Oktay EROL

Tarih: 24.01.2023 15:04

<strong>KURAKLIK İÇİN ÖNLEM ALINABİLİR!</strong>

Facebook Twitter Linked-in






Yılın ilk ayı da geride kalırken karın/ yağmurun yağmaması nedeniyle dolmayan barajlar gelecek için özellikle tarımda kaygı oluşturmaya başladı!





Yağış olmayınca ne toprak tohumu yeşertebilecek, ne de yapıların yüzünü kaplayan “hastalık yapıcı” tozlardan arınılacak!





Yağışsızlığın salt günümüzde yaşanan bir olgu gibi gösterilmesi yerine, bilimsel birkaç araştırma verilerinden söz edelim…





***





Kuraklık konusunda dörtbinikiyüz yıl öncesi verilerden söz edilebiliyor. MÖ ikibinikiyüz yıllarında, Akad İmparatorluğu’nun şimdiki Suriye/ Irak olarak da bilinen Mezopotamya bölgesinde yaşanmış, etkisi bu bölgede de kalmayıp İmparatorluğun yıkılmasına bile neden olmuştu!





Kuraklığın, döngüsel bir iklim olayı olduğu varsayılır! Her hangi bir mevsim ayırmaksızın yağışların azalması biçiminde gerçekleşir. Kışın ya da ilkyazın yağması gereken aylarında görülmeyen, üstelik beklenmeyen aylarda küresel boyutta yaşanan yağışların etkileri/ yansımaları da kaygı verici oluyor!





Kuraklığın nedeni denilince bölgenin önlem derecesi, hava kütlesi, coğrafi özelliği kadar, insanların doğayı hoyratça kullanması/ ekolojik dengeyi bozması da gösterilebiliyor!





Ülkemizde kuraklık nedeniyle barajlarda yaşanan mevsimsel doluluk oranındaki sorun, havaların ısınmasıyla birlikte toprak için kaygılandırıyor. Özellikle Adana bölgesinde narenciye bahçeleri ya da mısır/ pamuk/ buğday gibi ürün üreticilerini bugünden düşündürdüğü biliniyor.





Yağmurun/ karın yağmaması nedeniyle yaşanan kuraklık sonrasında havada oluşacak nem, su kaynaklarında azalma, ekonomik/ çevresel/ temiz su/sağlık/ kent yaşamı benzeri sorunları birlikteliğinde getirdiği gibi, canlının beslenmesinde en etkili etmen olan tarım konusunda da kaygılar ortaya çıkacaktır!





***





Etrafı denizlerle çevrili, her tür doğal/ iklimsel özelliği olan ülkemizin “kuraklıktan” daha az etkilenmesi için çözüm yolları oluşturulması olasıdır!





Başta gerek baraj, gerek göletler, gerek kuyu, gerekse akarsuların gerektiğince/ savurganlık yapılmadan kullanıldığını, “gereksiz” suyun akıtılmadığını söylemek gerçekçi olmaz!





Gelişmiş ülkelerde “tarımsal sulamada” yapılan uygulama yöntemiyle “boşa harcanan” suyun önlendiği ileri sürülür! Sözüm ona kuyu ya da kanal sulamalarında, düzenli planlamaların yapılması üzerine çalışma yapan bilim insanları ülkemizde kuraklığın “en az zarar” verecek biçimde etkili olabileceğini ileri sürmektedir!





Tarih boyunca yaşanan, salt yaşandığı bölgeyi değil dünyanın büyük bir bölümünü etkisi altına alan “kuraklıkların” alınacak bilimsel önlemlerle “en az zararla” sonuçlanacağı olasılığı değerlendirilmek/ uygulanmak zorunda! Hırs dürtülerinde ısrarcı olmanın, yanlışı yinelemenin anlamı yok!



Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —