‘Kentsel dönüşüm’ konusunda dağarcığımızı kurcalayan sorular…
Sorulara düşünerek yanıt vermediğimiz sürece ‘sistemin’ istemiş olduğunu yerine getirmiş oluruz!
Barınacak tek ‘mülkü’ evi olan yurttaşın bundan da koparılıp az toprak üzerini daha çok yurttaşa ‘pay’ etmesi ‘sistemin’ istediğidir…
Yine, yığınları daha ‘dar’ alanlarda bir arada tutmak ‘sistemin’ tepkisiz bir toplum oluşturma uğraşının bir parçasıdır.
Daha ‘müreffeh’ bir toplum denilerek kurulan yapıların yurttaşı kendi zaman diliminin içine hapsetmek, bir başına bırakmak, kitleselleşmesini önlemek, sömürmek amaçlı olduğu kolaylıkla düşünülmelidir…
İktidarın ‘iktidarı kaybetme pahasına’ diyerek önemsediği ‘kentsel dönüşüm’, ne yazık ki muhalefet partilerince de duyarsızca izlenmekte…
Bu fotoğrafı görmeden geçmeyelim…
* * *
Geçtiğimiz günlerde Kentsel Dönüşüm Yasası, iktidar partisinin ‘eşsiz çabasıyla’ meclisten geçti…
Meclis’ten geçen yasaya göre, yıkılacak binaların boşaltılması için verilen süre otuz günden altmış güne çıkarılmış…
Evini yıktırmayan yurttaş için Cumhuriyet Başsavcılığına ‘suç’ duyurusunda bulunulacak!
Meclis Genel Kurulu’nda yasalaşan ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’ ile;
Yıkılacak yapıların hak sahipleriyle anlaşma yoluna gidilecek,
Anlaşma ile hak sahiplerine kira yardımı yapılabilecek,
Yapıların yıktırılması için altmış günden ‘az’ olmayacak süre verilecek,
Askeri yasak bölgeler, Hazine’nin özel mülkiyetinde bulunan yıkılacak alanlar ile rezerv yapı alanlarındaki taşınmazlardan ‘kamu idarelerine tahsisli’ olanlar TOKİ ile belediyeye devredilecek…
Meclis’ten geçen yasa böyle.
* * *
‘Kentsel dönüşüm’ denilen proje ‘nasıl bir’ dönüşüm?
İktidara bağlı belediyeler ‘dönüşüme’ özel bir önem verirken muhalefet partilerinin belediyeleri ‘belirsizliklerini’ sürdürüyor…
‘Dönüşümün’ ne olduğu, yurttaşa neler getireceği, ‘bölüşüm’ ile iç içeliği konusu tam bir karabasan!
Öğrendiğimize göre, yurdumuzun birçok yerinde ‘kentsel dönüşüm projesi’ konusunda çalışmalar yapılıyor?
Her denli ‘afet riskli’ alanlardan söz ediliyor olsa da; ‘eski yapıları bol alanlar’ belediyelerin göz diktiği yerler…
Kentimden biliyorum…
Eski bir katlı, iki katlı, önü bahçeli alanlar ‘yıkılmaya’ aday…
On-onbeş katlı taş-beton yığınlı yapıları düşünüyorum da; onlardan ‘daha da’ riskli…
Küçük ölçekli bir deprem sarsıntısında çok katlı binaların insanları sokakta sabahlarken, ‘o eski’ yapılı evlerde oturanlar umursamıyor, üstelik sokakta sabahlayanlara ev sahipliği bile yapıyorlar…
Topraktan uzaklaşmak ‘neden’ güvenle aynı tutuluyor anlamış değilim.
‘Eski yapılar yıkılıp yenileri yapılacak’, öyle mi?
sürecek
