İfral TURGUT

Tarih: 06.08.2022 22:58

KARA SEVDA

Facebook Twitter Linked-in

“Nerde Beşiktaş’taki sevgilim. Onun üzerine yoktur ve olamaz. Bu işe onu sevmekle başladım. Onu sevmekle bitireceğim,” demişti Cahit Sıtkı. Gerçekten sevmişti, hem de çok sevmişti, Beşiktaşlı kızı. Açılmamıştı, açılamamıştı ona. Korkuyordu.. Ya beğenmezse diye Kendince fiziksel bir kusuru vardı. Yüzündeki şark çıbanı onu utangaç, çekingen yapmıştı. Mektuplar yazıyordu, Beşiktaşlı kıza. Sonra da onun ağzından kendine mektuplar yazıp, postalıyordu, Beşiktaş’tan.
Balkanlardan gelme bir ailenin kızıydı, Beşiktaşlı. Kültürlü bir kız olduğu söyleniyordu. Bu aşkı bilenler bir gün sordular, ”Cahit ile evlenmeyi düşünür müsün,” diye. “Hayır,” dedi Beşiktaşlı. “Fizik yapısı itibarıyla tipim değil. Onunla mutlu olamam. Ancak görüyorum ki geleceği büyük bir şairdir. Bu sebeple inkisara uğramasın diye şimdilik ilişkimi sürdürüyorum.”
Beşiktaşlıya bir türlü açılamayan, ama unutmayı da başaramayan, hatta çilingir sofrasını kurdurduğu Abbas’a, ”Getir bana Beşiktaşlıyı,” diyen Cahit, Paris’te arkadaşı Vedat Günyol’a açılır. Çünkü Beşiktaşlı sevgilinin adı Mihrimah’tır ve Vedat Günyol’un kardeşidir.

İçi yanar Vedat Günyol’un ve “Keşke söyleseydin be Cahit, mutlaka seninle evlenmesini isterdim,” der. Ama geçmiş ola; Mihrimah doktor Cemil Cemiloğlu ile evlenmiştir.

Ziya Osman Saba, “O hep böyle kendinden yaş yaş küçük kızların peşinde, benliğinin yarısı sanki aşık, öteki yarısı sanki daima sarhoş yaşadı. Ta yatağa düşünceye kadar. Onlar hep küçük kızlar oldular. Hatta bazıları daha kara okul göğüslüklerini dahi çıkarmamışlardı,” der.
Haklıdır, Saba. Çünkü yine aşıktır, Cahit. Şöyle anlatır kendini: “Şimdiye kadar bir iki kere sevdim, bundan sonra da Mecnuncasına, Ferhatçasına sevebilirim. Fakat şimdiye kadarki sevgililerimden ancak birisi, belki aşkıma kısmen mukabele etmiş olduğu için hala hayal halvethanemde hüküm sürmektedir.”
KARA SEVDA diye bir şiir yazar. Yazar yazmasına da, yeni sevgilisine aşkını anlatırken, Beşiktaşlıya da bir sitem mi, ya da mesaj mı vardır ne, o şiirin gizli bir yerinde?
OKUYALIM MI, KARA SEVDA’YI:
Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlerde yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana,
Ağladığım yer penceresi midir?

Bir köşeye mahzun çekilen için,
Yemekten içmekten kesilen için,
Sensiz uykuyu haram bilen için,
Ayrılık ölümün diğer ismidir.
DEMEK Kİ AŞK BÖYLE BİR ŞEY:
• YANARSIN BİLE BİLE. HEM DE GÖNÜLLÜ.

• BİR DE BAKARSIN Kİ, PENCERESİNİN ÖNÜNDESİN, BİR GÖLGE GÖRÜRÜM DİYE.

• ÖLÜMÜ TERCİH EDERSİN AYRILIĞA.
SEVDADIR, AŞKTIR ONUN ADI. BAŞKA İSİM ARAMAYIN.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —