Dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutamayız. Artık bir diploma alıp, 30 yıl onun garantisiyle yaşamak mümkün değil. Alvin Toffler’ın deyişiyle, 21.yüzyıl öğrenenlerin olacak, her şeyi bildiklerini zannedenler de artık hiçbir işe yaramayan bilgileriyle baş başa kalacak.
Önemli gelecek bilimcilerden Howard Gardner da 21. Yüzyılda dünyayı yönetecek beş zihnin şunlar olduğunu söylüyor:
Buna göre gelecekteki insanımızın özellikleri ne olmalıdır?
Size göre bugünkü eğitimcilerimiz, eğitim yöneticilerimiz bunları biliyor mu?
Öğrenmek akıntıya karşı yüzmek gibidir; ilerleyemezsek gerileriz ve olduğumuz yerde durarak, istediğimiz yere varamayız. O halde amaçlarımız doğrultusunda çalışmaya başlamanın tarihi hemen, şu andır.
Kuşkusuz neler yapabileceğimiz konusunda büyük iddialarda bulunacak bir konumda değiliz. Yapacaklarımız bir deniz yıldızını tekrar denize atmanın ötesine geçemeyebilir. Ne var ki bugün bulunduğumuz noktada, müfredatları, ders dağıtımları, eğitim felsefeleri, nihai amaçları ve kadro yapılanmaları dolayısıyla okul eğitiminden geleceğin insanını yetiştirmesini beklemek bizi büyük bir hayal kırıklığına uğratacaktır. O halde biz, hiç olmazsa kendi çocuklarımıza yararlı olmak için bir yerden başlamalı, kendi projelerimizi oluşturmalı ve uygulamaya koymalıyız. Dünyayı değiştiremeyebiliriz ama kendi dünyamızı değiştirmemizin önünde de bir engel olmamalı.
Bir öğretmen olarak iki kişisel inancımı paylaşmak isterim:
1. Bizim insanları eğitmeye hakkımız yoktur. Hele bugünkü eğitimcilere ve sisteme, asla. Çünkü çok iyi eğitimcilerin eğittiği insanların kendilerine benzeme ihtimali çok yüksektir. Ama acaba o insanlar bize benzemek isteyecekler midir? Sanırım kendimi ifade edebildim.
2.Eğitim size yapılan değil, sizin yaptığınız bir şeydir.
O halde yapılacak şey yol göstermek, rehber olmak, alternatif sunmak, gideceği yeri göstermek değil yürümeyi öğretmek ve seçim hakkı tanımak, seçtiğinin sonucuna katlanma sorumluluğunu vermektir.
Obama, G-20 Zirvesinin kapanış konuşmasında şöyle demişti: ”Müslüman liderler ciddiyetle, ’Bu aşırı ideolojiler nasıl kök buldu’ diye sormalı; Müslüman topluluklar çocuklarımızı bu aşırılığa nasıl kaptırmayız diye kendilerini sorgulamalı.”
Umarım, yüzü güneşe dönük ağacın meyvesinin çabuk olgunlaşacağını unutmayız. Doğa yasasıdır; daima yüzümüzü döndüğümüz yönde ilerleriz.
HEPİMİZE KOLAY GELSİN.