MESTİM BU GECE, SEN DE BANA MEST OLARAK GEL

Müzeyyen Senar’ı anmak istedim. Bayılırım biyografi okumaya ve okuyanlarla sohbete. Müzeyyen’i okuyorum. Ve siz dostlarla paylaşmak istedim. Hayatı gerçek bir roman ama ben kısaca satırbaşlarını belirtip bir anısını sunacağım:

Diva: İtalyanca bir kelime.. Kökeni, Latince "divus" (ilahi) ve "deus" (Tanrı) kelimelerine dayanır. Diva unvanı ilk defa 19'uncu yüzyılda yaşamış İtalyan soprano GuidittaPasta'ya verilmiştir. Pasta, sesini denetleyebilen, ses sınırlarını zorlayabilen ve olağanüstü sesi yanı sıra, sahnedeki oyun yeteneği ile zamanının bestecilerini büyüleyen bir ses sanatkarıdır.

Peki, ülkemizin bu tanıma uyan gerçek bir divası oldu mu acaba? Olmaz mı?

Müzeyyen Senar’ı anmak istedim. Bayılırım biyografi okumaya ve okuyanlarla sohbete. Müzeyyen’i okuyorum. Ve siz dostlarla paylaşmak istedim. Hayatı gerçek bir roman ama ben kısaca satırbaşlarını belirtip bir anısını sunacağım:

  • Kendi deyişi ile, hayatına on bin kadının hayatını sığdırmış.
  • Altı yaşında döneminin türkülerinin çoğunu hatasız söyleyebiliyormuş. 
  • Bir sabah kekeme olarak uyanmış ve on yıl süreyle konuşamamış. Sadece şarkı söylerken kekelemiyormuş. 
  • 12 yaşında evden kaçmış. Sahneye çıkabilmek için 15 olan yaşını, 18’e çıkarmış. 
  • Türk müziğine solistlik kavramını getirmiş, mikrofonu ilk kullanan, bir gecede 5 ayrı yerde sahneye çıkan ilk sanatçımız olmuş. 
  • 200’e yakın taş plak doldurmuş 

Atatürk’ün sanat ve eğitim dolu akşamlarından biri. Müzeyyen’i davet eder. Müzeyyen’in yanında şarkı sözlerinin olduğu bir defter vardır. Atatürk defteri inceleyince, “Sen bu şarkıların hepsini biliyor musun,” diye sorar. Müzeyyen başını öne eğip, mahcup bir şekilde, “Evet,” deyince. “Hadi birini söyle,” der.

Müzeyyen Üsküdar Musiki Cemiyetinde öğrendiği ilk şarkılardan birini söylemeye başlar:

“Mani oluyor halimi takrire hicabım.”

Şarkının bir yerinde Atatürk de önce mırıldanır şarkıyı ve sonra başlar Müzeyyen’e refakat etmeye: “Üzme yetişir üzme firakınla harabım.” Müzeyyen’e göre, galiba gözleri de biraz nemlenmiştir. Ve bir şarkı da kendisi ister, Müzeyyen’den: 

 

Mestim bu gece, sen de bana mest olarak gel.

Peymâne-i şevkim gibi sevda dolarak gel.

Bilsen ne kadar döktü firakınla gözüm yaş.

Ey şuh, şu solan ruyimi gör de solarak gel.

Nedir bu firak? Atatürk neden bu akşam “firak” kelimesine bu kadar bu kadar odaklanmış, o alev gözler neden nemlenmiş acaba?

• KİM BİLİR, BELKİ DE BİR YERLERDE HALA BİR “FİRAK” ACISI VARDIR.

• KİMİN YOK Kİ?


İfral TURGUT

5.10.2024 18:20:00

YAZARLAR


Doç.Dr. Ergül HALİSÇELİK Yazdı/ Türkiye'nin Sosyo-Ekonomik haritası yeniden çiziliyor: İl SEGE 2025'te Bursa eşiğini koruyor, Adana yükselişte

ANADOLU SİGORTA, ANADOLU BULUŞMALARI ADANA’DA

ORGAN BAĞIŞINDA AVRUPA’NIN GERİSİNDEYİZ

YUMURTALIK’TA ULUSLARARASI ÇUKUROVA TARIM VE TURİZM KONGRESİ

PROJE HAZIRLADILAR ROMANYA’YA GİTTİLER

AKRAN ZORBALIĞI SESSİZ BİR TEHDİTTİR

HAREKETSİZLİK ARTRİTİ KÖRÜKLÜYOR!

ADANA ANADOLU LİSESİ 50 YAŞINDA

OTOBÜS ŞOFÖRÜ İBRAHİM CİNCİK’TEN ÖRNEK DAVRANIŞ

“ADANA SU ÜRÜNLERİNDE ÖRNEK MERKEZ OLACAK”

2.5 KİLO PAMUK İLE 1 LİTRE MAZOT ALINIYOR

“GAZETECİLİĞE GÖZALTI UYGULAMASINDAN VAZGEÇİN”

APAYDIN’A BURHAN FELEK ÖDÜLÜ

MMO’DAN İŞ CİNAYETLERİ AÇIKLAMASI

ADANA’DA BİNALARDA ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE ISI YALITIMI SEMİNERİ

ADANA İHRACATI EKİM AYINDA YÜZDE 13. AZALDI

TRAKTÖR VE EKİPMANLARI ADANA TARIM FUARI’NDA