Salim CANOĞULLARI

Tarih: 23.10.2015 17:41

Hekimlere Nasıl Güvenebiliriz?

Facebook Twitter Linked-in

 

Bir  önceki  yazımda   AKP  Hükümeti’nin  13  yılda  eğitim  sistemini “ Hallaç  Pamuğu”na  çevirdiği  gibi, sağlık  sistemini de “soygun  sistemi”ne    nasıl  çevirdiğini, hem  sisteme  hem de  hekimlere  güvenin  nasıl  azaldığını  anlatmaya  çalıştım. Bu  yazımda  idial  olmasa  bile,  ülkemizde,  bilimsel  kurallara  uygun, insan  sağlığını  her  yönüyle  kapsayan   ve  her  şeyden önce  güven veren  bir  sistemin  kurulabileceğini  anlatmaya  çalışacağım.

Bu  sistemin,  anayasası  insana  değer  vermek   ve  insan  haklarını  öncelemektir.  Devleti  temsil  eden  Hükümet  “müşteri  memnuniyeti” öncelikli  tamamen  oy  almaya  yönelik   bir  sistem  oluşturursa,  bu  günkü  durum  oluşur.  Yine  “müşteri  memnuniyeti” ama aynı  zamanda  hekim  memnuniyetini   de  içeren  bir  hizmet  sunulabilir.

Her  şeyden  önce  tüm  ülkede,   ilköğretim  en  az  10  yıl nitelikli, sorgulayan  beyin  yetiştiren  ve  zorunlu  olmalı. Verilecek  sağlıklı  yaşam  eğitimini  özümseyecek   ve  pratiğe  uygulayabilecek  bir  kapasiteye   sahip  olmalıdır. Özellikle  koruyucu  sağlık  hizmetlerini  uygulamak,  başta  Devlet’  in yapacağı   alt  yapı  çalışmaları, sosyal   yardım  çerçevesi  kapsamında  her  türlü  katkıyı  alabilmek  ve  bunu  sağlıklı  bir  şekilde  uygulayabilmek  için,  toplumun  belirli  bir eğitim  alması  gerekir.  İlköğretim, artı;  her  türlü  yayın  aracıyla  yapılacak  sağlık  eğitimi,  artı;  Aile  Hekimi  veya  sağlık  ocağı   hekiminin   vereceği  sağlık  eğitimi  şeklinde  olabilir.

Birinci  basamak  sağlık  hizmeti;  vatandaş  veya  hastayla  ilk  muhatap  olan  kurum  Aile  Hekimi  olduğuna  göre,  gelen  tüm  insanların  %75  sorunlarını  birinci  basamakta  halletmesi  mümkündür.  Aile  Hekimi’nin  Tıp Fakültesi’nde aldığı  eğitim  bu hizmeti  verebilecek  donanımda  olması  gerekir. Peki  bu   eğitimi  hekimlere  verecek  fakülte  var  mı?  Maalesef   tıp  eğitimi  tamamen  “TUS”  yani  uzmanlık  sınavına  endekslidir. Aile  Hekimi  olarak  eğitip  birinci  basamakta  görev  verilirse,   yukarıda  belirtilen  görevi  daha  rahat  ve  başarılı  bir  şekilde  yapabilir. Burada  Devlet’in  ve  üniversitelerin   işbirliği  ile  istenen  Aile  Hekimi  yetiştirilebilir.  Hastaya  güven   verir.

Birinci  basamakta  %75  sorunlar  çözülürse  ikinci  basamak  hastane  ve  burada  bulunan  uzmanlara,  birinci  basamakta  çözülemeyen   %25  hasta  sorunları,  çok  rahat  bir  şekilde  çözülebilir. Bu  aşamada  önemli  bir  husus  “sevk zinciri”dir.  Birinci  basamakta  çözülemeyen  hasta  sorunları,   ön  tanı  konularak   uzmana  gönderilir.  Uzman,  gelen  hastanın  sorununu  çözer,  konulan  teşhisi  ve  yapılan  işlemleri  not  eder  tekrar  birinci  basamak  Aile  Hekimi’ne  gönderir. Aile  Hekimi  bu  hastanın  kişisel  dosyasına   kayıt eder.  Uzman  hekimin üstesinden  gelemediği  sorunları,  üçüncü  basamak   denilen   hastane  veya  üniversite  hastanelerine  gönderir. Sevk  edilmeyen  hasta  direkt  hastaneye   acil  dışında  gitmemeli    veya  kabul  edilmemelidir

Bu  sistemin  sağlıklı  çalışabilmesi  için  Aile  Hekimi  başına  2000-2500 kişiden  fazla  olmamalı   ki  gelen  hastaya  yeterince  zaman  ayırıp  doğru  tanı  ve  doğru  karar  verebilmelidir.

Bugünkü  uygulamada  hasta  direkt  hastaneye  kendi  eğitim  düzeyi   veya  bilgi  birikimine  göre  ilgili  ilgisiz  uzmana  gitmekte, çoğu  zaman  isabetli  bir  karar  verilemediği  için  uzman  boşuna  zaman  harcamakta,  esas  branşıyla  ilgili  yapacağı  katkılardan  geri  kalmakta, hastada  memnun  olmamaktadır.

Bir  sistem  oluşturulurken   o  sistemin  ana  unsurları  olan  hekimlerin  yani  Türk  Tabipler  Birliğinin  görüşünün  alınması  gerekir.”  Yaptım  oldu  hadi çalışın” mantığıyla  yapılan  iş  hiç  bir  zaman  başarılı olamaz.   Hekim  ve  diğer  sağlık  çalışanları  memnun  ve  mutlu  olursa,  gelen  hastalara  daha  çok  zaman  ayırıp   ilgi ve  şefkatle  yaklaşır. Hastada memnun  olur.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —