Oktay EROL

Tarih: 06.05.2025 18:17

EŞİTLİK İLKESİ HUKUKUN TEMELİ…

Facebook Twitter Linked-in

Anayasanın onuncu maddesine göre “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşittir” der. Ek fıkrada da “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” sözlerine yer verilir. Yasada yer alan bu madde, tüm yurttaşlar için bağlayıcıdır, herkesin buna uyması gerekir…

Suçu işleyen kişinin “kim” olduğuna bakılmaksızın, yasalar herkes için bağlayıcıdır! “İktidarın” savunucusu olabilir, bir kıyı mahallede yaşayan herhangi bir yurttaş da olabilir. Yasaların belirttiği kurallara uymak zorunda olduğunu kanıksar. Yasa karşısında tanıdık/ bildik/ varlık/ tanınmışlık/ güç işlediği “suçun” bedelini öder! Bir eylem suç olarak tanımlanıyorsa, bu herkes için suçtur; kimse bundan kaçamaz.Hiç kimse, bir başkasının üzerinde “egemenlik” hakkı olduğunu ileri süremez, “ondan” ayrı yargılanma/ sorgulanma isteyemez!

***

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, “toplumun vicdanını temsil eden bağımsız Türk yargısı, karanlıkta ışık arayan herkesin umududur” sözünü önemsiyorum. Anayasanın onuncu maddesindeki “eşitlik” ilkesinin gereği de “karanlıkta ışık arayan herkesin umudu” olmalıdır, Türk yargısı. Sonuna dek bunun için çaba harcanmalı, sonuna dek savunulmalıdır!

Bu yurdun yurttaşı, yaşamın tüm katmanında bunun varlığına tanık olmalı. Bunun olmaması gibi bir olasılığın varlığını düşünmemeli, karamsarlığa kapılmamalı! “İktidara” yakın olanın sorgulamadığı bir eylemden ötürü “kaygı” yaşamamalı, “suçlu” sayılacağı kuşkusuna kapılmamalı!

***

Bugün sosyal medyada yapılan paylaşımlar, toplumun genel algısını doğrudan etkileyen bir araç durumuna geldi. Ancak, yasalar yalnızca bireylerin sosyal konumuna göre değil, herkes için aynı ölçüde geçerli olmalıdır! Herkes, düşüncesi doğrultusunda paylaşımlar yapıyor! Gençler de yapıyor, akademisyenler de yapıyor, politikacılar da yapıyor, işsizler ordusuna katılanlar da yapıyor! Çirkinleşmedikçe, toplumda ayrışmaya neden olmadıkça, hakaret içermedikçe, kin/ nefret yayıcı olmadıkça herkes düşündüklerini söylemeli elbette! Ama içinde yalan varsa, kanıta dayanmayan suçlamalar varsa, saygınlığı kirletici eylem oluşmuşsa da “kim” olduğuna bakılmaksızın “herkesin eşit olduğu” yasa gereğince gereken yapılmalı!

Bunu en çok televizyon yorumcularının açıklamalarında görüyoruz! Eğer yorumcu “iktidara” yakın bir isimse, “iktidarı” savunarak suçlamalarda bulunmuşsa “onuncu madde” savsaklanıyor! “İktidar” karşıtıysa, televizyon kanalıysa bir de, hiç zaman yitirilmeden art arda yaptırımlar sıralanıyor! Televizyon kanallarının gündüz kuşağında hangi izlencelerin yayımlandığını, aile yapısını ne denli zora sürüklediğini, hangi çarpık ilişkilerin döndürülerek sunulduğunu bilmeyen yok! Ne yazık ki bunlara “suçlamayı” bırakın, “uyarı” bile yok! 

***

Anayasa’da açıkça belirtilen eşitlik ilkesi, yalnızca metinlerde yer alan bir kavram olarak kalmamalıdır. Hukukun bağımsızlığı, toplum vicdanının temel taşlarından biri olduğunca adaletin sağlanması için de zorunluluktur. Hukukun, bireylerin kimliklerinden bağımsız olarak herkese aynı şekilde uygulanması, demokrasinin güçlenmesi, toplumda adaletin oluşması için vazgeçilmezdir. Hukuk sisteminin tarafsız olması, yurttaşların haklarını koruyabilmesi,hukuksal süreçlere güven duyulması, adaletin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşır. 

Yasaların herkes için eşit şekilde işlediği, bireyler arasında ayrıcalık tanınmadığı bir sistem ancak gerçek hukuk devleti olma yolunda ilerlemeyi sağlayacaktır. Adaletin güçlü olması, toplumun erincinin, bireylerin haklarının güvence altına alınmasının temel koşulu olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi her durumda korunmalı, desteklenerek güçlendirilmelidir. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —