Elinizi neye dokundurursanız, neyi düşünmeye çalışırsanız, nerede yürümek isteseniz-isteyin “muhalif” olmamak için hiçbir neden yok!
Hiç aklınızın ucundan geçmese, dün yaşadıklarınızı unutsanız, bugün bambaşka bir gün diye sabaha gözlerinizi açsanız bile;
Eğitimdeki eksikleri,
Yaşamdaki zorlukları,
Sokaktaki karmaşayı,
İş yaşamındaki sıkıntıyı,
Evlerdeki hoşnutsuzluğu görmeden olmuyor!
Tarımda sınırdan dönen dışsatım ürünlerinin dönüşünü görmeden olmuyor!
Üretimin sürüklendiği darboğazı görmeden olmuyor!
Ulu-orta satılmayı bekleyen beton yapıları görmeden olmuyor!
En acısı da, bunları görmenize “kızanları” görmeden olmuyor!
***
CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut’un, bir soru önergesi vardı.
Önergede, Rusya’ya gönderilen bazı tarım ürünlerinde “tehlikeli tarım haşereleri” saptandığı gerekçesiyle, girişinin yasaklanıp geri gönderildiği,
İnceleme sonucunda domateslerde Güney Amerika domates güvesi,
Çileklerde Kaliforniya tripsi bulularına ulaşıldığı
Güney Amerika domates güvesinin tırtılları biber, patlıcan, patates, fasulye ile birlikte ikiyüzün üzerinde bitki türüne zarar verdiği,
İvedi olarak “Zirai İlaç Kullanım Talimatnamesi’nin yenilenmesi gerektiği”ni gündeme taşıyor!
***
Yukarıda ‘elimizi nereye atsak’ demiştim ya…
Yeni ‘istihdam’ yolarının aranması gerektiğini, iş alanlarının artış göstermesini, tarım alanında katma değerli ürünler için çalışmalar yapılmasını, üreticinin desteklenmesini söylerken, meclisteki Ziraat Mühendisi Vekil bir çarpıcı konuyu gündeme getiriyor!
Burada Soner Yalçın’ın “gıda sektörünün arkasındaki karanlık isimleri yazdım” diyerek tanımladığı ‘Saklı Seçilmişler’ yapıtını anımsamak gerekiyor!
Barut’un açıkladığı, tarım ürünlerimize yerleştirilen “tehlikeli tarım haşereleri” insan sağlığını bozucu etkiler taşıdığı yadsınmıyor!
Rusya’nın gönderdiği bu tarım ürünleri yok edilecek de değil!
Bir başka yere de satılamayacağına göre…
Söylemesi zor bile olsa;
Geçmişte, dışarı satılıp da dönen, yurt içerisinde tükettirilen neler olmadı ki?
Yeni bir “Zirai İlaç Kullanım Talimatnamesi’nin gerekliliği söyleniyor…
***
Aynı iklim kuşağında olduğumuz İspanya’nın tarım ürünlerinin dünyada daha çok arandığını, benimsendiğini biliyoruz.
Bu konuda da açıklama yapılıyor, olay şöyle açıklanıyor:
İspanyanın kullandığı ilaçları kullanamıyoruz.
İspanya’da kullanılan ilaçların zararlı olduğu belirtiliyor.
İspanya’nın tarım ürünlerinde “tehlikeli tarım haşereleri” var denmiyor.
Üreticimizle dışsatımcımıza oluyor…
‘Saklı Seçilmişler’de sözü edilen küresel ilaç firmalarının, gelişmekte ya da az gelişmiş ülkelerde düzenledikleri oyunun bir parça yapılarak insanımızın;
Hem sağlığıyla,
Hem toprağını zehirlemesiyle,
Hem daha çok ödemesiyle karşı karşıyayız.
***
Ne yapacağız peki?
Elimizi dokundurduğumuz nesne,
Döndüğümüz yön,
Gözümüzü açtığımız dünya…
İçtiğimiz suda, soluduğumuz havada, okuduğumuz kitabın sayfasında, sorguladığımız beynimizde, yediğimiz lokmada ‘gözü’ olmayan var mı?
Peki neden?
“İktidar” onyedi yıldan sonra, tarımımızı kurtarmak amacıyla, insanlarımızı kollamak için hangi başka ‘tarımsal projelerle’ karşımıza çıkacak bakalım?
Soğandan, patatesten, buğdaydan sonra ‘başka’ hangi tarım ürünlerini dışalımla sağlayacağız bakalım?
Hangi ürettiğimiz, dışarı sattığımız, ‘haşereli’ diye geri aldığımız, ‘haşereli’ olmasına karşın içeride tükettiğimiz ‘daha’ kaç tarım ürünlerimiz olacak bakalım?
Elimizden gelen ‘muhalefet’ olmak…
Başka var mı?
