Bugün haddimi aşarak ve Alevi dostlarımın affına sığınarak “Alevilikte Düşkünlük” konusunu hatırlatacağım. Umuyor ve inanıyorum ki, “Benim Kabe’m İnsandır,” diyen dostlarımız bana anlayış göstereceklerdir. Ama önce bu yazıya temel olan ve hep beraber yaşadıklarımızı kısaca hatırlayalım:
“Unutmayın ki;
Yol cümleden uludur.
Yoldan çıkan düşkün olur.”
Ve daha bir sürü çağrı. Ama Daroğlu duvar gibi. Hiç birini tınmadı.
DÜŞKÜNLÜK: Alevilik inancının en önemli yasalarından biridir. Bu yasaya karşı suç işleyene düşkün denir. Nedir o suç? Yoluna bağlı kalmamak, ikrarından dönmek veya verdiği söze aykırı davranmak. Alevilikte, İkrar vermek, ikrarında durmak; toplumsal adaletin temelidir.
Kendi içinde organize bir toplum olan Alevilerin tek sırrı olan ikrar ömür boyu düzgün insan olma sözü vererek, “eline, diline, beline hakim olma” anlamına gelir. İkrar pirin yani dedenin huzurunda ve şahitlerin önünde verilir.
Bu yapı sayesinde Alevi aile ve toplum yapısı içerisinde yüz kızartıcı suçları yok denecek kadar az yaşanır. Çünkü şahidi olan yalan söylemez, zina yapmaz, hırsızlık yapmaz, kusur ve ayıpları arayıp teşhir etmez.
Aleviliğin kurallarını kabul etmemiş biri düşkün ilan edilemez. Çünkü o zaten Alevi sayılmaz. Bir kişinin Alevi kökenli olması, Alevi olduğu anlamına gelmez. Önce ikrar ilkesini benimsemesi ve gereğini yerine getirmesi gerekir.
Ben de mahkemeden Türkiye’nin geleceğini sarsacak bir kararın çıkacağını sanmıyorum. Nihayet Postdam değirmencisinin, Prusya Kralı Büyük Frederich’e söylediği gibi, “Ankara’da hakimler var,” demek istiyorum.
Bu yazıyı mahkemeden önce yazdım. Ama sonuç ne olursa olsun, Daroğlu konusundaki fikrim değişmeyecek.