“GÜÇLÜ” OLAN HALKTIR, YURTTAŞTIR!

Hiçbir konu, “insan” kadar önemli değildir! Hiçbir konu “insanın” doymasının/ barınmasının önüne geçemez! Baktığınızda medya ile “iktidar” aynı şeyleri konuşuyor, diğer yandan “insanın” hangi zorluklarla yaşama tutunmaya çalıştığını umursamıyor!

Hiçbir konu, “insan” kadar önemli değildir! Hiçbir konu “insanın” doymasının/ barınmasının önüne geçemez! Baktığınızda medya ile “iktidar” aynı şeyleri konuşuyor, diğer yandan “insanın” hangi zorluklarla yaşama tutunmaya çalıştığını umursamıyor! Medyanın dilinden düşürmediği konuların tamamını toplasanız “insanın” bir anlık yaşadığı kadar anlamı yok!

Güçlü olan medya, güçlü olan “iktidar”! Dün kendi kanalında Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen ile polemik yaşayan Cem Küçük, geçtiğimiz günlerde tutuklanan Fatih Altaylı konusu gündeme gelince ortam geriliyor! Şen’in “ne yapacaksın herkesi içeri mi atacaksın” sorusuna Küçük “ne yapabilirsiniz ya, bir gücünüz mü var” diye yanıt veriyor! Şen, “senin bir gücün var insanları içeri mi attırıyorsun” diye sorunca da, Küçük “ben mi tutukladım, hakim tutukladı, ona söyle” yanıtını veriyor!

***

Hani “bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir” derler ya, Küçük doğruyu söylüyor! Güçlü olan yapar, güçlü olanın sesi çıkar, güçlü içeri atar, güçlü olan hep haklıdır/ doğrudur/ sevilendir/ korunandır; güçlü olan “iktidardır!” “İktidarın” çevresinde her şey pak, her şey tertemiz, her şey hakka/ hukuka uygun; ne haksız kazançları vardır, ne hak etmedikleri malları vardır, ne hukukla ters düşen tutumları vardır, ne yasaları tanımamazlık vardır! Tüm bunlar “muhalefetin” işi!

Küçük doğruyu söylüyor; “ne yapabilirsiniz ya, bir gücünüz mü var?” Elin toplam parmakları kadar “yıl” olmadı daha; şeker fabrikalarını sattılar, “hiçbir şey değişmeyecek” demelerine karşın başta fiyatı katlandı, ardından şeker pancarı üreticisi sindirildi, sonra da dışalım şekerler sofralara getirildi! Şimdi aynısını zeytinlik alanlar için yapılıyor! Üç/ beş doymaz firma uğruna, üç/ beş doymaz firmanın on yıllık kazancı uğruna zeytinlikleri katlettikleri gibi, bir daha dönüşü olmayacak ekolojik sistemi bozmak için çırpınıyorlar! “Gücü” olan bunu yapar, “gücü” olmayan da bağırır/ çağırır; o kadar!

***

“İktidarın” güçlü olduğunu, Küçük gibi birçok kalemin “iktidarın” o gücü yitirmemesi için çırpındığını biliyoruz elbette! “Bu iktidar düşerse hepimizi tutuklarlar” diyen de Küçük’tü anımsayın! Kanallarda “iktidarın” belirlediği konuların konuşulması/ tartışılması da andandır! Siz hiç, Küçük’le birlikte izlenceye çıkanların tümden “insanlar yaşamlarını nasıl sürdürüyor, emekli/ çalışan nasıl geçiniyor, kiralar yurttaşı ne denli zorlatıyor, aileler yaşı ilerlemiş işsiz çocuklarını yaşama tutundurabilmek için hangi özverilerde bulunuyor” gibi konuları tartıştıklarına tanık oldunuz mu?

Çalışanı konuşamazlar, insanı konuşamazlar, emeği konuşamazlar, enflasyonu/ zamları konuşamazlar, “iktidarın” beceriksizliğini konuşamazlar! “Her şeyi bilen” oldukları için konuşacakları konular bellidir! Orta doğuyu konuşurlar, Balkanları konuşurlar, ege sorununu “işlerine geldiği gibi” konuşurlar, Chp’yi konuşurlar, Chp’deki tartışmaları konuşurlar, Chp’ye açılan soruşturmaları konuşurlar, Chp’ye katılanların dününü/ bugününü konuşurlar, betondan yapıları konuşurlar, bulunduğu söylenen petrolü/ doğalgazı konuşurlar! Başkasının “iktidar” kadar “gücü” olmadığı için, “iktidar” bunları rahatça yapar!

***

Aklıma şu soru geliyor; sesi çıkanlar mı haklı, yoksa haklı olanlar mı susturuluyor? “İnsan”; bu toprakların yurttaşı, bu yurdun seveni/ savunanı/ ekeni/ üreteni/ düşüneni/ çalışanı… Bunlar bile “ne yapabilirsiniz ya, bir gücünüz mü var” diyebilmeyi ret edebilmeli! “Güçlü” olan ne “iktidardır” ne de “medya”; “güçlü” olan halktır, yurttaştır, “insandır!” Nerede olursa olsun “insanı” bir yana ayırdığınızda, onun gücünü yadsıdığınızda, onu yok saydığınızda “inanın” ortada hiçbir şeyin önemi/ anlamı kalmaz! Banka hesaplarının, altın madenlerinin, sarayların, şatoların, yalıların hiçbir şeyin önemi kalmaz, “insan” olmayınca!

Geçtiğimiz günlerde Türk-İş benzer sözler etmişti, bugün Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım benzeri tümce kurdu, “bu dönem masanın değil, meydanın gücüyle emekçinin dediği olacak” dedi. Bu verilen uğraşın ana nedeni “insanın” doymasının/ barınmasının/ yaşamasının önündeki engellerin kalkması içindir! Bakalım Türk-İş’le Birleşik Kamu-İş dediklerinde ne denli içtenler ya da “iktidarın” karşısında ne denli direnecekler göreceğiz! “Ne yapabilirsiniz” diye soruyorlar; oysa “insan” olmanın özelliği, her şeyi değiştirme gücü olmasıdır! 


Oktay EROL

26.06.2025 12:41:00

YAZARLAR


ERGENLERDE EKRAN SÜRESİ 9 SAATİ BULUYOR!

CHP’Lİ GÜRER: SİMİT PASTANEDE 45, TABLACIDA 15 TL

“DEPREMLER OLACAK, AFETE DÖNÜŞMESİNİ ENGELLEYEBİLİRİZ”

“SEYAHAT ACENTALARI İÇİN TURİZMDE GÜVENLİK EL KİTABI” 

TÜRKİYE’DE ÖZEL GÜVENLİK PAYI 5 MİLYAR EURO

SEYHAN’A 7. GÜNDÜZ BAKIMEVİ VE SOSYAL TESİS

SERA OTB’DE 5 BİN KİŞİ İSTİHDAM EDİLECEK

ODA BAŞKANI KONUŞ VEFAT ETTİ

ADANA’DA ZORUNLULUK KALDIRILDI

ADANA CHP’DE KİM NEREDE?

SELİN NAZ AVRUPA İKİNCİSİ OLDU

VALİ KÖŞGER’DEN DEFTERDARLIĞA ZİYARET

“TARIM SEKTÖRÜ TEHDİT ALTINDA”

CEYHAN’DA MARKETLER DENETİMDE

ÇUKUROVA GİAD’DAN VALİ KÖŞGER’E ZİYARET

SEYHAN BAŞKANVEKİLİ AKKAN’DAN PERSONEL ZİYARETİ

KİTAPLARINI KIZ ÖĞRENCİLERİNİN EĞİTİMİNE BAĞIŞLADI