Gençlik Bayramı. Hepimizin, ruhu genç olanların, ümidi genç olanların, ümitlerini asla yitirmeyenlerin bayramı. Yarın 16 Mayısta köhne bir gemiyle, köhnemiş fikirlere karşı savaşmak için yola çıkan azimli insanların bayramı. Düşün o kahramanların, ”Geliyoruz,” diye haykırdığı Bandırma vapurunun güvertesindesiniz
Selim Sırrı Tarcan ..Galatasaraylı beden eğitimi öğretmeni Yüksek beden eğitimi öğrenimini İsveç’te yaptı. Dönerken sayısız rapor, bilgi ve dokümanın yanında çeşitli notalar da getirdi. Bunları ritmik jimnastikte kullanmayı amaçlıyordu.
Bu notalardan birisi de İsveçli besteci Felix Korbing’in eseri olan ‘Tre Trallande Jambör’ adlı bir ‘Ormancı Şarkısı’ idi. Müzikten anlayan ve iyi de flüt çalan Selim Sırrı Bey, bu şarkıyı küçük değişikliklerle bir ‘marş haline getirdi. Sonra da Yüksek Öğretmen Okulu Türkçe öğretmeni Ali Ulvi Elöve’den bu marş için bir güfte yazmasını rica etti.
O günler, 1.Dünya Savaşı’nın tamamen aleyhimize döndüğü, tüm Ulusumuzun derin bir üzüntü ve kedere boğulduğu, halkın büyük ümitsizlikler yaşadığı günlerdi. Ali Ulvi Bey bu güftesiyle gençlere ve halka azim, ümit ve yürek vermek istiyordu. İstediği de oldu
Marş ilk defa 1916 yılında Yüksek Erkek Öğretmen Okulunun Selim Sırrı Bey yönetiminde yaptığı gösterilerde söylendi.
3 yıl sonra Kurtuluş Savaşı başladı. Mustafa Kemal marşı çok beğenmişti. 16 Mayıs’ta çıktığı Samsun yolculuğunda, Bandırma Vapurunun güvertesinde arkadaşları ile bu marşı söyleyerek Anadolu’ya ümit taşıdı.
Samsun’dan sonra Çamlıbel’i “Dağ Başını Duman Almış” diye diye aştılar. Erzurum, Sivas yollarında ve bütün Kurtuluş Savaşı süresince bu marşı söyleyerek umut tazelediler. Anadolu’yu bir heyecan kasırgası sarmıştı. Bu heyecan ve umutla, Mustafa Kemal’in önderliğinde ülke düşmanlardan temizlendi
20 Haziran 1938 tarih ve 3466 sayılı kanunla 19 Mayıs, ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak milli günlerimizin arasına girerken, bu marş da GENÇLİK MARŞI adıyla bu büyük bayramın simgesi olarak Türk gençliği ve sporcusunun marşı oldu. “Genç” kavramının takvimle ilgisi yoktu. O ruhu taşıyan her yaştaki insanımız gençti.
Hadi, Çamlıbel tepelerini aşan ruhla, aynı şevk, aynı azim, aynı ümitlerle tekrar söyleyelim.
Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar ,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin,
Sert adımlarla her yer inlesin.
Bu gök, deniz nerede var,
Nerede bu dağlar taşlar
Bu ağaçlar güzel kuşlar,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer gök su dinlesin ;
Sert adımlarla her yer inlesin.
Her geceyi güneş boğar,
Ülkemizin günü doğar.
Yol uzun olsa da ne var,
Yürüyelim arkadaşlar
Sesimizi yer gök su dinlesin ;
Sert adımlarla her yer inlesin.
DAĞ BAŞLARINI DUMAN ALSA DA, DÜNYAMIZI BİR SİS BULUTU KAPLASA DA, GÜNEŞİN HER AN UFUKTAN DOĞACAĞINI BİLİYORUZ.