EMEKLİYE BİR PARMAK BAL…

EMEKLİYE BİR PARMAK BAL…






“Bekleyen derviş muradına ermiş” mi derler, yoksa “beklemiş, beklemiş bir parmak balla gönderilmiş” mi denir? Gerçekten anlayacak yerlerim şu an o denli kapalı ki; bu denli umursamazlığı düşünmek bile istemiyorum! İnsanaşkı olan, biraz insan seven, birazcık eşduyu taşıyan bu denlisini yapmaz; yapmamalı da! Şakası yok ki bunun onaltı milyondan söz ediyoruz! Yılbaşından bu yana sonyaz yaprakları gibi savrulan “emeklilerin” durumunu görmek/ anlamak istemiyorlar mı; anlamak zor!





Emekli aylıklarının belirlendiği tarihin “temel gereksinim” bedellerini bir yana not edin, tutun bir de bugünküleri… “İnsanaşkına” diyorum! Aradaki makas aralığını görmeyecek denli gözlerinizi “sis mi bürüdü”? Ekmeği, suyu, alamadığı mevsimlik sebze/ meyveleri bir yana bırakın, kurduğunuz sistemin “doymazlarının” oluşturduğu “fahiş fiyat” ağınız bile baş döndürmeye yeterdi oysa! Kurduğunuz sitemin “komisyoncularının” arsa/ ev/ kira fiyatlarında şişirdikleri balon anlamaya yeter!





***





Yetmez mi yoksa? “İktidara” yakın bir isim, “bu beşbin liraya sevinin” diyor! Anımsarsınız, yine geçtiğimiz günlerde bir “iktidar” yanlısı vekil/ ayrıca bir kurumsal firmadan da aylık almasına karşın “bu aylıkla geçinmekte zorlanıyorum” demişti! Bir bakıyorsunuz yirmi emekli aylığı yapıyor; ama yetmiyor! Haydi, burada Tevfik Fikret’in şu dizelerini anımsamsyın; yiyin efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin/ soyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!





Neymiş, yinelemem gerek; beşbin lirayla sevinin! O beşbin ile, emekli aylığını kendine verseler, sonra da “al bununla; hem geçimini sağla, hem kiranı öde, hem de temel gereksenmelerini al” deseler ne yaparlar merak ediyorum! Emeklilerin, yılın yarısından çoğunu zorluk içinde yaşadıklarını bilmeyecek denli toplumdan soyutlamışlar demek ki kendilerini! Bunun “artısı” ne olur bilmiyorum gerçekten!





***





Son yıllarda bir alışkanlık oldu bu! Başta her tür acının yaşanması sağlanıyor, kısır döngülere sürüklenmesinin önün açıyor, evde/ okulda/ hastanede/ sokakta yaşanan “yetmezliklerden kaynaklı” cinnetler “olağan yaşamın” koşulu gibi değerlendiriliyor, sonrada içlerinden birinin “ucuna” dokunularak “sorumluluk” duydukları gösterilmeye çalışıyor!





“Emekliler” buna en son örmek! Kaç aydan bu yana sözü ediliyor; siz sorgulayın! Seçim öncesinden bu yana! Şaka değil, yılına sonuna ne kaldı şunun şurasında? Yurdun birçok bölgesinde “kış soğukları” başladı bile! Seçim alanlarında “biz kimseyi enflasyona ezdirmedik/ ezdirmeyeceğiz” diyenler bir başkası mıydı, yoksa “iktidara” yakın isimler miydi? Şu an, “emeklinin” enflasyon altında bırakın ezilmeyi, pestilinin çıkmadığını söylesin haydi bir! Söyleyemezler! Onun için de; onca yaşanan acıyı/ sıkıntıyı “bir parmak balla” onarmaya çalışıyorlar! Son yıllardaki alışkanlıkları bu!





***





Ülkede yaşanan sıkıntılar olabilir, bunu aşmak için “herkesten” özverili olmaları istenebilir; var mı böyle bir olgu? Yoksa salt “payanda” olanların şatafat içinde yaşatılmasıyla, “doymazca” insanların midelerine göz dikenlere ödün verilmesiyle, her fırsatta dargelirlinin ekmeğine göz dikmekle olmaz! Emekçinin ekmeğini, yağını, soğanını, yaşam alanını daraltarak “ondan” sabır/ şükür/ özveri istenmez!





Onaltı milyon “emekliden” söz ediliyor! Onaltı milyon doymayandan, açlıkla sınanandan, “bir kereye özgü beşbin lira” alacak olandan, Adana şu an daha gereksinmiyor/ ancak bir ay sonra başlayacak kış masraflarını karşılarken zorlanacaklardan… “Bir parmak balın” tadı daha almadan geçti bile; bilin!



adanaulus

12.10.2023 12:24:55

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI