Hem fizik, hem kimya dalında Nobel kazanmış tek
bilim insanı. Tüm ömrü laboratuvarlarda geçti. Hem de laboratuvar ortamının
hayatına mal olacağını, yoğun radyasyonun kendisini kanser yapacağını bile bile
Radyum, Polonyum ve radyoaktiviteyi buldu. Tıp tüccarları onun
buluşlarının patent hakkı için milyon dolarlarla sıraya girdiğinde o, “Hayır. Ben bunları para kazanmak için değil, insanlık için
yaptım” dedi.
Hayır, hayır, amacım Madam Curie’yi
anlatmak değil. Tarihi bir olayda kaderin cilvesini paylaşmak.
Hitler, ülkesinin sınırlarını
genişletmek istiyordu. Polonya’ya saldırma hazırlıklarını yaparken Stalin’le
bir anlaşma imzaladı. Anlaşma Polonya’nın işgal edilmesini ve Almanya ile
Sovyetler Birliği arasında paylaşılmasını öngörüyordu.
1 Eylül 1939'da Cuma günü, ”stuka” adı verilen Alman pike uçakları
Polonya’da küçük bir kent olan Wielun’a saldırdı. Kimse böyle bir saldırının
düzenlenmesini beklemiyordu. Wielun, askerî birliklerin bulunmadığı, stratejik
açıdan önemi olmayan küçük bir kentti. Kısa bir süre içinde kasabayıkıntı ve küller içinde kaldı.
Yaklaşık 1,5 milyon Alman askeri Polonya
sınırını geçti. Bombaların ardından,
şair, profesör, doktor, hukukçu ve öğretmenler idam edildi; Yahudiler toplu
halde katledildi. Aralarında 3 milyon Yahudi’nin de bulunduğu 5 milyon kişi
katledildi.
36 gün içinde Polonya teslim olmuştu. Muzaffer ve mutlu Almanlar’laSovyetler,
ülkeyi aralarında paylaştılar.
Gelelim kaderin cilvesine…
Hani, Hitler de insan ya…Hani Hitler de ölümlü ya…Hani
Hitler de hastalanır ya… İşte aynen öyle oldu.Hitler ve askerleri yaralandıklarında, ya da hasta
olduklarında Madam Curie’nin tıp dünyasına kazandırdığı yöntemlerle
tedavi edildi. Ağır bir hastalığa yakalanan Hitler’in akciğer filmleri de
Madam Curie’nin bulduğu makinelerle çekildi..
KİMSE KENDİSİNDE TANRININ BAŞKALARINDA OLMAYAN GÜÇLERİ
BAHŞETTİĞİ VEHMİNE KAPILMASIN.
SÖZÜM MECLİS DIŞINA TABİ…