Tuncay DAĞLI

Tarih: 12.07.2025 00:16

DOMATESİN YAMUĞU

Facebook Twitter Linked-in

Kasanın en üst kısmında duruyordu. İrice bir şeydi. Tartsan en az yarım kilo gelirdi. Elime aldım. Çürüğü var mı diye evirip çevirip iyice kontrol ettim. Alıp almama konusunda tereddüt geçirip, tekrar kasaya bıraktım. Tam kasanın yanından ayrılacakken bir ses, "al onu" dedi.

İç sesim konuşuyor sandım. Elime yeniden aldım. Tartar gibi aşağı yukarı hoplattım.

"O iyi bir domates. Bırakma, al.." dedi, yeniden.

İç sesim falan değildi bu. Başımı sağ tarafa çevirdim, altmışlı yaşlarda kısa boylu beyaz tenli bir kadın bana bakıyordu. Bir eliyle yan tarafında duran pazar arabasını tutmuştu.

"O domatesler iyi çıkıyor. Eğri büğrü olduğuna bakma sen" dedi, bu kez.

Bu arada elimdeki iri domatesi tekrar yerine koymuştum.

Kadın, "Benim eşim bir marketin manav reyonundan çalışıyor. Eve devamlı bu domatesten getiriyor. Çok lezzetli. Bırakmayın alın" dedi.

Sol tarafımdan bir başkası daha domateslere bakıyordu. Bıraktığım iri domatesi ona kaptırmamak için tekrar elime aldım. Ardından kadına dönüp, "Haklısınız. Bu tür domatesler iyi çıkıyor. Eskiden köydeki bahçemizde de bunlardan olurdu. Çok lezzetliydi. Elma gibi yerdik" dedim.

"Bazı kişiler yamuk yumuk deyip bunları almıyor. Aslında en güzel domates bunlar" derken, yandaki kasada duran diğer bir domatesi de işaret etti. "Bu da ondan. Bunu da al" dedi.

Dışarısı da içerisi gibi müşteri kaynayan marketin önünde domates muhabbeti yaparken kadının yönlendirmesiyle kasadaki bütün eğri büğrü domatesleri elimdeki poşete doldurdum.

"Bunlar eski domatesler gibi kokuyor. Hani Ata Tohumu diyorlar ya. Ondan galiba" dedim, elimdeki yamuk domatesi göstererek.

"Aslında kokan domates değil, sapları kokuyor" diye karşılık verdi, domates uzmanı kadın.

"Eskiden köydeki bahçemizde yetişirdi bunlardan. Kızarmışlarını bulmak için aralarda dolaşırken ayaklarımız dallara çarpınca etrafa bu koku yayılırdı. Geçen gün salkım domates aldım. Onların saplarından da aynı koku geliyordu. Ama kıpkırmızı domateslerde domates tadı yoktu. Bunlar gözüme iyi göründü" dedim.

"Al al, hepsini al sen, pişman olmazsın" diye karşılık verdi.

Kadına teşekkür edip, yan taraftaki kasadan biraz da yeşil biber aldıktan sonra ödeme için içeriye girdim.

Semt pazarı kurulu olmasına karşın birçok insan aynı gün ucuzluk kampanyası uygulayan bazı büyük marketlerin manav reyonundan alışveriş yapmayı tercih ediyordu.

Aslında semt pazarıyla manavlar arasında fiyat yönünden fazla bir fark yoktu. Ancak pazar yerindeki bazı satıcıların sattığı malı seçtirmeden poşete kendilerinin doldurmaları ve eve gelince poşettekilerin yarısının bozuk çıkması insanları böyle davranmaya itiyor.

Ben de özellikle bu yüzden domates salatalık ve meyve türü şeyleri manavdan alıyorum. Çünkü önü başka arkası başka meyve tezgahlarından rahatsız oluyorum. Hele de satan kişinin, "Biz veriyoruz abi" diyerek, sakın dokunma tavrında olması sinirime dokunuyor.

Kasa bölümünde iki tane uzun kuyruk vardı. Mecburen birinde sıraya girdim. Neyse ki kasiyer kızın eli çabuktu, fazla beklemeden ödemeyi yapıp çıktım.

Arabayı marketin önüne park etmiştim. Çalıştırıp klimayı açtım. Serin havayı yüzüme doğru yöneltip biraz bekledim.

Geçen yaz da böyle olmuştu. Artık evde de arabada da klima olmadan durulmuyor. Önceki yıllar yazın ortasında bile üzerimize bir şey örtmeden uyuyamıyorduk. Şimdi kuzey, güney arasında fark kalmadı.

Yeniden domates konusuna dönecek olursak; bu sabah kocası manav olan kadının tavsiyesine uyarak aldığım domatesi kahvaltıda yemek için ortadan ikiye böldüm. Maalesef... Ne yazık ki... Yine bir hayal kırıklığı....

Ortası sert ve bembeyaz. Kıpkırmızı kabuğunun altında beyaz beyaz şeritler...

"Vay benim domates uzmanı ablam" dedim. "Adamın bile sahtesini yapıyorlar. Domatesin mi yapmayacaklar. Dışı yamuk diye aldık içi de yamuk çıktı."

(Tuncay Dağlı/ 11.7.2025/ Tekirdağ)

(TEYAP üyesi)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —