İfral TURGUT

Tarih: 17.09.2020 00:59

DENİZ, MAHUR BESTE ve SON DEFA RODRİGO

Facebook Twitter Linked-in










6 Mayıs 1972…Şair Karşıyaka’dan vapura binmişti. İzmir’e geçecekti, kendi tabiriyle. Sabah altıda, radyoyu dinlemiş içi kararmıştı.



Deniz bulanıktı. Simsiyahtı. Gökyüzü alçalmış, dünya başına yıkılıyordu sanki. Kendine bir köşe buldu vapurda. Hüzün çökmüştü içine. Sonra kendi kendine mırıldandığını hissetti.

“Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı.”



İçi yanıyordu o fidanlara. Deniz’di, İnan’dı, Aslan’dı, o fidanlar. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, sabaha karşı idam edilmişlerdi. Ağlıyordu şair, vapurun bir köşesinde. Bir yandan da, dudaklarından dökülüyordu;

“Şenlik dağıldı, bir acı yel kaldı bahç

ede yalnız.

O mahur beste çalar, Müjgan’la ben ağlaşırız,” sözleri.

Müjgan’la ağlaşmak… Kimdi ki Müjgan… Güzel bir kadın… Terk etmiş bir sevgili… Unutulmaz bir aşkın, yitirilmiş güzeli… Ya da, başını şairin omuzuna dayamış, beraberce ağlaşan bir kara gün dostu… Şair, Atilla İlhan’dı. Müjgan’sa hiç kimse… Eski dilde, “kirpik’ demekti müjgan. Sadece, sessizce gözyaşı döken şairin ıslattığı kirpikleri…



Vapur iskeleye yanaştı. İndi şair, mırıldana, mırıldana. Sonra şiir oldu o sözler



Şenlik dağıldı, bir acı yel kaldı bahçede yalnız.

O mahur beste çalar, Müjgan’la ben ağlaşırız.

Gitti dostlar, şölen bitti, ne eski heyecan. ne hız.

Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı, sırasız.

O mahur beste çalar, Müjgan’la ben ağlaşırız.



Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı.

Güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı.

Hoyrattı gülüşleri, aydınlığı çalkalardı.

Gittiler akşam olmadan, ortalık karardı.



Bitmez sazların özlemi, daha sonra, daha sora.

Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara,

Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara,

Geceler uzar, hazırlık sonbahara.



İdam edileceğini biliyordu, Deniz. O kısacık ömrünün son sahnesini kendince yazıyordu. İşte en çok da o sözler, gözünün önüne gelen o sahne ağlatıyordu şairi, müjganla. Demişti ki Deniz: “İdam günü gelip çatınca, o sevdiğim, alıştığım giysilerimi giyeceğim: postallarımı, parkamı. Beyaz ölüm gömleği giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim. Kesin. Direneceğim ve giymeyeceğim. Öyle her zamanki eyleme gidiş tavrımla gideceğim. Yok, tıraş falan da olmayacağım. Gidip, önce oturup, bir sigara yakacağım orada. Sonra demli, sıcak, güzel bir çay içeceğim. Ha bak, Rodrigo'nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada. Sanırım, asılacak bir adamın son arzusunu geri çevirmezler.”



Yanıldı, Deniz. Geri, çevirdiler son arzusunu. Yanıldı, çünkü o hala insan sanıyordu onları.



İmam geldi sonra. Bir şeyler okudu, anlamını kendisinin de bilmediği. Ne gereği, neye faydası varsa.



SONRA, BİR FİDAN SALLANDI DARAĞACINDA.



• BİR SİGARAYI, BİR BARDAK ÇAYI VE ÇOK SEVDİĞİ BİR MELODİYİ ÇOK GÖRMÜŞLERDİ.



AMA,



• BESTELENDİ O ŞİİR, ŞARKI OLDU. HALA DİLLERDE, DENİZ’SE GÖNÜLLERDE.















' width='18' height='18' />

' width='18' height='18' />

' width='18' height='18' />


Osman Koray Tetik, Mustafa Şimşek ve 103 diğer kişi





20 Yorum









Beğen







Yorum Yap








Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —