Yeni bir döneme girmişiz. Yumuşayacakmışız, normalleşecekmişiz ve bunun için yeni bir anayasa yapacakmışız. Demek ki, daha önce faşist rejimler gibi, sert yöntemlerle yönetilmişiz, dolayısıyla anormalmişiz, bunun sebebi de anayasaymış. Tamam hepsini yapalım da, bunun için yeni anayasaya ne gerek var. Zaten son altı yıldır ülkeyi anayasa hiç uymadan ülkeyi yönetmişiz. Yeni bir anayasa yapıp, ona uymadığımızı CV’mize yazsak ne olacak, yazmasak ne olacak?
Lafı uzatmadan önce konuyla ilgi ansiklopedik bilgiler verelim: “Neticeye giden her yol mübahtır,” sözünü duymayan yoktur. Bu “Her Yol” kavramının içinde ahlak, etik, namus, onur, yasa, yasallık olduğunu kimse iddia edemez
Şimdi başlığımıza konu olan iki kavramı kısaca açıklayalım.
MAKYAVELİZİM: Siyasi amaç taşıyan her eylemin meşru olduğunu savunur. Siyasi bir amaca ulaşmak için ahlaki, hukuki, kültürel ve dini değer ilkelerinin tamamı gereksizdir. Eylem araçları ise, sınırsızdır.
Makyavelizm, siyaset ve ahlak ilkelerinin birbirinden bağımsız iki ayrı olgu olduğunu savunur. İktidar yönetimini dini değerlerden çok, pragmatik değerlerden alınması gerektiğini savunur. Bu yüzden iktidarı dini öğelerden arındırmak için, her başvurulan yol mübahtır.
TAKİYYE: Makyavelizmin dini terminolojideki adıdır. Sözlüklerde tam olarak, “korunmak ve sakınmak anlamına gelen, kendisine zor kullanılan kimsenin canını, malını ve koruması gerekli varlığını mutlak bir tehlikeden kurtarmak için gerçekte benimsediği görüş ve kanaatin aksini izhar etmesi, karşı tarafla aynı fikirdeymiş gibi görünmesi” şeklinde tanımlanır. Ama pratikte sonuca ulaşmak, için başta yalan olmak üzere, her türlü ahlaki değeri yok saymak olarak uygulanır.
İşleyiş ve uygulanış alan ve yöntemlerine baktığımızda Mayavelizim ile takiyyeciliği birbirinden ayırmak mümkün değildir. Hatta kardeş bile sayılırlar.
Dört temel ilkeleri vardır:
Günümüzde ahlak, doğasındaki iyi niyeti yitirmektedir. Toplumsal ahlaki ilkeler ile bireyin ahlaki değerleri arasında meydana gelen tutarsızlığın oluşturduğu çelişki, ahlaki yoksunluğa ortam hazırlar. Ahlaki yoksunluk, en çok da siyaset, iş ve ticaret alanlarında görülmektedir
2. Başkalarına Güvensizlik.
Başkalarına güvensizlikle ahlaki tutumlar arasında ters bir ilişki vardır. Kişi varlığına ilişkin tehdide maruz kaldığında veya kaldığını düşündüğünde normal şartlarda ahlaki yönden uygun görmediği davranışları, tehditten korunmak için, ahlakileştirme eğilimi gösterir
3. Kontrol Arzusu
Kontrol, insanın kendini ve çevresini etkileme ve yön verme yeteneğidir. Makyavelizm eğilimli kişiler, hiyerarşide her zaman kontrolü elde tutmak isterler. Takiyye ise dini açıdan “vacip” sayılıyor.
4. Statü Arzusu
Statü, kişinin toplumsal piramit içerisindeki ve diğer insanların gözündeki yeridir. Makyavelist ve takiyyeciler için statü; çevredekileri kontrol, gerekirse bilgiyi manipüle etmek ve benzeri unsurlarla amaca erişme yolunda konumdan yararlanmak için vazgeçilmez bir unsurdur.
Eminim yeni Türkiye’nin kurucuları, karşılıklı ziyaretlere gitmeden, nelerle karşılaşacağını, karşılarındakinin hangi konuda usta olduğunu biliyordur. Kibarlığımızı korumak için verdiğimiz tavizler ve kaybettiklerimiz yetti artık.
Dilerim, “İlkemiz, masada müzakere, sokakta mücadele” diyenler, yumuşarken kulak memesi kıvamını gelip, bu konuda daha sitemkar yazılar yazmamıza sebep olmazlar.