Oktay EROL

Tarih: 13.04.2013 20:44

Bu ‘azim’ neden?

Facebook Twitter Linked-in

Birkaç yıl önceydi…

Kozan’da, bir yerel gazetede de yazarken sormuştum;

Tanımadığınız, ya da sıkça görmediğiniz bir kente vardığınızda dikkatinizi ne çeker?

Şimdi Adana’da aynı soruyu soruyorum:

Dikkatinizi ne çeker?

 

* * *

Kentinizde yaşayan insanlar mı?

Kentte yarı göğe uzanan yapılar mı?

Kentin dar-geniş caddeleri mi?

Kent insanını mıknatısça çeken alış-veriş merkezleri mi?

Kentin politikacıları mı?

Kentin yıkılan, dönüşüme uğratılan mahalleri mi?

Neleri?

 

* * *

Ben insanların yüzlerine, tavırlarına, amaçlarına bakıyorum…

İnsanların yüzleri buruk mu, sevinçli mi?

İnsanlar vitrinlere salt bakıyorlar mı, yoksa ulaşabiliyor mu?

İnsanlar birbirinden kaçıyor mu, kucaklaşıyor mu?

Açlıkları var mı?

Doyumsuzlukları var mı?

Kısaca, ‘yarına’ umutla bakabiliyor mu; ona bakarım…

 

* * *

Adana’da, şimdi büyük resimlerle ‘azimle’ dönüşümler anlatılıyor…

Koca mahallelerin bir-iki katlı evleri yıkılıp, koca beton yığınları dikilirken hep bu ‘azimden’ söz ediliyor.

‘Azimle’ az mülklülerin ellerindeki yılların uğraşı-çabasıyla edinilen evler ‘kentsel dönüşüm’ denen ‘bölüşümle’ koparılıyor.

Sözde sağlıksız yapıları,

Sözde yaşam alanı özelliği taşımayan yapıları,

Sözde kentte kirlilik yaratan yapıları,

Sözde çarpık kentleşmeyi sağlamak amacıyla birer birer yıkıyorlar, daha da yıkacaklar…

 

* * *

Son zamanlarda evleri yıkılacak olanlarla görüştüm.

Altı işyeri, üstü evleri olan Adanalı tanıdıklarla…

‘Azimle’ işe girişenlerin ödemek istedikleri ‘bedeli’ duyduğumda diyecek söz bulamadım.

Arsaya bedel yok!

Üç-dört parçaya bölünen birbirinden uzaktaki arsaların ‘kimlere’ yarayacağını herkes biliyor, dönüşümün-bölüşüne dönüşeceğini herkes…

Arsa üzerindeki taşınmaza verilmek istenen bedel de bundan farklı değil.

Böl böl harca!

Ayrıca mülksüzleş!

‘Azimle’ çalışanların umurunda değil…

 

* * *

Bir başka saptama…

Bunca çaba, bunca ‘azimle dönüşüm’ çarpıklığa karşı sözde…

Uzaktan, ya da yakından yükselen beton yığınlarına bakınca ‘çarpıklığın’ daha da büyüdüğünü görmeyen var mı?

Birbiri üzerine tıkıştıştırılmış, birbirine küs gibi renklendirilmiş yapıları görmeyen…

Bir saat süren bir yağmurda yurttaşın yaşadıklarını görmeyen…

Alt yapı eksikliğini görmeyen…

Görmeyeni bırakalım; yaşamayan var mı?

* * *

Yollar…

Kaldırımlar…

Yapılar…

İnsanlara mutluluk vermiyorsa…

Az mülklüleri mülksüzleştiriyorsa…

Gülmeye engel oluyorsa…

Simit bile çaldırıyorsa; bu ‘azim’ neden?
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —