Oktay EROL

Tarih: 23.01.2020 13:53

'MİLLİ' Mİ, 'ULUSAL' MI?

Facebook Twitter Linked-in

Son yıllardaki kadar “millilikten” söz edilen bir dönem olmuş mudur acaba?

Söz olarak bile “milli” olmak çelişkilerle dolu…

“Milli” Arapça kökenlidir!

Dilimizde “ulusal” sözcüğüyle karşılık bulur!

Ülkemizde benimsenmesi gereken de “ulusal”dır…

“Ulusal” sözcüğü, bir ulusun elinde bulunan benimsenmiş olan değerleri olarak anlam bulur…

Dil, kültür, tarih gibi birçok olguyu bir arada düşünür.

“Ulus” bilinciyle sağlanan tüm kazanımları “değer” olarak bilir, korur, savunur…

İnsanını, havasını, toprağını savunduğunca; dilini, tarihini de dile getirmekten çekinilmez…

“Ulusal” duruş bunu gerektirir…

***

Arapça “milli” sözcüğünü kullanarak bile, “değerlerden” uzaklaşıldığını söylemek olası…

Daha işin başında köhnemiş “politik sistemi” ayakta tutabilmek, bu söylemle de yurttaşı elde bulunan “güçle” etkilemeye çalışmak işin en acı-düşündürücü yanı…

Üstelik “milli”nin içiyle örtüşmeyen bir durum…

Kalın sözcüklerle yazılması gerekirse;

Hem “milliliği” bir “ulusal” değer olarak göstereceksiniz,

Hem de daha işin başında “dilde” o duruşunuzu terk edeceksiniz…

***

O partinin ya da bu partinin “ulusal” değerleri önemseyip-önemsemediği konusu açılacak olursa; başta “millilik” çığlılıkları atanların tutunacakları hiçbir dal kalmaz!

“İktidarı” deyin, “muhalefeti” deyin…

Ancak bunu en çok gündemde tutmaya çalışan, özellikle de “kendini” değerlere bağlı göstermek için “milliciliğini” hep önlere taşımaya çalışan “iktidarın” doğru yerde durmadığını sağır sultan bile biliyor!

Başta “millicilik” sözcüğünü özenle kullanarak…

***

Burada kaç kez yazdığımı bilmiyorum inanın…

“Milli değerler” deniyor ya;

“Ulusal değerler” demenin daha yalın, daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum…

Peki, “ulusal değer” nedir?

“Bir ulusun kendine özgü saydığı, kendinin değeri olduğu için övündüğü toplumsal, kültürel öğeler” olarak tanımlanıyor.

Yurttur, dildir, eğitimdir, insandır…

Bu ya da benzer “ulusal” değerlerin; son onsekiz yılda nasıl kullanıldığını, nerelere taşındığını, hangilerinin korunduğunu, hangilerinin peşkeşle yabancıya satıldığını, eğitimin nasıl yaz-boz tahtasına döndürüldüğünü, gençliğin dama taşlarından ayrı olmayan konumunu, açlık sınırı altında geçinmeye zorlanan geniş halk kitlesini…

“Dahası” öyle çok ki…

Arapça “millilik” denirken, bu yurdun insanından koparılan o denli çok değerler var ki…

Bankaları mı sayalım, Telekom’u mu sayalım, serbest bölgeleri mi sayalım, üretimdeki fabrikalarımı sayalım, Adana’da çalışır durumda olan Temsa’yı sayalım, yolları-köprüleri mi sayalım, şimdi yapabilmek için yırtındıkları Kanal İstanbul’u mu sayalım…

Hangisini?

***

Adana’da AKP İl Başkanlığı’nın 94. İl Danışma Meclisi toplantısı vardı, geçtiğim günlerde…

Partili yurttaşların, ülkedeki gelişmeleri “seçtiklerinden” dinlemeleri kadar anlamlı ne olabilir ki?

Dört yanımız neden “ateş” çemberi,

Neden ülke genelinde “mutsuzluk” egemen,

Neden sığınmacılara bu denli harcama yapılırken, yurttaş aç,

Ülke büyürken yurttaş neden küçülüyor,

Kriz yoksa neden sokak- pazar yangın yeri…

Partili yurttaşın öğrenmek istediği bunlar değil mi?

Partinin Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir “her şeyi millileştirdik, ama ana muhalefet partisini millileştiremedik” diyor…

Öyle ya “bunu” soran vardı Genel Başkan Yardımcısına, partili bir güzel aydınlandı!

Ne güzel…

***

Öyle görülüyor ki…

Bu “millileşmek” sözcüğü…

Bu ülkenin emekçilerinin işsiz kalmaları, bu ülkenin yurttaşının değerlerinin iğdişlenmesi pahasına yabancılara sattıklarını bilmeyen var mı?

“Millilik”, “ulusun” değerlerini korumak, onun için uğraş vermek anlamından daha çok “Araplaşmak” anlamına geliyor olmalı ki;

“İktidar” gibi “milli” duruş ortay koyup değerleri satmayanlar, sözüm ona “ulusal” değerleri elden çıkarmak için çırpınmayanlar “milli” sayılmıyorlar…

Şu sonuç çıkıyor: “ulusalcılar” doğrusu “millici” olmayanlardır!
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —