Türk siyesi literatürüne 1800’lerde girdi.
“Kaht”, Arapça kökenli Osmanlıca bir sözcük. Anlamı,” kıtlık, kuraklık”. “Ricâl” ise, “erkek, adam, elinden iş gelen yetişmiş insan, anlamına gelen recül kelimesinin çoğulu.”
Kaht-ı Rical, “Adam kıtlığı, adamsızlık,” anlamına geliyor. Özelde ise devlet adamı kıtlığı, devleti yönetecek eğitimli, liyakatli, basiretli, öngörülü, yetişmiş devlet adamı kıtlığı demek.
“Rical-i devlet”, ya da “Devlet ricali” olarak kullanıldığında, devletin ileri gelenleri, kısaca “Devlet Adamları” anlamını taşıyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü analiz eden düşünürlerin bir bölümü Kaht-ı Ricali, İmparatorluğun çöküşünün temel sebeplerinden biri sayıyorlar.
Osmanlı’nın kaht-ı ricalden neler çektiğini anlatan en sert ifadelerden biri, bizzat bu kıtlığı yaratan kişilerin birinden, Padişah Üçüncü Mustafa’dan gelmiş. Diyor ki;
Yıkılupdur bu cihan sanma ki bizde düzele,
Devleti çerh-i denî verdi kamu müptezele.
Şimdi ebvâb-ı saâdette gezen hep hazele,
İşimiz kaldı hemân merhamet-i lemyezele.
Yani, bugünkü Türkçe ile diyor ki;
Dünya yıkılıyor, bizim zamanımızda düzeleceğini sanma.
Alçak felek/kader/talih, devleti aşağılık adamlara verdi.
Şimdi yönetim kapılarında hep bu âdîler dolaşıyor.
İşimiz artık Allah’ın merhametine kaldı.
Sanki şikayet ediyor gibi ama aslında güzel bir itiraf. Hiç olmazsa itiraf edecek kadar açık sözlü.
Kaht-ı rical ülkemizde I.Dünya Savaşından sonra zirve yapmaya başlamış. Zirve yapmış diyemiyorum. Çünkü bakıyorum, tam “İşte burası zirve,” diyeceğim, hemen biri beni yalanlıyor ve “Dur hele, biraz bekle; her gün yeni zirveler yaratıyoruz,” diyor.
CUMHURİYETİ KURAN KADRONUN BÖYLE BİR SIKINTISI HİÇ OLMADI.
AKSİNE;
• ONLAR KAHT-I RİCAL DEĞİL, OLSA OLSA “BAHT-I RİCAL”Dİ.
BUGÜNKÜ DURUM MU?
• LA HAVLE VELA KUVVETİ….????!!!!
