İfral TURGUT

Tarih: 24.02.2025 19:57

II. ABDÜLHAMİD VE İFLAS

Facebook Twitter Linked-in

Osmanlı İmparatorluğunun 34.Padişahı. 33 yıl hüküm sürdü. 1918 yılında kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti. Padişahlığı süresinde Osmanlı Devleti 1,6 milyon kilometrekare, yani Türkiye’nin iki misli toprak kaybetti.   

Osmanlı İmparatorluğu ilk dış borcunu, Abdülmecid zamanında, Kırım Savaşını finanse edebilmek için aldı. Dış borçlanmalar, Abdülaziz ve V. Murad dönemlerinde de devam etti. 

Sultan II. Abdülhamid tahta çıktığında, dış borçlar bir süredir ödenemiyordu. Bu nedenle borçlar sürekli olarak faizleri de üzerine eklenip yenileniyordu. 1873’te Avrupa’da adına   “Uzun Depresyon” denilen büyük finansal kriz çıkınca, başta İngiltere ve Fransa olmak üzere alacaklı devletler paralarını istemeye başladılar. 

Osmanlı aldığı paraları yatırıma dönüştürmeyi aklına bile getirmiyor, itibardan tasarruf etmek ayıp olduğu için, Dolmabahçe, Çırağan, Beylerbeyi Sarayları gibi verimsiz alanlara harcıyordu. Bir yandan da Galata Bankerleri alınan iç borçları istiyordu.  Para yoktu Osmanlı iflasını ilan etti.     

Bunun üzerine masaya oturuldu ve borçlar yapılandırıldı. Buna göre, Osmanlı İmparatorluğu damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini, 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak Galata Bankerlerine bıraktı. 

Avrupalılar, yalnızca Galata bankerlerine olan iç borçların yapılandırılmasına tepki gösterdi ve 1881’de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Yetmedi, Avrupalılar iç ve dış borçların ödenmesine ayrılan bu gelirleri toplama ve alacaklılara ödeme yetkisinin de Osmanlı devletinden ayrı bir idare kurularak ona devredilmesini istediler. Hükümet baskılara dayanamadı ve 20 Aralık 1881’de yayınladığı Muharrem Kararnamesi ile Düyun-u Umumiye İdaresini kurdu. 1882 yılında çalışmaya başlayan Düyun-u Umumiye İdaresinin yönetim kurulu 7 kişiden oluşuyordu. Sadece biri Osmanlı Tebasından idi. Düyun-u Umumiye İdaresi gelirleri istediği gibi topluyor, istediklerine ödüyordu.  Osmanlının mali bağımsızlığı kalmamıştı. Osmanlı, 30 yıl süreyle en önemli gelir kaynakları olan tütün, tuz ve kahveden toplanan vergileri, alacaklı ülkelerin kurduğu “Reji İdaresi" eliyle, Rotschild ailesinin bankalarına ödüyordu.     

Kurtuluş savaşı sırasında Ankara hükümeti Düyun-u Umumiye İdaresinin topladığı bütün gelirlere el koydu. Lozan Antlaşmasıyla bu kurumun işleyişine son verdi. Reji İdaresi, özel şirket olduğu için onun paylarının satın aldı.

1928’de yapılan Paris Sözleşmesiyle yeni bir ödeme planı yapıldı. Borçlar, yaşanan dünya çapında ekonomik krize rağmen, “Borç namustur,” denerek, 1954 yılına kadar günü güne ödendi.   

Koskoca İmparatorluğun, iflas ederek, mali bağımsızlığından olması, Abdülhamid zamanında kurulan Rüsum-u Sitte İdaresi, Düyun-u Umumiye İdaresi ve Reji İdaresiyle olmuştu. Mali bağımsızlığımıza yeniden kavuşmamız ise Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin kurucularının Türk milletine armağanıydı. 

RUHLARI ŞAD OLSUN. BİZE BORÇSUZ, KENDİ KENDİNE YETEN VE GELİŞEN BİR ÜLKE TESLİM ETMİŞLERDİ.

Kaynak: Kendime Yazılar-Mahfi Eğilmez


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —