HÜZZAM 

HÜZZAM 

Bir dostum… Belki otuz yıldır görüşemiyoruz. Ama mesajlaşıyor, telefonlaşıyoruz. İyi günlerimizde kötü günlerimizde birbirimize mutlaka sesimizle ulaşıyoruz.

Bir mesaj aldım geçen gün. Bir bilgi istiyordu. Mesajın sonuna da bir not eklemiş. “Aramızda kalsın ama  bana hüzzam makamında bir “sol” sesiyle seslenir misin,” diyordu.

Seslenirim elbette. Hiç kırdım mı ki? Ama neden aramızda kalsın? Ne gereği var?

Hüzzam kelimesi yoğun, ağır hüzün anlamına gelir. Bu yüzden, Hüzzam Makamındaki eserler insana derin hüzün ve yoğun duygular veren ağır eserlerdir.

Hüzzam’ın,16.Yüzyıl bestekarlarından ve devlet adamlarından Kırımlı Gazi Giray Han bulunduğu söylenir. Demek ki, beş yüz yıldan daha fazla zamandan beri paylaşıyoruz, hüzünlerimizi, acılarımızı, duygularımızı.

Bu istek aklıma Teoman Alpay’ı getirdi. Sanki ortak duygularımızı anlatıyordu.

Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgâr?

Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar.

Unutmuş ellerimi eşim, dostum, sevgilim,

Kalbim acılarla hep bölünmüş dilim dilim.

Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar.”

 

Bilmiyor muyduk, mevsimin artık sonbahar olduğunu? Son baharda rüzgarların hep böyle estiğini? Hazır değil miydik o sert rüzgarlara biz? Ellerimizin unutulması bir doğa yasası değil mi? Kalbimiz neden dilim olsun ki? Kendi ellerimizi, kendi ellerimizle ısıtır, kuşların vefasızlığına da tahammül ederiz. Bütün kuşların vefasızlığına da itiraz ederek.

 

“Beklerim her gün bu sahillerde mahzun,”

diyerek, gözlerimizi ufka dikip, hiç gelmeyecek gemiyi beklemek koymaz bize.

 

Ömrümüzün son demi son baharıdır artık,

diye mırıldanmak da gelse içimizden, sustururuz gönlümüzü,

“Geçti zaman, aşkın hazana erdi gönül,” diyerek.

 

“Şu göğsüm yırtılıp baksan dikenleri aynı güldendir,”

derken, neyi kastettiğimizi, bilir herkes. Gerek var mı,

“Bir sen kaldın içimde, bir de o hatıralar,” demeye?

 

Gece olup el ayak çekilince,

“Dün gece mehtaba dalıp, hep seni andım,”

diye meçhule seslenirken, bakarız ki dil, kendiliğinden,

“Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye,”

demiş. Ne desek, ne söylesek boş. Çünkü,

“Dinmiyor hiç bu akşam, ne göz yaşım, ne acım.

 

Hayalden gerçeğe dönme zamanıdır artık. Hadi bunu beraber söyleyelim.

“Hayat budur sevgilim, geçenler unutulur.”

 

Ama biz unutmayalım. çünkü:

“Zamanı var ki her bezmim ararsın.

Beni bir gün olur elbet anarsın.”

 

BENCE YETER, BU GECE BU KADAR HÜZZAM.

İfral TURGUT

4.02.2024 21:37:56

YAZARLAR


TÜRKİYE GAZETECİLERİ HAK VE SORUMLULUK BİLDİRGESİ GÜNCELLENDİ

SANAL ANJİYO İLE ERKEN TEŞHİS

ADANA’NIN İLK YÜRÜYEN MERDİVENLİ YAYA ÜST GEÇİDİNİN TEMELİ ATILDI

ABB’DEN Ç.Ü ARASINDA RAHİM AĞZI KANSERİ AŞISI PROTOKOLÜ

DEMİRÇALI’DAN ALACAĞI OLAN ESNAFA ÇAĞRI VAR!

ÇUKUROVA BELEDİYESİ 23 ÇÖP ARACI SATIN ALDI

SEYHAN’DA YAZ KURSLARI BAŞLIYOR!

ADANA’DA 522 BİN ÖĞRENCİ KARNE ALDI, TATİLE ÇIKTI

ADANA'DA DEZENFORMASYONLA MÜCADELE VE YEREL BASININ KALKINMADAKİ ROLÜ

KIZILAY’DAN SASA’YA ALTIN MADALYA

“TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZDE ISRARCI, MÜCADELEDE KARARLIYIZ!”

OGM’DEN YANGIN SÖNDÜRME HAVUZU UYARISI

CHP’NİM 81 İL BAŞKANINDAN ORTAK AÇIKLAMA

ÜLKEYİ AÇIKHAVA KUMARHANESİNE ÇEVİRDİNİZ

ANKARA HALK EKMEK “GEL AL” UYGULAMASI

YANGIN SÖNDÜRME UÇAĞI DÜŞTÜ

DAĞLI: TARIMSAL KALKINMAYA BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ