızası olur.”
İşte, o seslerden biri O...
Biz susarken dizeleriyle konuşan,
Biz yorulurken direnen...
Ve,
Biz unuturken hatırlatan...
Bu nedenle:
Bu yazı, bir portre değil, bir selam duruştur O'na...
Zira, şiir onunla büyüdü ve bizi evrensel bir yolculuğa çıkardı, bir hekim olarak...
He/kim mi?
O,
BARBAROS İRDELMAN.
Suat Umutlu / 21 Haziran 2o25
Dipnotlar:
(1)Barbaros İrdelmen:Şair, yazar, çevirmen ve emekli hekim. İstanbul’da yaşamaktadır. Basılı şiir kitapları ve e‑book eserleri Google Books üzerinden yayınlanmıştır. Şairin eserleri birçok antolojiye ve uluslararası festivale seçilmiş, ödülleri bulunmakta...
(2) GÜÇ DELİSİ adlı şiiri.
https://www.facebook.com/share/p/1E1noDCZP3/
(3) İNSAN VE UMUDU adlı şiiri.
https://www.kirpiedebiyatdergisi.com/insan-ve-umudu-barbaros-irdelmen/
(4)SİS adlı şiiri.
https://www.kirpiedebiyatdergisi.com/sis-barbaros-irdelmen/
(5)İrma Murti ile röportajı.
https://www.facebook.com/share/p/1AUQKywkGG/
(6)Oceano Nefes Journal
https://www.facebook.com/share/p/1CfnMbhLrp/
(7)Sindh Courier
https://sindhcourier.com/barbaros-irdelmen-the-poet-of-emotions/
(8)Our Poetry Archive.
https://www.facebook.com/share/p/1Hkijrhneb/
(9) Point Editions
https://www.point-editions.com/ww/788-stay-in-istanbul/