adanaulus

Tarih: 06.10.2017 10:43

HAYATI ISKALAMAK

Facebook Twitter Linked-in

Mal canın yongası diyen atalarım yanılmış olabilir mi?
Yonga yapayım derken, candan mı oluyoruz yoksa?
Yonga ne kadar kalın olursa olsun, can bir süreliğine var.
Mal ve yonga saplantısı, canımız için pek de hayırlı bir denklem gibi durmuyor.
Can, yani bir tarafıyla da hayat dediğimiz, doğumdan ölüme kadar geçen süre.
Ömrümüz.
Chuck Palahniuk, Amerikalı sıradışı bir romancı.
Der ki, 10 yıl çalışıp bir ev alıyoruz, 5 yıl çalışıp araba, 3-5 yılda günlük ihtiyaçlar diyelim, ömrümüzü bunlar için harcıyoruz.
Kısaca ömrümüzü mallarla takas ediyoruz.
Ömür ver, karşılığında taş, beton, kumaş teneke al, adına ev dediğimiz, araba dediğimiz, para dediğimiz.
Dünyaya neden geldiğimiz sorusuna bir müslüman başka, hristiyan ve musevi başka başka cevaplar verebilir.
Verebilirler mi?
Felsefe ise cevap bulamaz.
Tıpkı Chuck Palahniuk’in dediği gibi, kullanıldıktan sonra çöp olacak bir şeyleri almak için gelmiş olamayız değil mi dünyaya?
İnsan hayatı boyunca kazandığı paranın tamamını harcayamadan ömrünü tüketiyor.
Ne garip değil mi?
Mal canın yongası diyoruzda can bedenden gidiyor çoğu kere yongaya hiç bir gereksinim duyamadan.
Peki o halde işimize yaramayacak şeyler için neden bu kadar anlamsız hırslar taşıyoruz.
Hayatımızın anlamını neden kazanmaya, paraya bağlıyoruz.
Hayat bize, bilgisayar oyununda ki gibi en çok puanı toplayanın sonsuzluğunu da vaad etmiyor ki?
Aşık Veysel’in dediği gibi, uzun bir yol hayat.
Yalnız başlayıp, yalnız bitirdiğimiz.
Düşünün derim...
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —