adanaulus

Tarih: 14.08.2012 18:35

İnanç Dünyası

Facebook Twitter Linked-in

'İnanmak' yaşamın en temel dayanığıdır. Öyle ki; Tanrı'ya inanmayan insan dahi, Tanrı'nın olmasığına 'inanmak'tadır. Bu bir çelişki ya da çelişmezlik değildir. Sadece, Aristo'nun da savunduğu gibi; Tanrı'nın insan beynine henüz doğmadan programladığı, bilgi formlarının göstergesidir.
Neye inanıp neye inanmayacağına kişi kendisi karar verir, ama bu öyle bir düzen ki; aslında bir şeye inanmamak... Tanrı'ya, aşka, mutluluğa... Onun olmadığına inanmaktır! -
Şeymel: İnsan; Tanrı'nın yansıması, şeytan ve meleğin kırmasıdır. Kimisinde şeytanın kromozomu baskın çıkar, kimisinde meleğin...
Böylece iyi ve kötü baş gösterir. Ha iyilik ile kötülük öyle sanıldığı gibi insanın içinde filan da değildir, insanın ta kendisidir! -
Verici: Alıcının olduğu yerde verici ol, vericinin olduğu yerde her zaman alıcı olmayabilir. Şayet alıcının olmadığı yerde verici olmaya kalkarsan...
Tükenirsin!
Delilik: Delilik hiç bu kadar haz vermemişti. Çağlar boyu delilikle yargılanmış kişilere baktığımızda; filozofların ve aydınların bize el salladığını görürüz. Bu durumda delilik, onur verici bir sıfat olmalı...
Ve ne güzeldir ki, dahilikten deliliğe terfi edilmiştir hep!
Asıl Problem: Öğrencilerin oluşturduğu sınıf, siyasilerin oluşturduğu meclis, organların oluşturduğu vücut... Eğer ortada bir problem varsa, bunun nedeni her zaman aynı kişi ya da şey olmayabilir. Tıpkı mide ağrısı gibi... Evet ağrıyan yer mide olabilir, ama ya problem baştaysa?
Özgürlük: Bırak onlar sürüyle gitsinler! Koyun olmaktan mutlularsa, sanane? Sen özgür bir keçi gibi ol, tırman dağına! Yorulursun belki, ama en tatlı otları hep sen yersin!
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —