“İktidar”, gerçekleştirdikleri uygulamalarla yurttaşa “az kaldı, uçacağız, sabredin” iletileri verirken, “muhalefetin” karanlık tablo çiziyor olması “yaşananlara” aynı pencereden bakılmadığını gösteriyor! Peki, “az” mı kaldı, uçacak mıyız, araştırmalar sonucunda ortaya çıkan “veriler” kötü gidişin “sona” geldiğini mi gösteriyor? “Muhalefet”, kaygıların daha da artacağını vurgularken “haksızlık” mı yapıyor, yirmiüç yıldır ülkeyi yöneten “iktidarı” sindirememe sorunu mu yaşıyor?

Buna benzer sorular zaman zaman bizlere de soruluyor! “İktidarın” hiç mi başarısı yok, deniyor! Bunca yıldır ülkeyi “kötü” yönetiyorsa “neden” her seçim “kazanan” oluyor, bugün için bile “kazanabilecek” konumunu koruyor? 

***

Şuradan başlayalım: Daha dün, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir haber kanalının sorularını yanıtlarken “vatandaşımız hayat pahalılığından şikayette haklı, enflasyon adaletsiz bir vergi gibidir, özellikle sabit ve dar gelirlileri vurur” sözlerine yer verdi. Aynı bakan geçtiğimiz günlerde, son yirmi yıl içerisinde emekli aylıklarının nasıl iyileştirdiğini anlatıyordu! İnsanlar yaşam pahalılığından dolayı yakınmakta, kaygılanmakta haklıysalar bunun sorumluları ekonomiyi ellerinde bulunduranlar olmalı! Neden geçen yaklaşık çeyrek yüzyıl boyunca düzeltmediler, dargelirlinin yaşama tutunmasını kolaylaştırmadılar? Tümcede bir de “enflasyon adaletsiz bire vergidir” deniyor! “Muhalefet”, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını kaç kez gündeme taşıdı anımsayanınız var mı; “iktidar” denilenlere kulak vermiş olsa belki de “kaygının” bir bölümü ortadan kalkacaktı; kim bilir?

***

Önümüzde oruç ayı var biliyorsunuz… Bu ay salt oruç tutulmaz “aç komşular” doyurulur, “sıkıntıları olanlara” el uzatılır; fitre verilir! Fitre, varlıklı olanın geçimini karşılamakta zorlanana yapacağı yardımdır. Yine de fitrenin kimlere verilebileceği Diyanet İşleri Başkanlığı’na sorulur. Geçtiğimiz günlerde Alo 190 Diyanet fetva hattı aranmış, soruya “Ramazan ayında fitre asgari ücretli ya da emekli maaşı alan birinin geçinemediğini düşünüyorsanız, yan geliri yoksa evi kiraysa ya da evi varsa bile yakıtını vs. ödeyemiyorsa verebilirsiniz” yanıtı alınmış!

Diyanet’in, “emekliye, asgari ücretliye fitre verebilirsiniz” açıklaması, bir anlamda “iktidarın” her sözcüsünün “emekliyi, çalışanı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” sözlerinin gerçeği yansıtmadığının da kanıtı! Demek ki geçtiğimiz yıllara göre gerek asgari ücretle çalışanlar, gerekse emekliler “fitreye muhtaç” duruma getirilmiştir! Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı oruç ayında fitrenin günlük 180 lira olduğunu açıklamış… Bir kişi için aylık beşbindörtyüz lira, dört kişilik bir ailenin fitresi yirmibirbinaltıyüz lira! Bir de iki doyumluk… Emekli aylığından çok, asgari ücretle de burun buruna…

***

İnsanlar “iktidarın” ya da “muhalefetin” dediklerine değil, yaşadıklarına bakıyor! Ocak ayı için “yoksulluk” sınırı yetmişbin liranın üzerinde, “açlık” sınırı da asgari ücreti geçti! Halkımızın büyük bir bölümü “yoksul” değil; bunu biliyoruz! Ayrıca “aç” da değil; onu da biliyoruz! “Kazancını giderine yetiremeyen” durumda! Şu an için “adı” bile yok!

Son bir söz: Ülkemizde “kazancını giderine yetiremeyen” katmanın azaldığını kimse söyleyemez; bakanlığın verilerine göre “destek alanların” sayısı her geçen yıl artıyor! Son günlerde herhangi bir markete girdiğinizde ürünlerin ederlerine iyice bakın, duyularınızı çalıştırın, ne düşündüğünüzü başkasına söylemeseniz bile kendi kendinize mırıldanın! İnsan başta “doymuyorsa”, yaşayamıyor demektir! Yaşayamıyorsa “sağlıklı” düşünemiyor demektir! “Az kalmadığını, uçulmadığını, sona gelinmediğini, güzel günlere gidilmediğini” bilelim…