KATİBİN AVLUSU

Hepsi öyle olmuyor elbet. Ama gelin-kaynana geçimsizliği sadece bize ö

Hepsi öyle olmuyor elbet. Ama gelin-kaynana geçimsizliği sadece bize özgü galiba. Oğlan büyür, evlenme çağı gelir, kız istenir, başlık parası denkleştirilir ve gelin alınır. Dikkat: Gelin alınır. Artık onların malıdır, o ana kuzusu. Bedeli ödenmiştir.

Sonra davul-zurnalarla, halaylarla alınan gelin, her fırsatta burnu sürtülesi bir karşı taraf olur. Oğulun elden gitmiş olması sendromu, kaynanayı değişik bir yaratığa dönüştürür. Kayınbaba da sevmemeye başlar gelini. Ama gelin bilmektedir davranışların kaynağını. “Oğlum, seni bu karın var ya…” diye başlayan suçlamalara, en fazla, “İnanma anana ne olur,” diyebilmekte. Adamsa, ana-babasına itaatsizliği düşünemez bile.

Bir akşam, baba abdestini alır, “Ben camiye yatsıya gidiyorum,” der. Anne de, “Ben de komşuya gidiyorum,” diyerek evli çiftleri baş başa bırakır. 

Adam gider mutfaktan bir bıçak alır ve bilemeye başlar. Kadın kuşkulanır, “Neden,” diye sorar. “Senin için,” cevabını alınca kuşkusu korkuya dönüşür ve koşar, annesine sığınır. Korkularını annesine anlatır. 

Adamın hiç endişesi yoktur. Dönecektir geri, dönmelidir, dönmek zorundadır. Dünya kadar başlık parası saymıştır ona. Üstelik töreler vardır. Adam iyi bilir töreleri. Bir kadın evinden gelinliğiyle ayrılır ama ancak kefeniyle döner.

Annesi genç kadına uzun uzun anlatır böyle bir şeyin olamayacağını, kadının yerinin kocasının yanı olduğunu ve gönderir kızını kocasının evine. Kaderine razı.   

Kadın dönünceye kadar, adam da hazırlıklarını tamamlamıştır. Kocasının elinde hala bıçağı gören kadının korkudan gözleri büyür. Yapabileceği tek şey vardır: Yalvarmak. “Yapma,” der. “Yapma, pişman olursun. Ben ölür giderim ama seni de idam ederler. Yapma.” 

Vakit kaybetmenin gereği de yoktur. Öldüğünden emin oluncaya kadar otuz-otuz beş yerinden bıçaklar bir yastıkta ömür geçirmek Tanrısına söz verdiği eşini.

Ve arkasından yakılan ağıt, biraz bu canavarlığı anlatmak, biraz da bir daha olmamasının dileğidir.

Katibin avlusu hem dar hem geniş.

Ben yatsıya gidem öldürün demiş.

Üç tane canavar bir gelin yemiş.

Vurma zalım vurma pişman olursun. 

En sonunda sen de idam olursun.

 

İnemedim Seyitgazi düzüne.

Bakamadım baş katibin yüzüne. 

Uyma dedim uydun ana sözüne.

Vurma zalım vurma pişman olursun.

En sonunda sen de idam olursun.

 

Katibin avlusu hamama karşı.

Bir yanı kaldırım bir yanı çarşı. 

Gelinimi kestim anneme karşı. 

Vurma zalım vurma pişman olursun. 

En sonunda sen de idam olursun.

ERKEĞİN EŞİNİ ÖLDÜRDÜĞÜ TEK HAYVAN TÜRÜ İNSANDIR GALİBA

 


İfral TURGUT

25.12.2024 21:48:00

YAZARLAR


ADANA SOSYO EKONOMİK GELİŞMİŞLİKTE 22. SIRADA

ADANA LİSTEDE YOK! KAHRAMANMARAŞ UNESCO YARATICI ŞEHİRLER AĞINDA!

“GENETİK TESTLERLE HASTALIKLARA OLAN YATKINLIĞINIZ SAPTANABİLİYOR”

ÜLKEMİZDE ORGAN NAKLİ BEKLEYEN HASTA SAYISI ALARM VERİYOR!

Ergül HALİSÇELİK Yazdı / KÜRESELLEŞMENİN BEDELİ: TÜRKİYE’NİN YERLİ MARKALARI BİRER BİRER YABANCI ELLERDE

TÜRKİYE’DE BİLET SAYILARI ALARM VERİYOR!

SALATALIK VE DOMATES REKOR KIRDI

ADANA'DA ANTİK MİSİS’İN HİKÂYESİ ÇAĞDAŞ SANATLA BULUŞTU

“SÜT DİŞLERİ KORUNURSA ALTTAKİ DİŞ SAĞLIKLI OLUR”

ADANA’DA “SANATTA SÜREKLİLİK VE KIRILMA: TARİHSELDEN GÜNCELE” PANELİ

“EKİM AYINDA 28 ÜRÜNÜN 15’İNDE FİYAT ARTIŞI GÖRÜLDÜ”

ADANA TARIM VE SERA & BAHÇE FUARI 4 KASIM’DA AÇILIYOR

ADANA KÜLTÜR VE SANAT DÜNYASINA YENİ BİR SOLUK

SAMET GÜDÜK’ÜN DAVASI ERTELENDİ

RUHİ YANGIN SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

SABANCI VAKFI, 17.SEZONUNDA  YENİ FARK YARATANLARINI ARIYOR

ALTIN PORTAKAL’DAN 29 EKİM’E ÖZEL GALALAR