Şu sözleri defalarca duymadık mı?

• Bu anayasa bize dar geliyor.
• Bu bir darbe anayasasıdır.
• Anayasanın bazı maddeleri kaldırılmalıdır. Daha özgürlükçe anayasa gerek.
• Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz.
• Anayasaya saygı da duymuyorum, uymuyorum da. Vs.

Ve son zamanlarda sıkça sorulan bir soru: “Rejim değişti de haberimiz mi yok?” Dürüstçe ve açıkça cevaplıyorum: Evet, rejim değişti; hem de yıllar önce ve hepimizin de bal gibi haberi var.

Narin olayı bize bilmediklerimizi öğretirken, bildiklerimizi bir daha gözümüze soktu, yüzümüze çarptı. Bu memleketin sıkıntısı ne anayasa, ne de mevcut yasaların yetersizliğidir. Sıkıntı mevcut anayasa ve yasaların ülkenin belli bölgelerinde hiçbir şekilde geçerliliğinin olmamasıdır. Sıkıntı o bölgelerde feodalitenin en korkunç ve acımasızca kontrol ettiği ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandığı din ve töre olgusudur.

Adam diyor ki, “Bildiğimiz ama söylemediğimiz şeyler var. Çünkü aile yakınımızdır ve onun şerefini korumalıyız.” Nasıl bir şeref anlayışı olduğunu bir tarafa bırakıyorum, hangi anayasa ve hangi kanun maddeleri bu adama aşağıdaki soruları sormaya engel?

• Gel bakalım efendi, senin korumak istediğin o aile şerefi (!) sekiz yaşındaki bir çocuğun hayatından daha mı önemli?
• Sen kimsin ki, bir başka ailenin şerefini korumak sana düştü?
• Cinayeti bildiği halde canileri korumak cinayete iştirak, yardım ve yataklık etmektir. Sen bu cinayet hakkında neler biliyor, neden saklıyorsun?
• “Omerta” mafyanın suskunluk yasasıdır. Köy halkını sen böyle bir yasayla mı susturdun? Neden?
• Köyün yarısı sen istediğin için mi telefonunu değiştirdi ve altısı  mesajlarını sildi?

Bakın feodalite, din ve yobazlık neler yaptırmış. Adam arabasında bir ceset getirmiş ve öteki adama, “Bak burada bir ceset var. Sana mısır hasadından sonra iki yüz bin lira vereceğim, bu cesedi yok et,” demiş; o da, ”Olur abi, yok edeyim,” demiş. Sonra cesedi yok ettikten sonra, evine gitmiş ve namazını kılmış. Onu ve hepimizi yaratan ama kendi yarattıklarının bir türlü emin olmadığı için, hepimizi ömür boyu sınayan Allah da, “Hadi lan oradan, senin kıldığı namaz batsın,” diyerek, adamı oracıkta hak ile yeksan etmeyi becerememiş. Ve biz de bunu yutmuşuz. 

Uzatmadan söylemek istediğimi özetleyeyim:

• Sözü edilen bölgelerde anayasanın da, yasalarında hiçbir geçerliliği yoktur.
• Feodal liderler istediği anda bir köyün tamamını susturur, istediği cinayetin üstünü örter.
• Bölgesel otoriteler istediği an istediği kişiyi öldürür ve devlet onu soruşturamaz bile.
• Onlar isterse, ensest ilişkiler dahil her türlü pisliği örter, şahitler bırakın gördüğünü söylemeyi kendi adını bile unutur.
• Feodaller canı isterse meclise kendisi gider, isterse millet vekili sıfatıyla bir adamını görevlendirir, “Adın millet vekili ama sen sadece benim temsilcim olduğunu unutma,” der.
• İsterse istediği yasayı çıkartır, ülkenin eğitim sistemini istediği şekler sokar.

Bu dediklerim konusunda tereddüte düşüp ,”Yok artık,” diyen varsa, 218 köyün sahibi Kinyas Kartal’ın, bölgedeki diğer ağaları toplayıp, “Bu Köy Enstitüleri birkaç yıl daha sürerse, bizim ağalığımız biter,” diyerek Köy Enstitülerini nasıl kapattırdığını incelesin.

Öyleyse tekrarlayayım: Evet rejim değişmiştir ve herkes de bunu biliyor.

TIPKI, LEONARD CONHEN’İN DEDİĞİ GİBİ

• HERKES BİLİYOR GEMİNİN SU ALDIĞINI, HERKES BİLİYOR KAPTANIN YALAN SÖYLEDİĞİNİ, HERKES BİLİYOR ZARLARIN HİLELİ OLDUĞUNU.