<strong>İNDİRİM</strong>…

<strong>İNDİRİM</strong>…






Geçtiğimiz hafta yaşanan, birçok mağazanın de içinde bulunduğu yerlerde “çılgın indirim” nedeniyle yığılmalar yaşandı!





Kentin belli noktalarına yerleştirilen billboardlarda, yazılı basın duyurularında, televizyonlarda art arda “bir an önce sıranızı ayırtın, sakın geç kalmayın, son şans” denilerek, yurttaşın “tüketme alışkanlığı hem kazındı hem de kamçılandı!





O güne değin ederinden dolayı alamadıklarını “indirimli” alabileceklerdi; hem de öyle böyle bir indirim değil, yarı ederine…





***





Düşünürken aklım karışıyor… Yüz liralık bir ürün, elli liraya indirilecek söz de; bunun sağlıklı bir olgu olduğunu düşünmek istemiyorum! Düşünen, inanan, doğru bulan varsa da kızıyorum!





Şöyle ki; bir ürünün ederi oluşturulurken önce girdiler, ardından girdilerin “ürün” olabilmesi için kullanılan enerji/ emek, diğer masraflar bir araya getirilerek “mal oluş” ederi belirlenir. Üzerine “kar payı” eklenerek sağlayıcılara, sağlayıcılar da kendi “kar paylarını” ederim üzerine koyarak mağazalara ulaştırırlar!





Mağazalar işyeri kirası, işyerinde çalışanların aylıkları ile diğer giderleri göz önünde bulundurarak “ürünün” üzerine “masraf” olarak ekler, onun da üzerine “kar payını” koyarak etiketler satışa sunar!





Buraya dek anlaşılmayan bir şey olduğunu sanmıyorum!





***





Mağazaların, renkli/ ışıklı vitrinlerdeki ürünler için yaptığı tüm masraflar ederinde içindedir! Ancak bu ederin hiçbir zaman, “mal oluş” ederinin iki katın da üzerinde olduğunu düşünemem!





Düşünebiliyor musunuz, elli liraya “mal olan” bir ürün için yüzelli lira etiket konulduğunu, bana hem normal gelmiyor hem etik gelmiyor hem de gerçekçi gelmiyor!





Ülkede 24 Ocak kararlarıyla gerçekleştirilen “serbest piyasa ekonomisi”, piyasanın “yarışımcılığına/ nitelik kazanımına” ilişkin beklentiler içermekteyse de tüketicinin “mal edişin” iki/ üç katı ederine ürüne ulaşmasını beklemiyordu kanımca!





Böyle bir “serbestlik”, çılgınlıktan başka bir anlama da gelmez!





***





Geçtiğimiz hafta yapılan “çılgın indirim” nedeniyle, birçok mağaza “yarı ederine” satış yapacağını reklamlarla, ışıklı vitrin yazılarıyla duyurduğunda, bu ülkede yurttaşı zorluklara karşı koruma sözü verenlerin “dur bakalım mağazacı kardeş, bu ürünü kaça alıp kaça satıyordun da yarısına düşürdün” demesi gerekmiyor muydu?





Yanlış bir söz söylemek istemiyorum ama, kanımca şekerin ederini ya da yurttaş her gün alım gücünü yittirirken bankaların neden kazançlarını beşe katladığını soracak gibisiniz! Doğrusunu yapıyorsunuz!





İnanın bana!



Oktay EROL

1.12.2022 17:52:34

YAZARLAR


“EKONOMİDE BAŞARI, DAHA İYİ BİR YARGI İLE MÜMKÜNDÜR”

“ÜLKEMİZİN YERALTI VE YERÜSTÜ KAYNAKLARI HALKIMIZINDIR!”

YANLIŞ DİYETLER ZAYIFLATMIYOR TAM AKSİ KİLO ALDIRIYOR!

TÜRK TENİSİNDE ÇÜ-ATDSK İŞBİRLİĞİ

“AĞIR VE ORTA HASARLI BİNALAR KADERİNE TERK EDİLDİ”

ÇGC BAŞKAN ADAYI ÇAKIN, ÜYELERLE BULUŞACAK

BUĞDAY TABAN FİYATI EN AZ 15 LİRA OLMALI

ESENDEMİR: GAZETECİLER İŞSİZSE ÖZGÜR DEĞİLDİR

TGC’DEN “GAZETECİYİ VE HABERİ ÖZGÜR BIRAKIN” ÇAĞRISI!

DEMİRÇALI BORÇ LİSTESİNİ BELEDİYEYE ASTI

TÜRKİYE’DE HALA TEŞHİS ALAMAYAN 1 MİLYON ÇÖLYAK HASTASI VAR

EMNİYET MÜDÜRÜ ARİKAN'A ZİYARET

ANAVARZA BAL’A PARİS’TEN BÜYÜK ÖDÜL

112 ACİL ÇAĞRI ÇALIŞANLARININ SORUNLARI ÇÖZÜLMELİ

DEMİRÇALI’DAN BASIN TOPLANTISI

“ADANA, TÜRKİYE’NİN LİDER ŞEHİRLERİNDEN BİRİ OLMAK ZORUNDA”

ÇUKUROVA GİAD’DAN EMNİYET MÜDÜRÜ ZİYARETİ