Düzgün COŞKUN

Tarih: 28.06.2025 11:05

DOSTLARIM SİYASİ HAVUZDA YÜZMEYİ BECEREMİYORUM

Facebook Twitter Linked-in

 

Bugün 28 Haziran günlerden Cumartesi. Sabah serinliğinde balkonda çay içiyordum. Şehitler Parkı'nda yürüyüş yapan insanlara bakıp neden yürüyüşe çıkamadığımı düşünüyordum.

***

Aslında kendime izin vermek niyetindeydim. Sosyal medya paylaşımı yapmayacaktım. Sabah saat 07.48'de telefonum çaldı. "Alo" dedim. Karşımdaki ses tanıdık ve sanki yakından geliyordu.

***

"Günaydın. Parkta yürürken seni balkonda çay içerken gördüm. Seslenmek istedim" dedi. Ardından da bir soru sordu. Sanırım benzer soruyu başka kadim dostlar da bana yönelmişti aylar önce.

***

Bu sabah ki soru şuydu: "Üstad, dünkü depremle ilgili yazını okudum. Güzel bir yazı. Kurumları sorguladığın için teşekkür ederim. Rant, depremi unutturdu. Çok katli binalar şehrin her yerinde yükseliyor. Daireler de peynir ekmek gibi satılıyor. Bu konulardaki yazilariniz okunuyor. Ama siyasî yazılar neden yazmadığını merak etmiyor değilim. Görüyorsunuz iç politikada ortalık toz-duman. Iktidar CHP'yi bölmek istiyor. Bu konuda ciddi manevralar yapıyor, baskı uyguluyor. CHP'yi karıştırarak kendine alan açıyor. İktidarını sürdürmek istiyor. Sen bu konuya hiç girmedin tek kelime de yazmadın. Yoksa bir çekingen var biz mi bilmiyoruz"?

***

Bu soruyu bana yönelten kamuda uzun yıllar yönetici olarak görev yapmış bir şahsiyet. Emekli olduktan sonra kendini siyaset kulvarında buldu. Belediye başkan aday adayı, ardından milletvekilli aday adayı oldu. Ancak umduğunu bulamadı. Oysa dürüst, ilkeli, liyakatli bir insan olduğu biliniyor. 

***

Mensubu olduğu siyasi parti yöneticileri de biliyor. Ama yıllarca elinden (T-Cetveli) düşürmediği için siyasi şov yapmıyor, daha doğrusu yapmadı, yapamıyor. Şov yapanlarla yol yürümüyor. Delegelerin kulis faaliyetlerine sıcak bakmıyor. "Hak eden kazansın" diyor. Oysa hak edenler hep kaybediyor. Ahbap-çavuş ilişkileri seçim kazandırıyor. Bu kıymetli insanın böyle bir soruyu bana yönetmesini sindiremiyorum açıkçası. 

***

Haksızlığa uğramasına rağmen, sevilip sayılan itibar gören bir şahsiyet. Ancak delegelerle yüz yüze kulis yapmadığı için aday olamadı. Şimdi kalkmış bana siyasi yazı neden yazmadığımı özellikle CHP içindeki karışıklıkla ilgili olarak benden yorum bekliyor. 

***

Önce şunu belirtmem gerek. Estağfurullah "Üstad" değilim. Bu kelime halka mal olmuş, kitapları birden fazla yabancı dillere çevrilmiş, milyonlarca okuru olan yazar, sanatçı ve edebiyatçılar için kullanılır. Ben haddimi bilirim.

***

Hangi yaygın ve yerel televizyon kanallarını açarsanız açın, "Büyük laflar " eden yorumcuları göreceksiniz. Bunlar mangalda kül bırakmıyor. Söylenenleri de söylüyor hiç söylenmeyen sizleri de söylenmişçesine yorumluyor. Bir de tek yönlü yayın yapan televizyon kanalları var. İktidarın borazanını çalmayı marifet sayıyor. Muhalefet partilerin sözcülerinin açıklamalarına dahi yer vermiyor.

***

Çarşıda, pazarda, halkın toplu olarak eğlendiği alanlarda siyasetten başka ne konuşuluyor. Hani bu ülke ekonomik kriz yaşıyordu. Tüm kesimler inim inim izliyordu. Mutfakta tencerede taş kaynıyor. Sınavlarda yüksek not alan gençler mülakata eleniyordu. Bir anne çocuklarına ekmek yedirmedim için dün kendini balkondan aşağıya atarak intihar etmedi mi? Kaç televizyonda haber oldu. Hangi siyasi parti genel başkanı halkın dertleriyle dertlenerek sorunlarına derman olabildi kuru sözler söylemekten başka!

***

Bırakın böyle bir süreçte herkesin politikacı rolünü üstlendiği bir ortamda Düzgün Coşkun siyasi yazılar yazmasın. Bu konuda geride kalsın. Olup bitenleri gözlemleme fırsatı bulsun. Gerçekleri sadece gerçekleri kamuoyu ile paylaşarak etik kurallar çerçevesinde mesleğini severek isteyerek yapabilsin. 

***

Dostlarım; gelin siyasî kirlilik havuzunda yüzerek boy göstermemi beklemeyin. Kaldı ki yüzmeyi de beceremiyorum. Sanırım beni anladınız.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —