Fesli Kadir’in, “Keşke Yunan kazansaydı,” hezeyanını bilmeyen yok. Bunlar hep aynı topun kumaşı. Selefleri de zamanında, “Edirne’ye Enver gireceğine, Bulgar girsin,” demişti. Yani aynı ilik, aynı ürün.
1912-1313 yılları. Balkan Savaşlarının en karanlık günleri. İttihat ve Terakki’nin başı Enver Paşa, ‘Edirne elden gidiyor, bunlar seyrediyor,’ diyerek bir avuç İttihatçı fedai ile birlikte 23 Ocak 1913’te Babıali’yi basmış, darbe yapmış, Kamil Paşa Hükümeti’ni devirmişti. Diğer yandan İttihatçıların karşıtları İtilafçılar ellerini ovuşturuyor, “Edirne’ye Enver gireceğine, Bulgar girsin,” diyerek kin kusuyorlardı.
Enver ve Talat Paşaların liderliğinde İttihatçılar, Kamil Paşa yerine Mahmut Şevket Paşa’yı sadrazam yapmışlardı. Ama Bulgarlar iki ay sonra Edirne’ye girdiler. İttihatçılar güç durumdaydı. İttihatçı düşmanı Hürriyet ve İtilaf Partisi yandaşları bekledikleri Bulgarlarla kavuşmanın sarhoşluğunu içindeydi.
Kimdi bu hainlerin önde gelenleri? Söyleyince hiç şaşırmayacaksınız.
Aynı hainler 1919-1922 arası milli mücadeleye de karşı çıkarak, Anadolu’ya giren Yunan ordusunu ve İngilizleri desteklediler. Bu sefer de, “Kemalistler geleceğine Yunan gelsin, İngiliz gelsin,” demeye başladılar
Ortak özellikleri, meşrutiyet yerine saltanat istemek, şeriat ve Abdülhamit’i özlemek, İslamcılık bayrağı ile siyaset yapmaktı.
Yani bugün aynı özlemle yanan siyasetin öncülerinin, ataları, dedeleri, babalarıydı. Şimdi kimin yerine kimi beklediklerini anlamak zor değil.
Ama sonunda, Enver Paşa, 21 Temmuz 1913 günü Bulgarları püskürterek, Edirne’ye girdi ve şehri kurtardı. Mustafa Kemal Paşa 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti kurarak memleketi muasır medeniyet seviyesine ulaştırdı.
Yani, bu kansızlar kimi özledilerse, neyi bekledilerse hep tersi oldu. Er veya geç yine hüsrana uğrayacaklar. Zulüm, vatan hainliği, dahili ve harici bedhahlık hiçbir zaman gerçek anlamda ve sonsuza kadar iktidar olamamıştır.
ÇILGINLARIN VE DELİLERİN YÖNETTİĞİ BİR DÜNYADA MUTLU OLMAK ZOR AMA ÜMİTSİZ OLMAYA ASLA HAKKIMIZ YOK.