MEB'İN 'ÇOCUK/İNSAN' FİKRİ: ÇOCUK VE ZİHNİ CEVHER Mİ ARAZ MI?

MEB'İN 'ÇOCUK/İNSAN' FİKRİ: ÇOCUK VE ZİHNİ CEVHER Mİ ARAZ MI?

Deve anıran, insan düşünen hayvan mıdır, hayvan duygulu canlı mıdır, büyüyen midir? Nefis/zihin cevher midir, araz mıdır? Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü, 20 Kasım da Çocuk Hakları Günü idi. Kelama, teolojiye göre çocuk ve insan nedir, okul ve eğitim ne yapmalıdır?

MANTIK VE OKUL, SURET VE MADDE, TANIM VE ÇIKARIM İLİŞKİSİ


Çocuk nedir, eğitim nedir, suret ve içeriği nedir? Suret babadan, materyal anneden midir? Kadın ve erkeğin suret ve maddesi aynı mıdır, farklı mıdır?

Mantığın iki büyük problem alanı bulunuyor. Biri kavramlar/tasavvurlar, bunun bilgisini oluşturan tanım bilgisini araştırma, diğeri önermelere/mevcut bilinenlere dayalı yeni bilgiler oluşturmanın yolları kıyaslar. Kategoriler, evrenseller, önermeler, çıkarımlar, bunların biçim ve içerik bilgisi Aristoteles’ten bu yana başlıca problemler olarak irdelenmekte olup Farabi’den İbni Sina’dan, skolastikten günümüze “yedi liberal sanat” -trivium (gramer, diyalektik, retorik) ve quadrivium (aritmetik, geometri, müzik, astronomi)- okulların ve yüksekokulların müfredat modelini oluşturmuştur. Aristoteles’in Alatleri/Organon’u Arapça felsefede, Bağdat’ta, Şam’da üç temel (kategoriler/tanımlar, önermeler, kıyas formları) ve beş sanat (burhan/içerik bilgisi, cedel/diyalektik, retorik, şiir/poetika ve mügalata/safsata) olarak daha da derinleştirilmiştir.

Tüm bu tartışmalar varlık problemine yanıt arıyor: Teogeni/tanrı, kozmogeni/evren ve antropogeni/insan “nedir”e, “varlık nedir”e odaklanmış bulunuyor. Zorunlu mudur, mümkün müdür, var mıdır, nedir, hangisidir, bilgisi tanımı mümkün müdür, ortak ve kısmi ilişikleri nelerdir?

İNSAN NEDİR? KADIN ERKEK NEDİR? ÇOCUK NEDİR?


İnsan düşünen hayvandır da kadın bunun örneği midir, düşünene örnek verilirken hep Sokrates, Zeyd mi örnek alınmıştır, kadın örneği verilmiş midir?

Bu hafta 20 Kasım Çocuk Hakları Günü idi. MEB’in bu haftayla ilgisi oldu mu, bir çocuk tanımı var mı? “Çocuk hakkı” kelamda/İslam teolojisinde nedir, Müslümanlara göre kadın erkek çocuk nedir, insan nedir? Farklı itikatlar farklı tanımlar mı yapmaktadır? AKP’nin, MEB’in anlayışına göre çocuk, kadın ve erkek çocuk veya insan nedir?

Şu kadarını burada belirtelim ki, Farabi ve İbni Sina gibi düşünürler (mutezile ekolü) tanrının her şeyi iyilik üzerine yarattığını, insana akıl verdiğini, insanın kendi fiillerinin öznesi ve yükümlüsü olduğunu, insanın iyilik ve kötülüğü bilebileceğini ve tercih edebileceğini kabul ederken Eşariler iyiliğin ve kötülüğün vahiyle, emir ve yasaklarla bildirildiğini kabul etmektedir. Tanrıya illa iyilikle yaratıp yaratmadığı, nasıl tasarruf edeceği vacib/zorunlu değildir, her tür hüküm vermek ona aittir. Çocuk veya insan iyiliğin ve kötülüğün ne olduğunu akıl ve sağduyuyla bilmeye, anlamaya, değerlendirmeye değil emredilene/yasaklara/nass’a uymaya hazırlanmalıdır.

Çeşitli ara anlayışlar da bulunmaktadır ama çocuğun/insanın neliğine ve eylemine ilişkin iki anlayış biri daha felsefi diğeri daha teolojik/kelamı olmak üzere bu şekilde özetlenebilir.

MEB hangi görüşe yakındır, insan iyilik ve kötülüğün tanımına ve bilgisine nasıl erişilebilir? Çocuğun kapasitesi var mıdır, bu kapasite nelere dairdir, çocuğun potansiyellerini geliştirmesi ve kendini gerçekleştirmesi okulda temel bir amaç olabilir mi? Yoksa çocuk ve insan kendisine ne bildirilmiş ne haber verilmişse onlara uymakla mı zorunludur, okulun temel işlev ve önceliği çocuğa emredilene uymasını mı öğretmektir?

MANTIK DERSİ VAR MI? PSİKOLOJİ, SOSYOLOJİ DERSİ NE ANLAMA GELİR?


Hangi anlayış mantığa, bilgiye, bilime açık bulunuyor acaba? Bilinen nasıl artırılır, bilinenden hareketle bilinmeyene dair yeni bilgiler nasıl çıkarılabilir acaba?

Mantık en çok da bilinenden yeni bilgilere gidiş/çıkarış sanatıdır. Bilimsel bilgi olmadan, önermeler yakin/sağlam olmadan mantığın yol alma şansı çok zayıflar, totolojilere, vehimlere, zanlara, meşhurlara, mevcut söylenenlere, safsataya takılır kalır.

Doğa bilimleri de sosyal bilimler de tarih de matematik de çıkarımların bilgi içeriklerini, doğru önerme ve bilgi tabanını oluşturmaktadır. Tüm bilimler, tabii ki psikoloji ve sosyoloji de işin burhan/içerikli bilgi kısmı ile ilgili bulunuyor, burhan/içerikli bilgi, doğa, insan, toplum bilgisi olmazsa “mantık” yol alamaz.

MEB; mantık, psikoloji ve sosyolojiyi hiçbir şekilde temel/cevher saymıyor, hepsi seçmeli, onları da mümkünse okutmamaya çalışıyor. Fiziği kimyayı biyolojiyi, coğrafyayı jeolojiyi astronomiyi, müziği kimyayı çok zayıflatmış, aynı zamanda içeriklerini de boşaltmış bulunuyor.

Sanatları neredeyse tümden görmezden geliyor.

Bilgi, bilim yoksa mantık olamaz. En büyük bilgi ve sanatlardan biri mantık, öncüllerinin bilgisi, terim ve kavram bilgisi olmadan yol alamaz. Sorgulanmamış sınanmamış, yaşam süzgecinden, bilgi deneyimlere dayalı sağduyudan geçmemiş yargıların doğruluğu veya yanlışlığı anlaşılamaz.

İyi okul; yaşantı ve tartışmaların, bilgi ve deneyimlerin, bunlara dayalı çıkarım/yeni bilgi ve fikirlerin oluşturulabildiği, sağduyunun gelişebildiği, zengin çoğulcu ortam sunan yerlerdir.

MEB ise çocuğun insanın cevher olduğu, bilgi beceri duyarlılıklarının gelişimi ile kendi yaşamının ve eyleminin öznesi olduğu doğru düzgün bir insan ve eğitim anlayışının karşıtına dönüşmüş, öyle ki dincilik telkincilik bakanlığı haline gelmiş bulunuyor, öğrenciyi de öğretmeni de basit biraz araz ve araç olarak görüyor.

İnsan gibi insan, eğitim gibi eğitim, okul gibi okul, üniversite gibi üniversite, fen gibi fen, sosyal gibi sosyal, sanat gibi sanat dileğiyle, hiçbir çocuğun veya dersin araçsallaştırılmadığı doğru düzgün bir çocuk, eğitim ve okul anlayışı dileğiyle Öğretmenler Günü’nüz kutlu olsun.

Adnan Gümüş

28.11.2023 20:04:28

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI