KALIP

KALIP

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...
Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar.

Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar.

Bütün bu işleyişin en ölümcül dengesini, yani, halkın düzene rızasını ise seçimler üzerinden üretiyorlar. 31 Mart yerel seçimleri de, geçmişte yapılan her seçim gibi, demokrasi, hak, hukuk, adalet gibi yaldızlı değerlerle ambalajlanmaya çalışılsa da, aslında hep olan, siyaset bürokrasisine dağıtılacak kent rantlarının hangi parti ya da hangi isimler üzerinden yapılacağının belirlenecek olması olarak niteleyebiliriz.

Dolayısıyla seçimlerin, az sayıda istisnalarla karşılaşılsa da, zihnen malülleştirilerek farklı isim ama aynı hedefli partilerin çatısı altında kümeleştirilen siyaset bürokrasinin, kendilerine sunulan sıfat ve koltuklar üzerinden elde edecekleri küçük kırıntılar karşılığında insanları, Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Arap gibi mezhep ve kimlik temelli ayrıştırarak sömürü düzenine razı etme mekanizması olduğunu söyleyebiliriz.

Şimdi yine, kimin kiminle işbirliği yaptığı ya da yapabileceği ile hangi partinin hangi adayının nereyi nasıl kazanacağına ilişkin yaratılan gürültünün de tek amacı var: Geçmiş seçimler öncesinde de her şeyin çok güzel olacağı vaaz edildiği halde, gerçekte hiçbir şeyin değişmediğinin görülmesini engellemek. Bunu da, her zamanki gibi, sorgulama yapabilecek aklı devre dışı bıraktırıp, bu kez farklı bir sonuç çıkacağını umut ettirecek sanal bir gerçeklik yaratarak sağlamaya çalışıyorlar. Hem geleceğimiz, hem de akıl sağlığımız açısından bu kakofoniye kulaklarınızı tıkamanızı öneririm.

Seçimleri harami düzeninin en ölümcül dengesi yapan şey, hangi ili ya da belediyeyi kimin yönetttiği, yöneteceği ya da kent rantı dağıtımını kimin yapacağının ortaya çıkacak olması değil. Bu açıdan, kimin ne kadar servet biriktirdiği ya da biriktireceğinin de sistemin işleyişi açısından bir önemi yok. Başa dönerek devam edecek olursak, onlar için seçimlerin önemi, zihni çerçevesini çizdikleri siyaset bürokrasisinin kurulu düzene rıza üretecek şekilde hizmet kapasitesi taşıyıp taşımadıklarının ortaya çıkacak olması.

Sonuç olarak, daha önceki seçimlerle bu seçimler arasında bir fark olmasını isteyen ya da bekleyenler varsa onlara önerim, bunun için ilk yapılması gereken şey, giriş paragrafında konu edilen yol ve yöntemlerle şekillendirilen zihini kalıbı kırıp atmakla işe başlamaları...

 

Turgay DEVELİ

11.12.2023 13:01:52

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI