DEPREMLERDEKİ  “DEVLET NEREDE?” ÇIĞLIĞININ YANITI: ULUS DEVLET VEYA SOSYAL DEVLET ÖLDÜ, YÜKSELEN MÜTAŞERİK REJİM

Kahramanmaraş-Hatay depremlerinin sesi nedir?” diye sorulsa, ilk akla gelen yüz binlerce yıkıntının her birinin başında bekleyenlerinin ortak ve spontan çığlığı “devlet nerede!” olur.

“Kahramanmaraş-Hatay depremlerinin sesi nedir?” diye sorulsa, ilk akla gelen yüz binlerce yıkıntının her birinin başında bekleyenlerinin ortak ve spontan çığlığı “devlet nerede!” olur. 

Bu bir soru değil çaresizce spontan halde devlet kurumunun ve toplumun geldiği hali, can mal güvenliğini sağlayan devlet nerede idi, daha doğrusu artık böyle bir devlet yoktu.

Fay hatlarının açığa çıkardığı enerjinin yarattığı yıkımlardan daha çok sosyal yıkımlarla tarihe kazınmış büyük depremler olarak anılacak 6 Şubat ve devamındaki fiziki ve sosyal depremler. Pandemi süreci de dahil insanı kendi kaderine terk eden bir toplumsal formasyonun ve onun idare teşkilatı devletin başka bir forma geçişini, böyle bir kırılmayı temsil ediyor maalesef yaşadığımız son büyük depremler ve afetler. Bu afetlere asgari ücreti, emekli aylıklarını da ekleyebilirsiniz.

Önce depremin demografik sonuçlarına ilişkin bir bilgi verelim, sonra sosyal siyasal bazı sonuçlarını değerlendirmeye çalışalım. 

NÜFUS ARTIŞ EĞİLİMİ DÜŞÜYOR, DEPREM BÖLGESİNDE GİDEN NÜFUS DÖNMEDİ

Deprem bölgesindeki il nüfusuna kayıtlı nüfus, deprem yılı 2023 yılında da bir önceki yıl kadar artmış olsaydı dört il kapsamında 66.330 artacaktı ancak 2023 yılında dört ildeki toplam artış sadece 368 olup bu aradaki fark deprem kayıplarına yorumlanabilir: Dört il nüfusuna kayıt 65.962 azalmış bulunuyor. 

Deprem Bölgesi İl Nüfus Kütüğüne Kayıtlı Nüfus 2023 Değişimi

 

2021 Nüfusa Kayıtlı

2022 Nüfusa Kayıtlı

Yıllık Artış

2023 Nüfusa Akyıtlı

Yıllık Artış

Önceki Yılki Artışa Göre Kayıtlı Nüfus Farkı

Hatay

1844659

1872664

28005

1867462

-5202

-33207

K.Maraş

1637822

1653127

15305

1652531

-596

-15901

Adıyaman

1179893

1194760

14867

1197814

3054

-11813

Malatya

1402623

1410776

8153

1413888

3112

-5041

Toplam

6064997

6131327

66330

6131695

368

-65962

Gaziantep

1764544

1785894

21350

1799185

13291

-8059

Osmaniye

692905

702134

9229

706164

4030

-5199

Adana

1805860

1815106

9246

1820158

5052

-4194

Toplam

4263309

4303134

39825

4325507

22373

-17452

Not: TÜİK verilerinden hesaplanmıştır.

 

Ölümlerin yanı sıra bu dört il 2023’te ciddi bir nüfus kaybı da yaşamış bulunuyordu (dört ilin nüfus kaybı 302 bin, önceki yılın artış miktarı da eklenirse 330 bin civarındaydı). 2024 için durum durağanlaşmış bulunuyor ama bu giden nüfusun da henüz geri dönmediği anlaşılıyor.

 

Tablo: Deprem Bölgesi İl Nüfusları 2021-2024 Değişimi

 

2021 İl Nüfusu

2022 İl Nüfusu

Yıllık artış

2023 İl Nüfusu

Yıllık Artış

Önceki Yılki Artışa Göre İl Nüfusu Farkı

2024 İl Nüfusu

Yıllık Artış

Türkiye

84 680 273

85 279 553

599280

85372377

92824

-506456

85664944

 292 567

Hatay

1670712

1686043

15331

1544640

-141403

-156734

1 562 185

 17 545

K.Maraş

1171298

1177436

6138

1116618

-60818

-66956

1 134 105

 17 487

Adıyaman

632148

635169

3021

604978

-30191

-33212

 611 037

 6 059

Malatya

808692

812580

3888

742725

-69855

-73743

 750 491

 7 766

Toplam

4282850

4311228

28378

4008961

-302267

-330645

4057818

 48 857

Gaziantep

2130432

2154051

23619

2164134

10083

-13536

2 193 363

 29 229

Osmaniye

553012

559405

6393

557666

-1739

-8132

 561 061

 3 395

Adana

2263373

2274106

10733

2270298

-3808

-14541

2 280 484

 10 186

Toplam

4946817

4987562

40745

4992098

4536

-36209

5034908

 42 810

Not: TÜİK verilerinden hesaplanmıştır.

 Daha dikkat çekici bir etki Türkiye toplam nüfusuna dair sayılabilir.

Depremin etkisi ile 2024’te toplam doğurganlık oranı düşmüşe (aynı zamanda ölüm de artmış olabilir)  benziyor (yabancı nüfus azalışı bir önceki yıla göre sadece 89 bin 996 kişi azaldığına göre doğurganlık oranında ciddi bir azalma olduğu anlamına gelir).

Türkiye nüfusu 2020’lere kadar her yıl 1 milyon 200 bin civarında artıyordu. 2022’de pandemiye rağmen 599 bin artmıştı.

DEPREMİN GÖR DEDİĞİ “MÜTAŞERİK REJİM”: YALNIZCA ULUS DEVLETİN DEĞİL SOSYAL DEVLETLERİN ÇÖKÜŞÜ

Afetlerin öne çıkanları sayılırsa kuraklık-iklim değişiklikleri, buzul devirleri, salgınlar, depremler,  yangınlar diye sayılabilir. Savaş ve yoksulluk tüm sebep sonuçlarının insan odaklı olduğu yaygın afetlerden. Yakın bölgemizde en yakın savaşlar Suriye, Lubnan, Filistin’de yaşananlar sayılır. İsrail ve Batı yakası şimdilik kazançlı gözüküyor. Daha iki gün önce D. Trump, Gazze’yi slahsızlandıracağız. Gazzeyi biz yöneteceğiz. İsrailliler kazandı, biz kazandık. Gazzeliler başka yerlere gitsin.” diyor. 

Peki, depremde Kahramanmaraş’ta, Hatay’da, Adıyaman’da, Malatya’da, tüm bölgede kim kaybetti kim kazandı, diye sorulursa, toplumun kaybettiği, halkın kaybettiği, ulusdevletin, sosyal devletin kaybettiği, kapitalizmin, bizdeki formuyla MÜTAŞERİK rejimin kazançlı çıktığı söylenebilir. 

PARADOKS; AFETTE İŞE YARAMAYAN, ÖNCESİNDE VE SONRASINDA ANA GÜDÜ OLAN PARA VE İKTİDAR

2023 depreminin ortaya çıkardığı çıplak realite paradan başka değerin kalmadığı ve paranın da afet anında işe yaramadığıdır. Kapitalin/para pulun ve iktidarın esas olduğu MÜTAŞERİK (müteahhit, taşeron tarikat, şeriat şerikliği) rejim kendini açıkça deklere etmektedir.

Afette bir işe yaramıyor, ama sonuçta artık “devlet nerede” sorusunu hangi devlet, öyle bir devlet kaldı mı sorusu oluşturuyor, ortada müteahhitler dolaşıyor, taşeronlar tarikatlar dolaşıyor.

DERS ÇIKARILABİLDİ Mİ: ELEŞTİRİ METODU, BİLİNCİN İÇERİĞİ, DAYANIŞMA DURUMU

E. Delice, depremde yaşananların da tavır alışların da bilinç ile, bilinç içerikleriyle ilgili olduğunu belirtiyordu. “Deprem gündelik dünyamızı elimizden aldığında, bildiğimiz dil nesnesiz kalmıştır. (…) Felaket sadece sözcükleri değil, onun kavranışı olan bilinci de karşılıksız bırakmaktadır. Yıkımların ‚yeni‛ bir bilinç ile tamamlanması zorunlu olsa da, bu bilincin içeriğinin devrimci bir sıçramanın ürünü olup olmaması, o gün gerçekleşen eleştiri metoduna bağlıdır. (…) XIV. Louis’in ‚Devlet benim (l„État, c„est moi)‛ mottosu, mutlakıyetçiliğin – ardından bütün totaliter rejimlerin- simgesine dönüşmüştür. (…)‚eleştiri‛, hukukun işleyişine olan güvensizliği doğrularken; ‚dayanışma‛, insanın insandan güç almasıyla ‚itaat‛ ve ‚muhtaçlık‛ duygusunu ortadan kaldırmaktadır.” (Engin Delice, “Depremı̇n Polı̇tik Bilinçteki Etkisi”, İç. Aytül Kasapoğlu, Deprem Doğa İnsan, 2023, s.145-150).

Eleştirinin öne çıkan anlamlarından biri ayıklamadır, güvenilir geçer iyi güzel olanla güvensiz geçersiz kötü ve çirkin olanın ayıklanabilmesidir, bunlara götürecek ve götürmeyecek bakışın yol yöntemin ayıklanmasıdır.

Tartışma bulanıklaştırılırsa buradan bir eleştiri çıkmıyor. Olayın mağdurları açısından güvensizlik ile karışık mevcuda teslimiyet kalıyor. Sağlıklı bir oluşum için billurlaşma gerekiyor, eleştiri, bilinç içeriği, dayanışma önemli bulunuyor.

DAYANIŞMA AĞLARI ENGELLENDİ, HALK İKTİDARA MUHTAÇ BIRAKILDI

Depremde iktidar ölüm çığlıklarına rağmen her tür toplumsal dayanışmayı engelleme çalıştı, arama yardım çalışmalarını bile engelledi. Hatta öyle bir şey yaptı ki bu konularda, sivil savunmanın da en temel unsurundan biri olması gereken resmi orduyu bile dışarıda tuttu. 

P. Blau’dan kısaca özetlersek AKP depremde de bilindik“iktidar” oyununu oynadı. “1-Her tür işi/kaynağı, hatta kişisel yardımları bile kendi tekeline aldı. 2-AKP çevresi dışındaki diğer belediye, sivil toplum örgütleri ve kişilerin alana girmesini, süreci ikame etmesini, görünmesini, halkla dayanışmaya girmesini büyük oranda engelledi. 3-Buna rağmen varlık göstermek isteyen olursa baskı şiddet uyguladı. 

SOSYAL DEVLET ROLÜ YERİNE GETİRİLMEZKEN PARAYA RANTA İKTİDARA DAYALI MÜTAŞERİK REJİM PERÇİNLENDİ

Afetler, krizler, beraberinde nasıl bir insani toplumsal süreç yaşandığına, ne tür işbirlikleri veya dayanışma ağları oluştuğuna bağlı olarak farklı sonuçlara yol açmaktadır. 

Kahramanmaraş-Hatay depremleri AKP fırkası etrafında MÜTAŞERİK (müteahhit, taşeron, tarikat, şeriatçı şerikliği) otoriterlik için bir fırsata dönüşmüştür. Erdoğan ve AKP için devasa bir iktidarcılık oyun alanı yaratmıştır. Bu oyun alanı müteahhitler, taşeronlor, tarikatlar, şeriatçılar için kendini yeniden üretme alanı haline gelmiş bulunmaktadır.

Pandemide olduğu gibi deprem ile birlikte yaşanan felaketler sonrası da eğer aciz kalanlarla farklı bir dayanışma örülemezse, dayanışma ve eleştiri olanağı oluşturulamazsa, geniş halk kesimleri için geriye iktidarla, aşiretle, dini cemaatlerle, mevcut güç odaklarıyla hareket etmekten başka çare kalmıyor.

Kovid 19 süreci de 2023 depremleri de devletin hukuk ve sosyal devlet olmasını zayıflatmış, yerine rant ve paranın oyun alanını, MÜTAŞERİK rejimin oyun ve iktidar alanını genişletmiştir. 

GEZİ’DE, DEPREMDE YARIM KALANLAR, İKTİDARIN PARADOKSU

İktidar açısından da halk açısından da Gezi ve deprem süreci pek çok benzerlik taşımaktadır. 

Halk tarafı mevcut iktidar dışında dayanışma ağları ve seçenekler oluşturamamıştır.

Diğer yandan AKP için Gezi ve depremler stratejik bir karşı saldırı alanına, tüm muhalif güçleri baskılama ve onlar üzerinden halka korku salma fırsatına dönüştürülmüştür. 

İktidar benim ve benim çizdiğim sınırların dışına çıkan herkese bedel ödetirim, benim/iktidarın yanında duran ise en azından tehdit edilmekten kurtulmuş olur demektedir. Gezi’de de depremlerde de gelin AKP şemsiyesi altında kalın, bu çadırın dışına çıkmayın demektedir.

Gezi’nin eksiği en başından itibaren dayanışmanın dağınık halde kalmasıydı, sonrasında da bu dayanışmanın sürdürülememesiydi. Belli bir taşıyıcısı zaten olmadı,  süreç içinde de bir taşıyıcı çatı oluşturamadı, kalıcı dayanışma ağları oluşturamadı, kendi kendine de sönümlendi. Pandemi ve deprem süreci de öyle.

Ancak böyle bir spontan sönümlemeye bile iktidar izin vermemektedir, AKP bloku tüm bu yaşananları iktidarı için bir oyun alanına dönüştürmektedir.

Bununla birlikte iktidar için de daha alttan ve derinden paradoks işlemektedir. Kendine bağladığı halkı nasıl mutlu edecek, nasıl tutacak, nasıl baskılayacak? 

Bu paradoksun korkusu ve aczi altında AKP sürekli bir öcü yaratmak ve sorumluluğu kendi karşıtı gibi kamplaştırdığı öcüye atfetmek zorundadır.  Bunun da bir sınırı bulunmaktadır ancak bu sınıra dayanıp dayanmaması, bunun pratik bir karşılığının olup olmaması salt bilinçle ilgili değildir, aynı zamanda başka seçeneklerin de oluşup oluşmamasına bağlı bulunmaktadır.  

Bu yüzdendir ki, hak temelli sendikal örgütlenmelerin baskılanması, üniversite, yargı ve medyanın baskılanması, “nitelikli” okulların bozulması, kayyum atamaları, rektör atamaları, Boğaziçi meselesi, Gezi meselesi… bunların her biri farklı seçeneklerin oluşturulmaması ve oluşabilenlerin yaşatılmaması ile ilgilidir.

Özetle, iktidara gerçek seçenek halkın dayanışmasıdır, halkın kendi kendini yönetimidir. 

Kapitalizm, nemacılık, rantçılık, çetecilik, MÜTAŞERİK rejim, çok genel olarak metafetişizm ise sonuçta halk dayanışmalarının karşıtı durumundadır, toplum olabilmenin, insan olabilmenin karşıtı durumundadır. 

Paradan daha mühim ölçü olmazsa insani toplumsal dayanışmanın yükselmesi zor gözükmektedir. Güncel durum çok parlak değildir. Paradan daha mühim şeylerin olduğuna dair gerçeklik bilincinin ömrü (yarılanma ömrü), şimdilik deprem anı kadar bir süreyle sınırlı gözükmektedir. 

Yarılanma ömrü uzun gerçeklik bilincinin ve pratiğine dair dayanışma ağlarının örülebilmesi dileğiyle.


Adnan Gümüş

9.02.2025 00:02:00

YAZARLAR


CHP ADANA’DA MİTİNG YAPIYOR

ADANA’DA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI HAZIRLIĞI

VALİ KÖŞGER: BAHARIN MÜJDECİSİ, BARIŞ VE KARDEŞLİĞİN SİMGESİDİR NEVRUZ.

Düzgün COŞKUN Yazdı/ ÇGC'NDE 8 MART’TA AÇILAN SERGİ

ADANASPOR’DAN MAAŞ VE ÖDEMELER AÇIKLAMASI

DEMOKRASİ, ÜNİVERSİTE ÖZERKLİĞİ, YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE HUKUK DEVLETİ İÇİN ÇAĞRI

TGC: HUKUK DEVLETİNDEN VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDEN VAZGEÇMEMELİYİZ

“YAPILANLAR SİYASİ BİR DARBEDİR”

ADANA’DA ŞUBAT AYINDA 3622 ARAÇ TRAFİĞE ÇIKTI

ÇOCUKLARIN %94,5'İNİN GENEL SAĞLIK DURUMU "İYİ VEYA ÇOK İYİ"

TOPRAK, YEREL YÖNETİMLER BAŞKAN YARDIMCISI OLDU

ADANA’DA “YOLDAŞLAR” çetesine OPERASYON: 65 GÖZALTI

SEYHAN BELEDİYESPORLU ASMİN BÜLGEN TÜRKİYE ŞAMPİYONU

DİJİTAL ÇAĞDA İNSAN İLİŞKİLERİ ALARM VERİYOR!

‘SAĞLIKTA ŞİDDET VE İNTİHAR’ PANELİ

ŞANIVAR’A 25.YIL HİZMET ONUR ÖDÜLÜ

DEMİRÇALI, 82 MİLYON TL İŞÇİ ALACAĞININ ÖDEMDİĞİNİ AÇIKLADI