Oktay EROL

Tarih: 23.04.2019 09:12

ÇETİN'İN YENİ DÖNEM 'HALK GÜNÜ'...

Facebook Twitter Linked-in


ÇNisan ayının ‘belirsiz’ hava koşullarından biri… Dün yağan yağmurun ardından açılan gökyüzü, gece ile gündüzü birleştirirken bile egemenliğini sürdürüyordu.





“Yaz geldi” demek doğrusu…





Öğle saatlerinde, kuzey dağlarının üzerine kara bulutlar çökerken, Çukurova Belediyesi’nin bugün düzenlenecek olan “Halk Günü” için belediyenin bahçesindeydim…





“Yaz geldi”, dedim ya… Kentin birçok yerinde gördüğümüz “ekim-dikim” çalışmaları, Çukurova Belediyesi’nin bahçesine uğramamış, ya da uğramışsa bile ‘borca sürülen tarla gibi’ görülmek istenmemiş sanki.





Nereden mi biliyorum?





Bahçede yer alan atm’ye varmadan biraz beride bir “yer” var! Kıyısı ahşapla çevrilmiş, hemen üst yanı çimenlerle kaplı olan “özel bir alan”…





“Bakın bana’ der gibi; o alana bırakılmış değil, atılmış taşların neden orada olduğu da belirsiz! Uzakta bir parkta değil, belediye binasının hemen yanı-başında olması düşündürücü…





***





Salon, her zamankinden kalabalık…





Başkan Soner Çetin’in gelmesiyle birlikte, salona yayılan uğultunun yerini başkanın sözleri aldı…





“Seçim sonucu, ardından yaşanan mazbata gerginliği toplumu yordu” dedi…





Başkan Çetin’in konuşmasında şu başlıklar yer aldı:





Ülkemizde her yer İstanbul’a yoğunlaştı.





İmamoğlu’nun, daha katılımcı, daha çoğulcu anlayışla İstanbul’u yöneteceğine inanıyorum.





Buradan ‘iptal’ çıkacağını sanmıyorum!





Birçok projemiz örnek alınıyor!





Halk Günü ile birlikte, muhtarlarla olan buluşmamız sürecek!





Müdürlerimiz, muhtarlarımızın isteklerini benim ‘emrim’ gibi yerine getirecekler!





Kutlama işini bitirdik, alanlarda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.





Akıllı yönetici ilk günden, kurnaz olan seçime yakın zaman kalarak çalışma yapar; biz, ilk günden çalışmaya başlayan akıllı yöneticileriz!





Çukurova’da sokakta yaşayan da, spor yapan da yaşamından hoşnut olmalı…





***





Başkan Çetin’in konuşmasının ardından katılımcıların sorunlarına geldi sıra…





Daha önce birkaç kez yine değindim…





Sokak, mahalle, park, çöp, yol, su benzeri sorunların salonda anlatılması, bulunanların bu yönde duyarlı olmaları yönünde açıklamalar yapılması iyi-hoş da…





İş, aş, yardım konularının salonda konuşulması sırasında geriliyorum!





Bir mahalleli, ‘taziye evi’ istediklerini söyleyince, Başkan Çetin ‘örneğin Seyhan’da, ya da ülkemizin başka yörelerinde olumlu sonuç verebilir, ancak Çukurova’da bunu istemeyen o denli çok ki. Bu sorunu apartman bahçelerinde çözdüklerini söyleyen o denli çok ki… Elbette, yine de yoğun bir istek olursa değerlendiririz’ dedi.





Bunu demek istiyorum…





Çukurova’da yaşayanları dinlerken kişisel sorunla, genel sorunu birbirinden ayırmanın yerinde olacağı kanısındayım.





Yurttaşın boynunu eğdiği, omzunu çektiği sorununu bir başkanla üleşmek istemesi kadar doğal ne olabilir ki…





***





Salonda bulunanlar konuşuyor:





Eşim şeker hastası, yürüyemiyor, tekerlekli sandalye…





Şeker hastalığı nedeniyle ayağım kesik, çocuğum engelli, akülü araç…





Üç üniversite mezunu çocuğumun hiçbirinin işi yok, emekli maaşıyla geçinemiyorum, çocuklarımın birine iş…





Eşim hapiste, üç çocuğumla ortadayım, yardım istiyorum!





***





Salon çıkışında ‘yaz geldi’ denmeyecek bir hava…





Adana’da, nisan ayının bitimine ne kaldı şurada?





Kara bulutlar, yağmurun her an bastıracağını gösteriyor!





“Halk Günü’nün ardından, Çukurova Belediyesi’nden uzaklaşıyorum… 



Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —