Rahat okuduğum, okumaya doyamadığım, aynı konularda birkaç kitabı aynı anda, çapraz okuduğum günlerdi. Bir arkadaşım aradı, doğrudan sordu: “Abi, ne okuyorsun?”“Hitlerin Filozofları,” dedim. Okuyacak kitap arıyor, tavsiyemi soruyordu. “Ne anlatıyor,” dedi. Ben de özetledim: Baskı dönemlerinde ülkede kirlenmemiş adam kalmıyormuş. Satılıklar, satılmışlar, dönekler, suskunlar, ülkesini terk edenler. Ve elbette muhalif oldukları için toplama kamplarında korkunç işkencelerle can verenler.”
Hitler filozoflara çok değer verirmiş. Platon’un “filozof lider” kavramını çok sever kendisinin öyle olduğunu söylermiş. Kant ve Nietzsche’nin fikirlerini Yahudi düşmanlığını meşrulaştırmak için kullanırmış. Operalarında Yahudi nefretinden beslenen Wagner’i, çok etkili bir silah olarak kullanırmış.
Zaman ve gerçeklik, Hitler için hiç önemli değilmiş. Mesela iktidarından yaklaşık 40 yıl önce ölen Nietzsche’nin felsefesini bir propaganda aracı olarak kullanır, halka bunu dün söylenmiş gibi kabullendirmeye çalışırmış. En beğendiği de, Nietzsche’nin “üst insan” kavramıymış. Çünkü “üst insan” kendisiymiş.
Hitler, soykırımı başlatmadan önce üniversiteleri Yahudilerden temizlemiş. Mesela, Almanya’nın en popüler bilim adamı Edmund Husserl görevden uzaklaştırıldığını bir öğrencisinden öğrenmiş. Öğrencisi Martin Heiddger, dönek, tutkulu bir Naziye dönüşmüş, kariyerini borçlu olduğu hocası Husserl’in açığa alınmasını engelleyebilecek gücü olduğu halde kılını bile kıpırdatmamış.
Hitler iktidarını tamamen korku temeline oturtmuş, dünyayı ele geçirecek gücün ancak akıl ile meşrulaştırılabileceğini bildiğinden, kullanamayacağı akademisyenleri fikir üretme ortamlarından uzaklaştırmış. Yahudi olsun olmasın, Yahudileri destekleyen gazetecileri veya yazarları sürgüne göndererek veya öldürterek, bütün muhalefeti temizlemiş.
Toplum tek tip bireylerden oluşan hale dönmüş. Herkes aynı kitapları okuyup, aynı marşları söylüyormuş. Aksini düşünenler sessizliği tercih ediyormuş. Ama sessiz kalmak da yapılanları onaylamaktan başka bir şey değilmiş çünkü Hitler’i övmemek de suçmuş.
Thomas Hobbes bile, insanları egemenle, yargıyla ve hatta yazılı olmayan ahlaki kurallarla korkutarak iktidarın devamlılığını sağlamaya çalışıyormuş.
Hitler bir çok şeyin farkında olarak, dünyayı yönetmenin sadece baskı ile değil, bireylere uygulanan zihinsel kontrol ile de gerçekleştirmeye çalışıyormuş. Bunu başarmak için de önce üniversitelerde, tüm müfredatı değiştirmiş, aleyhine olan kitapları toplatıp yaktırmış, aydın kesimi susturmuş ve iktidarını daha güçlü bir zemine oturtmayı başarmış.
ANA FİKİR:
Kaynak: Hitler’in Filozofları- Yvonne Sheratt-Say Yayınları Çeviren: Özge Eldaş