Mandallar ahşaptan yapılırdı eskiden.
Şimdi rengarenk plastikten yapılıyor.
Annem mandala maşa derdi.
Hoşuma giderdi bu sözcük.
Renkli ve müzikal.
Sabah Kayalıbağ'da bir sokaktan geçerken bir ipe asker gibi sıralanıp kurumaya
bırakılmış çamaşırların üstündeki bir sarı maşa beni geçmişe götürdü.
Mascha geldi aklıma.
Aslında hep aklımdaydı.
Moskova'daydım.
Mascha'yla beni Nazım tanıştırdı. Nazım Hikmet
1919'da kurulan dünyanın ilk sinema okulu ''Rus Devlet Sinematografi Enstitüsü'' üçüncü sınıf öğrencisiydim.
Aklıma estikçe Nazım'ın mezarına gider bir karanfil bırakırdım.
Yine böyle bir gün gidip karanfilimi bırakmış
karşısında saygıyla durup içimden bir şiirini mırıldanıyordum, saçını at kuyruğu yapmış sarışın bir kız
gelip elindeki karanfili benimkinin yanına bıraktı.
Böyle tanıştık Mascha'yla.
Babası, Almanların 1941'de Leningrad'ı kuşatması sırasında
savaşırken hayatını kaybetmiş.
Annesine de yararlılıklarından ötürü Kızılordu Nişanı verilmiş.
Moskova'nın banliyösünde iki odalı küçük bir evde oturuyorlardı.
Bir gün ziyaret etmiştim.
Bir odanın duvarları kitaplarla doluydu ve bir köşede piyano duruyordu.
Kitaplar arasında olmak beni çok mutlu etmişti.
Mascha türkoloji bölümünde okuyordu.
Türkçesi fena sayılmazdı.
Ben de Rusçayı Adana ağzıyla konuşuyordum.
Ama gayet güzel anlaşıyorduk
Ara sıra Rusça gidek-gelek diyordum. Tabii anlamıyorlardı.
Türkiye'ye döndükten sonra izini kaybettim.
Bir tarihte Moskova Film Festivali'ne davetliydim.
Bir kısa filmim özel gösterim programındaydı.
Şehrin merkezindeki Arbat caddesinde dolaşıyordum.
Burası İstanbul'un Beyoğlu'nu andırır.
Kafelerin, hediyelik eşya dükkanlarının, resim galerilerinin olduğu canlı bir caddedir.
Rahmetli Puşkin'in evi de buradadır.
Birden Mascha'yla karşılaştım.
Yüzünde çizgiler çoğalmış ve derinleşmiş.
Saçına kırlar düşmüş.
Yanında bir zamanlar kendisinin sıkça yaptığı gibi
saçı at kuyruklu bir kız vardı.
Kızı Valentina Tereşkova'yla tanıştırdı beni.
Uzay Bilimlerinde okuyormuş.
1963'de uzaya giden ilk kadın kozmonot olarak tarihe geçti Mascha'nın kızı.
Ne zaman bir maşa görsem Mascha gelir aklıma.
Bir hüzün çöker içime.
''Herkese selam, sana hasret'' demişti ya Nazım.
İşte böyle...
Aydın Sihay yazdı.
Okuyanlarin günü aydınlık olsun.
Kayalıbağ Mah. / Adana