İnsanlar çok yoruldu! Sokaklar, yaşamın sancılarını göstermiyor mu anlamıyorum! Yurttaş bir umut, bir ışık, bir çıkış yolu arıyor yaşama tutunabilmek için! “İktidardan” da, “iktidarın” yaşananla özdeşleşmeyen açıklamalarından da sıkıldı artık! Doymak istiyor temel gereksinimlerini alamıyor, çocuğuna iyi bir eğitim sağlamak istiyor yapamıyor, dökülen dişlerini taktırmak istiyor ulaşamıyor, işte kurban geldi/ herkes gibi karşılamak istiyor olmuyor…
Tüm bu yaşananlara, tüm bu yurttaşın içinde bulunduğu “yorgunluğa” karşın; bir yandan “iktidar” önünde sevinebilecek günlerin umudu varmış gibi insanlara dokunmayan “bayram” havası estirmeye çalışıyor, bir yandan da “muhalefet” mi/ değil mi belirsiz sosyal medya hesapları üzerinden yapılan paylaşımlarla Kılıçdaroğlu/ Özel kışkırtıcılığı yapıyor!
***
Dedim ya; insanlar yorgun! Yaklaşık çeyrek yüzyıldır süren “iktidarın” ülkeyi içine sürüklediği bataklığı bıraktık, “muhalefetin” birbirini tüketmesine zaman harcıyoruz; oldu mu ya! İşin düşündürücü yanı, daha düne değin Chp’nin milletvekili olmuş Chp’nin seçmenine “borçlu” olanlar bile tartışma karmaşasının içinde boy gösteriyor; yeter ama!
Kemal Kılıçdaroğlu, on yılı aşkın bu partinin başındaydı! Herkes ondan bir şeyler bekledi! Ama olmadı! AKP’nin bunca uzun süre “iktidar” olması salt kendi başarısı gibi gösterilmiş olsa da, bunda Kılıçdaroğlu’nun da payı vardı unutmayalım! Edilgen, “sözde” hoşgörülü tutumu bugünlerin yaşanmasında etkili oldu; zamanında başkaldırmayı/ karşı koymayı savsakladı, “iktidarın” önündeki “engel” sayılabilecek yaptırımları gündeme taşımaktan uzak kaldı! Eski defterleri açıp, “suçlayıcı” bir dil kullanmak istemiyorum; ancak Kılıçdaroğlu için “buraya dek” olduğunu herkesin kanıksaması/ benimsemesi gerek! O dönemin geçmişte bırakılması, kendisinin de “danışılan” kalması zorunlu, şu an bir umut varken önünde durmaması gerekir; bilin artık!
***
Aslında bu yorucu “sosyal medya tartışmalarını” yapanların partiyle ilişkili olduklarına da inanmayanlardanım! Partiyi bugünkü direnişinden uzaklaştırmak, parti içinde “bir yedek” oluşturmak, bugün gösterilen “etkiyi” hiçe saymak, partiyi “ufalayarak” bölmek için görevlendirilmiş troller gibiler! İşin üzücü yanı, bu tuzağa isteyerek mi düştüklerini, ya da neden böyle “iktidara” yakın isimler gibi saldırganlaştıklarını anlamadığım isimlerin sayısının her gün artması… Onları boş yere mi önemsemişiz, boş yere mi sözlerini etmişiz; anlamak zor!
Anlamakta zorlandığım durumlardan biri de şu: “Ben bu partinin emekçisiyim, Kılıçdaroğlu bizim genel başkanımız” diyenlerin görmek/ bilmek/ yapmak istedikleri ne olabilir? Özgür Özel’in neyini bilmiyor, neyini beğenmiyorlar? Ben bile yanıldığımı, yerel seçimde bu denli başarılı olabileceğini, son dönemdeki duruşunu beklemediğimi söylemiştim! Özel’e, genel başkan oldu/ olalı soluk almadan saldıranların “hep” başında geldiler! Şimdi “gizli tanıklar” ile “itirafçılar” birilerine ilişkin bir şeyler söylüyor, doğru mu yanlış kanıtlanmadan apar/ topar gözaltına alınıyor! “İktidarın” çığırtkanları da dört yanlarındaki “kirliliğe” bakmadan saldırıyorlar! Elbette kim kirliyse, kim bu yurttaşın dişinden/ tırnağından artırdığını çaldıysa/ kasasına koyduysa, kim bu yurttaşın duyarlılıklarını sömürerek şatafat içinde yaşıyorsa “hakça” sorgulanıp/ suçu kanıtlanarak cezalandırılsın! Ana bu yöntemle değil!
***
Onca yılın ardından, aynı kısır döngünün içinde dönüp duruluyor; halkın suçu geleceğe ilişkin umutlanmak mı? İktidar, halkın gereksinimlerini unutarak kendi sistemini var etti; muhalefet de bu karmaşanın içinde kendini ya tüketmeye ya da yurttaşın yorgunluğu pahasına edilgenliği yeğleyerek zaman tüketti!
Yurttaş, gecenin karanlığında ortaya çıkan “ışık böceğinden” güç almaya, geleceğe ilişkin/ yorgunluğuna çözüm üreteceğine inandığı “gelişmelerle” yaşama tutunmak istiyor! Bakın sokağa çıkanlara, bir CHP’nin seçmeni, bir CHP’nin emeklisi/ emekçisi yok; tüm partilerin “yorgunları” orada toplanmışlar, “var olduklarını” göstermeye çalışıyorlar! Siz, kendini bilmez, ağzı küfürlü/ çirkin sözlü/ trollere benzerlikleri bilinen, çıkar uğruna saldırganlaşanlar; bilin, zarar veriyorsunuz, bu gelişmelerden hoşnut gibisiniz, yanlış mı düşünüyorum?