Serap Yazıcı Özbudun…Anayasa profesörü. 22 Şubat 2025 günü saat 17:00’de partisinden istifa etti. O gece ne oldu nasıl olduysa, ülkesine (!) daha iyi hizmet edeceği bir parti buldu. Ertesi günü yapılan kurultayda MKYK üyeliği ilan edildi. Ayıp değil ya, kendisini tanımıyorum. Adını da ilk defa duyuyorum. Bir bakayım, şimdiye kadar neler yapmış, neler söylemiş bir araştırayım, dedim. Neler söylememiş ki? Üniversite açılışlarında, çeşitli röportajlarda açık açık konuşmuş.
Çok uzun ve değerli sözler. Sadece bir kısmını alıntıladığım kaynaklara sadık kalarak kısa başlıklar halinde sunuyorum. Cümlelerin hiçbir kelimesini değiştirmiyorum. Sanırım herkes bu başlıkların altını doldurabilir.
- Anayasadaki devletin ülkesi ve milletiyle bir bütün olduğu ifadesinin seçkinci bir yaklaşımla açıklanacak bir tarafı yok.
- Klişe haline getirilen, sıkça kullandıkları bir ifadeleri daha var: Vesayet, vesayet, vesayet. Eğer vesayete son vermek istiyorsak şimdi Türkiye’nin yasama organı yürütme organı da ciddi bir bürokratik vesayet altındadır. Bunu sona erdirelim.
- Darbe anayasasına karşı çıkıyorsak, cumhurbaşkanlığı sistemine de karşı çıkalım.
- 2013 Gezi protestolarından başlayarak demokrasiden, özgürlüklerden ve hukuk devleti mekanizmalarından tedricen kaybettiklerimizi geri getirmeliyiz.
- Yeni bir anayasa yapabilmek için öncelikle anayasal özgürlükleri, yargı bağımsızlığını ve hukuk devletinin diğer tüm unsurlarını, medya çeşitliliğini yok eden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ilga etmek gerekiyor.
- Türkiye, 'başkanlık sistemi'ni serbestçe tartışamamanın bedelini ödüyor, bizlere ekran yasağı konuldu.
- Aslına bakarsanız ben Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş arzusunu hiçbir zaman anlayabilmiş değilim.
- Erdoğan son seçimde 50+1'in ne kadar zor kazanıldığını gördü, o yüzden şimdi aklında onu değiştirmek var.
- Cumhurbaşkanı hükümet sistemi, darbe koşullarından daha ağır koşullarda oylandı.
- Can Atalay'ı içeride tutmak için 14. maddeye yapılan referansın hiçbir hukuki değeri yok.
- Yargıtay, AYM Üzerinde bir 'süper temyiz mahkemesi' değildir.
- Anayasamız cumhurbaşkanına iki yargı kurumu arasındaki ihtilafı çözecek bir yetki vermiyor.
- 2017 referandum oylamasının üzerinde ciddi bir 'gayrimeşruluk' gölgesi vardır.
- Erdoğan, başörtüsünü popülist emellerle propaganda malzemesi haline getirmek istiyor, bu tuzaklara düşmemeliyiz.
- Kayyum yetkisi de 12 Eylül anayasasının ürünüdür, demokratik bir anayasa İçişleri Bakanı'na böyle bir yetki vermez.
- Devletin ana dili diye bir şey olmaz, devletin resmi dili olur.
Sevgili Dostlar, bunlar koskoca anayasa profesörünün üç gün öncesine kadar göğsünü gere gere söyledikleri. Bilim insanının karakter özelliklerini, bilim namusunun ne demek olduğunu bu kadın en az bizim kadar bilir. Biz de biliyoruz ve kalibrede bir insandan beklediklerimiz var. Bilmediğimiz şey ise sanırım bilim ahlakını ve bilim namusunu değiştiren şartların ne olduğu.
Yaşını almış, başını almış, dünya nimetlerine kavuşmuş, artık insanlığa olan borcunu ödemekten başka kaygısı olmaması gereken bir insanı ikna eden cazibe nedir acaba?
- KOSKOCA PROFESÖR. BEN NE DİYEBİLİRİM Kİ?