Oktay EROL

Tarih: 14.10.2019 18:02

GÜVEN-UMUT KAZANIRSA, HINÇ-ÖFKE YİTİRİR!

Facebook Twitter Linked-in

Halkın “istenci” doğrultusunda görevlendirildiğini söyleyenlerin, halkın “sorunları” ile ilgilenmek yerine; çevresine “sır” saklamasını bilenlerden kurulu bir grubu alarak, aslında seçim çalışmasının harcamasını katlayarak çıkarmaya “odaklanmış” durumda, daha altı ay önce görevlendirilenler…


Bazı tanıdıklarım “şurada ne kaldı bir sonraki seçime” deseler de;


Bir sonraki seçimde “görevlendirilecek” olanın, bundan farklı olmayacağını bilerek…


Bir hınç, bir öfke yüklü seçmen…


Beş yıllık sürenin, daha bir yılının yarısı bir zamanda seçmenin “keşkelerinin” olması, buna karşın uzun-geniş yolların kıyılarına yerleştirilen bilbordlarda; kaldırıma kilit taşı döşemeler, yolu asfaltlamalar, etkinlikler düzenlemeler, buluşmalara gitmeler başka kurumların görevi gibi, yaptığını “ballandırarak” afişlemeleri…


Yurttaşta oluşan öfkenin nedenlerinden biri…


***


Robert Bosch kim desem, kanımca birçok kişi “Bosch” markasını anımsayacak, üstelik belki de birkaç yıl önce marka için yapılan bir reklamda “İnsanların güvenini yitirmektense, paramı yitirmemi yeğlerim” sözleri bilinçaltında belirtecektir.


Seçim öncesinde, yurttaşın “güvenine” layık olacaklarını, kenti yaşanılır yapmak için uğraş vereceklerini, kent yaşayanlarını aç-açık bırakmayacaklarını, üretime yönelik projeler geliştireceklerini, kentin varsıllıklarına katma değer katacaklarını, mutlu kent anlayışını gerçekleştireceklerini demediler mi; demediler de “yanlış” mı anladık?


Halkın oylarıyla görevlendirilen, aldıkları oyları “nüfuzlarına” yönlendiren, bunları soranları öteleyen, destek olanlardan daha çok buralara konuşlanmış olanlardan “işini iyi bilen” ekipler kuran…


Daha önceki dönemlerde, daha önceki dönemin seçilmişiyle birlikte olan, daha daha önceki dönemimin seçilmişinden bu yana oralarda olmayı başaranlarla birlikte olma istenci…


Halkın “istenci” değil bu!


Halkın “öfkesine” gerekçe!


***


Bosch, “paramı yitirmemi yeğlerim” diye bitirdiği sözlerini “ekonomik güven” açısından söylemiş olsa da, yaşamın her evresinde gereken bir kural değil midir?


“Güveni” bir kez yitirmenin ardından, yeniden “toparlamak” öyle çok zaman alıyor ki; üstelik çoğunda kalan yaşam süresi bile yetmiyor! Babanın çocuklarına bırakacağı en acı “kalıt”!


Günlerce, sokak sokak, ev ev gezerek, bazı yerlerde “o bölgenin” bir tanıdığını yanına alarak, ilçelerde büyük ailelerden gelen toplu çağrılara katılarak, toplumsal bölüşümdem herkesin yararlanacağını söyleyerek, “yüreğim sizinle birlikte” sözleri vererek…


Tüm bunların anlamı “ne” acaba?


Ya da tüm bunlardan “anlaşılan” ne?


Karşılaştığınızda, ya da bir yakını ile görüştüğünüzde “bu denli de olmaz ki, her gelen iş istiyor” diyor.


Ne isteyecekti başka ki? Çalışmadan, emek vermeden karnını mı doyuracaktı? İlle de bir “ihale” peşine mi düşmesi gerekiyordu? Hak etmediği bir parayı cebine mi koyacaktı? Ne yaptığı bilinmeyen bir iş için fatura mı yazacaktı?


Çeyrek yüzyıl ardından, bu göreve gelindiğinde, böyle bir çoklukla karşılaşılacağı önceden bilinmiyor muydu; yapmayın! Bal gibi sere-serpe ortadaydı!


***


Yurttaşın duyduğu güvenin, umudu olmanın önünü tıkayan dikenli-cam kırıklı yollarını temizlemek; altı aydır görevlerinde olup da, altı ay sonra bile “muhalefetin” tepkisine neden olan “gerekçeler” sayması artık son bulmalı, kentin sorunlarıyla birlikte seçmenine verdiği “sözleri” yerine getirmeli!


Halkın başta geçim sıkıntısından dolayı yaşadığı “mutsuzluk”, toplum içerisinde yaygınlaştıkça neleri doğuracağını bilmek için “ille de” yakın komşularımızda örneğini görmemize gerek yok!


İki, iki daha dört ettiği gibi; toplumsal devinimlerin sonucu budur, mutsuzluk yaygınlaştıkça yaşam zorlaşır, kentler yanılmaz olur, çok olanın yemeği olsa da yemesi zorlaşır!


Halkın hıncını-öfkesini onarmak, güvenini-umudunu kazanmaktan başka “birlikte” olmanın yolu var mı?


Güven-umut kazanırsa, hınç-öfke yitirir!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —