Ya da Altılı Masa. Bugün (02.10.2022) ikinci tur çalışmalarını başlatmak üzere bugün toplanıyor. Bugüne kadar bu konuda hiçbir şey yazmadım. Bu yazıyı da toplantı başlamadan saatler önce yazıyorum.
Programları farklı, hayat görüşleri farklı, hayata bakışları, hatta inançları bile farklı altı lider gelecek seçimler konusunda birleşerek bir araya geldiler. Anlaştıkları tek konu vardı: REJİM TEHLİKEDE. O yüzden de önceliklerini “İktidara kim gelecek” değil, “Kimin gitmesi gerektiği” şekilde belirlediler. “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır,” söyleminin vücut bulmuş hali.
Hiç kuşku yok ki, bu oluşumun mimarı, lideri, önderi, kahramanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Hak, Hukuk, Adalet diye başlattığı ve çeşitli, inanılmaz, süfli engellemelere rağmen 447 kilometre yolu yürüdükten sonra, olağanüstü çalışmalar yaptı. Herkesin bildiği (ama bir kısım kişilerin bilmiyormuş gibi davrandığı) konuları kısaca özetleyeyim.
• İyi Partinin canlanması, güçlenmesi, parti haline gelebilmesi için kendi partisinin en tecrübeli, en çalışkan, en etkin milletvekillerinden Aytun Çıray’ı İyi Parti’ye gönderdi.
• İyi Partinin konuşacak salon, toplanacak meydan bile bulamadığı zamanlarda, baskın seçim kararı alınınca, on beş milletvekilini o partiye göndererek meclise girmesini sağladı.
• Basiretli ve uzak görüşlü bir devlet adam olarak, geçmişten aldığı derslerle etrafında bir mıntıka temizliği yaptı ve doğru adaylarla girdiği seçimlerde bütün büyük şehir seçimlerini kazandı.
• Çok iyi bir planlama ve zamanlama ile tüm Türk Milleti önünde devlet kurumlarına “hesap sormaya” gitti. Hem de reddedileceğini, ters yüz edileceğini bile bile ama tarihe not düşerek.
• Öldürülme, linç edilme pahasına, tahriklere kapılmadan soğuk kanlılığını ve devlet adamlığı duruşunu muhafaza etti.
• Kendisine kurulan tuzakları, sabırla ve belgeleriyle çürüttü.
• O tuzaklar artık kabak tadı verince, “Ya benimle olduğunuzu bildirin, ya yolumdan çekilin,” çıkışını yaptı ve bütün büyük şehir başkanları anında bağlılıklarını bildirdi, Gültekin Uvsal, “Kılıçdaroğlu tarihi bir görev yapıyor,” açıklamasını yaptı; Meral Akşener ölünceye kadar minnet borçlu olduğunu bildirdi; (sonra da tevili zor ilginçlikler yaptı. Akşener hakkında partisini kurarken söylediğim iki sözü bir kez daha kullanmak zorunda kalmayacağımı umarak bu konuda şimdilik susma hakkımı kullanıyorum.)
ÇOK UZATMADAN…BİZ NE YAPIYORUZ?
• Öncelikle her şeyi biliyoruz. Bilmediğimiz hiçbir şey yok.
• Altı partinin komisyonları gece-gündüz harıl harıl çalışıyor ama biz onların da hesaplayamadığı şeyleri biliyoruz.
• Kılıçdaroğlu yanlış bir söz söylesin, ağzından yanlış bir kelime çıksın diye gözümüzü dört açıp bekliyoruz ve bulunca da taşı gediğine koymuş oluyoruz.
• Kılıçdaroğlu bizim aklımızdan geçeni, bizim aklımızdan geçtiği zaman yapmadığı takdirde hemen beceriksizliğine hükmediyoruz. Hem de herkesin aklından geçenler farklı olduğu halde.
LÜTFEN
• Artık bu seçimin bir parti, bir milletvekili, bir cumhurbaşkanı seçimi olmadığını bilelim.
• Eylemi olan herkesin, hatası da olabileceğini kabul edelim ve bu insanların geçmişini didikleyecek, hatalarını bulunca, “İşte zaten...,” diyerek, her şeyin sonu gelmiş gibi davranmayalım.
• En küçük bir hatada, “Madem öyle, benden bu partiye oy yok,” diye efelenip bilgiçlik taslamayalım.
• Hatasız bir parti başkanı arıyorsak gidip oyumuzu Rıfat Serdaoğulu’na verelim. Bakın ne güzel şeyler söylüyor. Hiç de hata yapmadı. Çünkü hiçbir şey yapmadı.
• Gönlümüzden geçen kişi aday olmayabilir. Demokratsak başka adaylara da tahammül edip, gücümüz yettiğince onu destekleyelim.

LÜTFEN AMA LÜTFEN…
• ARTIK BU SEÇİMİN ÜLKEMİN SON ŞANSI, KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ OLDUĞUNU İDRAK EDELİM.

• AKSİNE BİR SONUÇ TECELLİ ETTİĞİNDE, ARTIK YAPACAK BİR SEÇİMİMİZ BİLE OLMAYACAK.

• UYANIK OLUP GÖREVİMİZİ DÜŞÜNME ZAMANI.

YOKSA BEN KİŞİSEL OLARAK, DAMARLARIMIZDAKİ KANIN ASALETİNDEN KUŞKU DUYACAĞIM.