adanaulus

Tarih: 22.07.2016 21:59

DARBE Mİ, SEVGİSİZLİK Mİ?

Facebook Twitter Linked-in

Ben darbenin ne olduğunu hep büyüklerimin anlattıklarıyla zihnimde kurmuştum. Uzun uzun girdikleri ekmek, tüp kuyruklarını, dışarıya çıkamadıklarını anlatır dururlardı. Büyüyünce anlamıştım ki darbe denen şey sadece öyle girilen uzun kuyruklarda saklı anılar değildi. Darbe yitip giden umutlar, yitip giden canlar, hayaller, gelecek, aşklar, her şeydi…Ancak bu geçmişte kalmıştı, artık ülkemizde bunun olması mümkün değildi diye düşünürdüm. Ancak 15 Temmuz gecesinden beri yaşadıklarımız tarifsiz ve karmaşık yüreğimde. Elbette ki amacı ve her kim tarafından yapılmaya çalışılırsa çalışılsın hepimizin tek yürek olduğu ve “Darbe” ye karşı olduğu tartışılmaz.

Peki ya sonrası…Vicdanlarımızın sustuğu o anlar…Tarih elbetteki bu yaşanılanların hepsini kara gün olarak not aldı. Elbetteki hesaplar sorulacak…Peki ardında kalan şey  gerçekten bir demokrasi savaşı mı…Demokrasi eşitlik değil mi…Eşit miyiz gerçekten…

Sorulacak söylenecek ne çok şey var aslında. Ama ben bir siyasetçi değilim. Bu düzey tartışmayı yapmak da bana düşmez. Ama benim bu süreci tartışmak istediğim şey temelde tüm bu yaşanılanların neye bağlanabileceği. Çok sevdiğim bir söz derki “sevgini bir kenara bırakmayı seçersen onu kaybedersin”. Biz toplum olarak niye bu kadar sevgimizi yitirdik. Bu sevgisizlik mi bize bunları yaptıran? Dünyaca ünlü kadın doğumcu Michel Odent ilk kez bir yere gittiğimde ve o ülkeyi hiç tanımıyorsam, o ülkeyi tanımak için doğum hikayelerine bakarım diyor. Çünkü bir toplumun doğum hikayesi onun suç ve şiddet oranları hakkında size bilgi verecektir, der. Ülkemizde ki son 50 yıllık doğum hikayelerine bakıldığında 1990 sonrası kadınların doğum hikayelerinin bozulduğunu hepimiz biliyoruz. Bebeklerini sevgiyle kucaklayan kadınlar yerine, doğumlar öfke, şiddet, hakaret içeren sözlerle anlatılır oldu. Çalışmalar göstermiş ki bir bebek dünyaya nasıl merhaba derse, yaşama nasıl başlarsa, o zihninde kodlanır. Ve yetişkinlik döneminde bu bilinçaltı kodlar yaşamına yansır.

Ülkemizde son yıllarda artan şiddet ve terör olaylarının temel noktası sevgisizliğimiz midir gerçekten…Yaşam bize sadece sevgi verse, aşk vere. Önce birbirimizi ayrıştırmak, ötekileştirmek yerine kardeşliği, kardeşçe yaşamayı başarabilsek…Demokrasi için gerçekten tek yürek olabilsek. Bunu yapmak sevgiyle yaşamayı başarmak şiddetten, öfkeden daha mı zor...

Uzm.Ebe Filiz YARICI ATIŞ, EBELER DERNEĞİ ADANA İL TEMSİLCİSİ


 
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —